Safer ayının yirmi sekizinci günü: İslam’ın büyük felaketi, Rahmet Peygamberi’nin (s.a.a.) şahadeti yıldönümü…

Hicretin on birinci yılında Safer ayının yirmi sekizinci gününde Resûl-i Ekrem, Rahmet Peygamberi ve Ümmetin şefaatçisi Hz. Muhammed (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ebedî âleme intikâl etti. Noksan sıfatlarda münezzeh olan Yüce Allah tarafından tüm yaratılanlar arasından seçilen Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) semâvi mesajların en üstününü beşeriyete bildirmek için bu âleme bir hidayetçi olarak gönderilmişti.

Hz.İmam Bâkır’ın (O’na selâm olsun) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) vefâtı yaklaşınca Cebrail (O’na selâm olsun) nazil oldu ve şöyle dedi: ‘Ey Allah Resûlü, tebliğ ettin; dünyaya geri dönmek ister misin?’ O da ‘Hayır’ deyince şöyle dedi: ‘Ey Allah Resûlü dünyaya geri gönmek ister misin?’ Şöyle cevap verdi: ‘Hayır, Refîk-i Âlâ’ya (Yüce Dost’a gitmek istiyorum)’”

Böylece hazret (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) canını teslim etti. O sırada Müminlerin Emîr’nin (O’na selâm olsun) sağ eli mübarek çenesinin altındaydı. Elini kaldırıp mubarek yüzü meshetti ve gözlerini kapattı. Sonra üzerine hırkasını uzatıp (cenaze) işleriyle meşgul oldu.

Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) pâk bedeninin cenaze guslünün verilmesi ve kefenlenmesi Müminlerin Emîri Hz.Ali b. Ebî Talib (O’na selâm olsun) tarafından yapıldı. Çünkü Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) “Beni insanlar içinde bana en yakın olan kimse yıkayacaktır (cenaze guslümü yapacaktır)” diye buyurmuştu. Bu kimse de Ali’nin başkası değildi. Hz.Ali (O’na selâm olsun) cenaze guslünü bitirince Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) yüzünden hırkayı indirdi. Mubarek gözlerinden göz yaşları akar bir halde şöyle buyurdu: “Anam babam sana fedâ olsun; sağken de güzel kokun ölü iken de. Senin ölümünle nübuvvetten öyle bir şey kesildi ki peygamberlerden başka hiçbirinin ölümüyle bu şey kesilmemişti… (rivayet devam ediyor).”

Ardından Müminlerin Emîri hz.İmam Ali b. Ebi Talib (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) namaza durarak Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) naaşının karşısında durup cenaze namazı kılan ilk kimse oldu. Sonra Müslümanlar güruhlar halinde gelip cenaze namazı kıldılar. Sonrasında da mubarek odasına defnedildi.

Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) hayatının son anlarında yanında sadece Ali b. Ebi Talib, Haşimoğulları ve kendi eşleri vardı. Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) evinden hüzün feryatları ve çığlıklar yükselince Yüce Allah’ın sevgilisinin ruhunu teslim ettiğini anladılar. Yüce Allah’ın yarattığı en şerefli varlığın bu âlemden ayrıldığı haberi çarçabuk yayıldı. Kalpleri tarif edilemez bir burukluk sarmıştı, bazıları ise ne yapacağını şaşırmıştı. Oysa ki Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) önceden hazırlıklarını yapmış, pek yakında can emanetini Yüce Allah’a teslim edeceğini haber vermiş ve ümmete kendisinden sonra halîfesi Ebu Talib oğlu Ali’ye (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) itaat etmelerini vasiyet edip Gadîr-i Hum’da hepsinden biat almıştı…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: