Şehitlerini Efendisi’nin (a.s.) kesik başı çağının Tağut’una ne demişti?

Siyer kitaplarının yazarları Hz.İmam Huseyn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) esîr edilen ailesinin Yezîd’in (Allah O’na lanet eylesin) sarayına götürülmesi ile ilgili olarak şunları aktarmışlardır: Esirler Kervanı saraya alınmadan önce Yezîd’in (Allah O’na lanet eylesin) emriyle saray süslenip işlemeli bir taht getirildi. Tahtın kenarları altından ve gümüşten yapılmıştı. Yezîd (Allah O’na lanet eylesin) o tahtın üzerine oturdu, başında inci ve yakuttan yapılmış bir taç vardı. Etrafında da dört yüz kişi vardı. Bunların bir kısmı emir, bir kısmı ayan, bir kısmı elçi ve bir kısmı da Hıristiyan krallarının elçileriydi. Etrafında da Kureyş’in çok sayıda ileri geleni bulunuyordu.

Yezîd (Allah O’na lanet eylesin) daha sonra Hz.Huseyn’in (O’na selâm olsun) kesik başının getirilmesini emretti. Mübarek başı altın bir leğenin içerisine koyup önüne getirdiler. Arkadan da kadınları getirdiler. Sekîne ve Fatıma o sırada (tepsiye) bakıyordu, Yezîd ise onu onlardan saklıyordu. Tepsinin içindekinin babalarının başı olduğunu görünce çığlık çığlığa ağladılar.

Ardından Yezîd (Allah O’na lanet eylesin)insanların yanına gelmesine izin verdi. Elinde de bir değnek vardı. O değnekle Hz. Huseyn’in (O’na selâm olsun) mübarek dişlerine vurup şöyle diyordu: “Bedr gününe karşılık işte bu gün!” Sonra da meşhur bir Arap şiirini okuyarak intikam sevincini dile getirdi.

O sırada orada bulunan Ebu Bereze el-Eslemî bunu görünce şöyle dedi: “Şahitlik ederim ki Peygamber’in bu hem O’nun hem de Ağabeyi Hasan’ın (O’na selâm olsun) dişlerini öptüğünü ve şöyle dediğini duydum: ‘Siz ikiniz Cennet Gençleri’nin Efendilerisiniz! Sizinle savaşan kimseyi Allah öldürsün, o kimseye Allah lanet eylesin ve cehennemi hazırlasın! Ne de kötü bir varış yurdudur orası!’” Yezîd bunu duyunca öfkelendi ve adamın çekiştire çekiştire atılmasını emretti.

Kayser’in (Sezar’ın) elçisi o sırada Yezîd’e dönüp şunu dedi: “Bizim adalarımızda bir yerde İsa’nın eşeğinin ayak izi vardır. Biz her yıl dört bir diyardan onun haccını yapar, oraya adaklar adar ve sizin kitabınıza gösterdiğiniz tazim gibi ona tazimde bulunuruz. Şehadet ederim ki siz batıl üzeresiniz!” Yezîd bunu duyunca öfkeden kudurdu ve adamın öldürülmesini emretti. Adam da mübarek başa doğru gidip onu öptü ve kelime-i şehadet getirdi. Adamı öldürdükleri sırada herkes mübarek başın dile geldiğini ve yüksek bir sesle, net bir şekilde şöyle dediğini duydu: “Lâ havle vela kuvvete illâ billah /Pek yüce ve pek ulu olan Allah’tan başkasından ne bir kuvvet vardır ne de bir kudret!”

Bu gerçekleşince mübarek başı oturdukları meclisten çıkarıp sarayın kapısına astılar ve üç gün boyunca orada beklettiler.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: