Hz. Ümmül Benîn’in (O'na selâm olsun) mubarek hayatından nurlu kesitler…

O ilahi mesajın mâdeni, vahyin indiği yuva Nübuvvet hanedânının kucak açtığı eşsiz şahsiyetlerden biri. Kutlu hanedândan terbiye alan o pâk kaynaktan beslenen Hz. Ümmül Benîn, Hz. Abbas’ın ve kardeşlerinin annesi Hz. Fatıma bint-i Huzâm’dır (Allah'ın selâmı hepsine olsun). Vefâtı hatırasında olduğumuz Hz. Ümmül Benîn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Arapların Âl-i Vahîd aşiretindendir. Bu aşiret Araplar arasında saygın ve önemli yere sahip olan birçok büyük şahsiyet yetiştirmiştir. Babası Huzâm b. Halîd b. Rebîa’dır ve künyesi Ebul-Mahal’dir.



Edebi ve akıllılığı ile bilinen saygın bir ebeveynin olduğu bir yuvada yetişen Hz. Ümmül Benîn’e (O'na selâm olsun) Allah-u Teâlâ hür, iffetli ve pâk bir nefis, tertemiz bir kalp ve olgun, zekî bir akıl bağışlamıştır. Müşerref nesebin seçkin huylar ile buluşma noktası olan Hz. Ümmül Benîn (O'na selâm olsun) büyüdüğünde hanımlar arasında saygın bir örnek haline gelmiştir. Bu yüzden de Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) Arapların neseplerini ve saygın şahsiyetleri bilmesi ile ön plana çıkan kardeşi Akîl b. Ebi Talib’den O’na yiğit evlatlar verecek bir eş seçmesini istediğinde Hz. Ümmül Benîn’i (O'na selâm olsun) anmış ve şöyle demişti: “Kardeşim sen Fatıma bint-i Huzâm el-Kilâbiyye (ile evlen). Zira Araplar arasında onun atalarından daha cesuru (çetin çarpışanı) yoktur.”



Ardından Akîl, Huzâm’ın evine misafirliğe giderek Vasîlerin Efendisi Hz. İmam Ali’ye Hz. Ümmül Benîn’i (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) istedi. Mubarek evliliğin mehri de Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) eşleri ve kızı Hz. Fatıma Zehrâ (Allah'ın selâmı üzerine olsun) için istenen mehir ile aynıydı: Beş yüz dirhem.



Hz.Ümmül Benîn (O'na selâm olsun) Pâk Hanedân Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hakkını iyi bilen, belâgat ve fesâhat ile konuşan, takva, zühd ve ibadet ehli bir hanımefendi idi. Faziletinden ötürü Hz. Zeyneb-i Kübrâ (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kerbelâ’dan Medîne’ye döndüğünde ilk O’nu ziyaret etmiştir. Hz. Zeyneb-i Kubrâ O’nu (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) bayram günlerinde de ziyaret ederdi. Hz. Ümmül Benîn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ön plana çıkan ve O’nu başkalarından farklı kılan ahlâki özellikleri vardır. En başta da vefâkârlığı gelir. Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) ile gönül sefâsı ve ihlâs içerisinde yaşamış, O’nun şahadetinin ardından kimse ile evlenmemiştir.



Önce Vasîlerin Efendisi Hz. İmam Ali’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun), sonra evlatları Cennet Gençlerinin Efendileri’nin Efendileri Hz. İmam Hasan ile Hz. İmam Huseyn’e (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) ve ardından da Haşimoğulları’nın büyük hanımefendisi Hz. Zeyneb-i Kubrâ’ya (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hizmet etmekle müşerref olmuştur. Allah-u Teâlâ’ya ibadet ve Allah-u Teâlâ’nın velîlerini yitirme hüznü ile dopdolu bir ömür geçirmiştir. Önce eşi Hz.İmam Ali b. Ebi Tâlib’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti, ardından Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti, sonra da dört oğlunu birden Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ile birlikte yitirmenin facialarını yaşamıştır. H. 64 yılı 13 Cemâziyelâhir gününde Rabbi Allah-u Teâlâ’nın rahmetine intikâl etmiştir.



Hz. Ümmül Benîn; Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) evlatları Hz. İbrahim’in, Hz. Zeyneb’in, Hz. Ümmü Külsüm’ün, Hz. Abdullah’ın, Hz. Kâsım’ın ve şehitler ile sahabenin yattığı Bakî Kabristanlığı’na defnedilmiştir. Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) düşmanları Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ, Hz. İmam Ali Zeynelâbidîn, Hz. İmam Muhammed Bâkır ve Hz. İmam Cafer-i Sâdık’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) nurlu türbelerinin de yer aldığı o mezarlığı birkaç defa yıkıp harâp etmiştir. Pâk Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hanedânına nefreti tükenmek bilmeyen bu zihniyetin uzantıları bugün de o mubarek ziyaretgâhların yeniden inşa edilmesine engel olmaktadır.



Hz. Ümmül Benîn (Allah-u Teâlâ pâk toprağını ıtırlandırsın) Hz. Resûlullah ve Pâk Ehlibeyt’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) nezdinde pek özel bir yere ve çok üstün bir makâma sahiptir. Bu sebeple insan eğer samimi bir gönülle dileğini ya da ihtiyacını dile getirip Allah-u Teâlâ’dan onu Hz. Ümmül Benîn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hakkı hürmetine gerçekleştirmesi için dua ederse sürece gerçekleşir ve duası kabul olur. Bu dilek, talep ya da ihtiyaç haram veyahut ilahi iradeye aykırı olmamalıdır elbette. Bu yüzden Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) dostları Hz. Ümmül Benîn’i (Allah'ın selâmı üzerine olsun) anmaya meftûn olmuşlardır. İhtiyacı, derdi ve dileği olan Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) aşıklarının Hz.Ümmül Benîn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Allah-u Teâlâ katında makamı vesilesiyle gerçekleşmesini belirten ifadeler kullandığı ya da sıkıntılarının çözülmesi için Hz. Ümmül Benîn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek ruhuna önce Salavât-ı Şerîfe ardından da Fatîhâ Sûresi okuduklarına sıklıkla rastlamak mümkündür.



Selâm olsun o Âlemlerin Hanımlarının Seyyides Hz. Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) izinden ve yolundan giden vefâkâr, ihlaslı, sâlih, asîl ve pâk hanımefendi Hz. Ümmül Benîn’e! Doğduğu günde, vefât ettiği günde ve yeniden diriltileceği günde O’na selâm olsun!



O’nu örnek alıp izinden giden sâliha ve mümine hanımlara ne mutlu!...
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: