Ölümsüz Aşûra destanında acı dolu bir sayfa: Seyyide Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti…

Selâm olsun Susuzluktan dudakları çatlamış iken boğazı kesilen ve kumlara bulanan Şehîd Huseyn’in minik kızına!
Selâm olsun sana ey mazlum küçük kız!
Selâm olsun sana ey mahzun minik yavru!
Selâm olsun sana ey tertemiz ailenin tertemiz yetim evladı!

Sizin facianız pek yücedir, musibetiniz pek büyüktür; musibetiniz yerlere ve göklere pek ağır gelmiştir!

Şüphesiz Allah’a aitiz ve O’na geri döndürüleceğiz!

Güç ve kudret, ancak Aliyy-i Azîm olan Allah’tandır!


Şehîtlerin ve Cennet Gençlerinin Efendisi’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ardından Muhammedî Hane halkı (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) birçok facia yaşamıştır.Zalim Emeviler ve yönetici yandaşlarının eliyle gerçekleştirilen bu facialardan biri de Hz. İmam Huseyn’in kızı Seyyide Rukayye’nin (Allah'ın selâmı hepsinin üzerine olsun) şahadetidir.Bu yürekleri sarsan facia, H.61 senesinin Safer-i Hayr ayında ve yine böyle bir ayın beşinci gününde gerçekleşmiştir. Hz. Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun), Ehlibeyt hanedanının (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Şam’ın harebelerinde esir halde tutulurken şehid düşmüştür.
O gece Seyyide Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) uykusundan dehşet içerisinde uyandı. Rüyasında Babası Hz. İmam Huseyn’i (Allah'ın selâmı üzerine olsun) görmüştü. Yerinden kalktı, öfke ve gözyaşları içerisinde ağlayarak şöyle dedi “Babam Huseyn nerde? Şimdi onu rüyamda gördüm, çok huzursuzdu!”. Kadınlar onu duyunca onlar da ağlamaya başladı. Diğer çocuklar da bu ağlamaya eşlik etti. Feryatlar yükselince Tağut Yezid (Allah'ın laneti üzerine olsun) uykusundan uyandı. Ne olduğunu sordu.

Adamları gelip olanı biteni sordular ve sonra da ona haber verdiler. O melun da onlara babasının başını götürmelerini emretti. O pek mubarek ve pek şerefli başı bir mendile sarıp getirdiler ve Hz. Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kucağına koydular. Üzerindeki örtüyü kaldırdıktan sonra şöyle feryat etti: “Babacığım, kim sana kendi kanınla kına yaptı? Babacığım, kim kopardı şah damarını? Babacığım, kim beni bu küçük yaşımda yetim bıraktı? Babacığım, senden sonra (bir şey) umacağımız kim kaldı? Babacığım, yetim kızın büyüyünceye kadar (ona bakacak) kimi var?”

Sonra dudağını, O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek dudaklarına koydu ve çok şiddetle ağladı. O şiddetli ağlayışın ardından kendinden geçti. O’nu hareket ettirmeye çalıştılar, artık Babası’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yanındaydı…

Feryatlar yükseldi, gözyaşları aktıkça aktı. Facialara yenisi eklenmişti. Bir matem daha yaşandı. O gün orada ağlamayan hiç kimse kalmadı. Hz. Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de minik bir şehîde olarak Rabbi’ne kavuştu; Ceddi Hz.Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ve Ninesi Hz. Fatıma Zehra’ya (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ile buluşup tağutlardan gördüğü zulmü ve eziyetleri şikayet etti.

Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dahi kızı Seyyide Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kerbelâ olayı yaşanırken oradaydı. O sırada üç yaşındaydı. Babası Hz. İmam Huseyn’in, Hane halkının ve Dostları’nın (Allah'ın çokça salât-u selâmı hepsine olsun) başına gelen O facialar ötesi faciaları kendi minik gözleriyle gördü. O susuz kalmış miniklerden biri de oydu. Sonra da diğer Ehlibeyt (Allah'ın çokça salât-u selâmı üzerine olsun) efradı ile birlikte esir alındı ve oradan Kufe’ye götürüldü. Ardından Şam’a esir götürülme musibetini yaşadı. En ön plana çıkan rolü, Umeyyeoğullarının tahtının yakınlarındaki Şam harabelerindeydi. O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek çığlığı Emevî tahtını yerinden oynattı. Gerçekten de Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) buyurduğu gibi “Zalim yöneticinin yüzüne söylenmiş hak söz”dü. “Babam nerede… Babam nerede…” çığlıkları birbirini takip ediyordu.

Selâm olsun Sana, ey dört yaşına bile gelmeden kemalatin zirvesine çıkan; yaşı küçük, ama Allah katındaki makamı çok büyük olan Seyyidemiz!

Dünyanın dört bir yanındaki Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) aşıkları; bu musibeti her sene matem meclisleri, matem yürüyüşleri ve diğer matem faaliyetleri ile birlikte yâd etmektedir. Ebâ Abdillah Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şehrinde de durum böyleydi. Dün akşamdan itibaren matem alayları Seyyide Rukayye’nin Babası ve Amcası’na (Allah'ın selâmı hepsinin üzerine olsun) bu yüce musibetin hatırasına taziye sunmak üzere yürüdü. Matem meclisleri düzenlenerek gözyaşları ve feryatlarla facia anıldı. Muhammedi Ehlibeyt’in (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) H. 61 senesinde işte böyle bir günde yaşadığı o devasa musibeti zihinlerde canlandırmak ve daha somut bir biçimde yaşatmak için halk arasında “teşabîh” (benzetmeler) adı verilen tiyatro oyunları tertip edildi.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: