Hz. Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) hizmetkârları; Hz. İmam Huseyn’e, torunu Hz. İmam-ı Askerî’nin (Onlara selâm olsun) şahadeti hatırası sebebiyle taziyelerini sundu…

On birinci Muhammedî Nur’un şahadeti hatırası olan Rebiulevvel ayının sekizinci günü, Pâk Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) aşıklarının acı ve hüzünle dolu günlerindendir. Bu acı dolu münasebet; tıpkı diğer Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) İmamları’nın şahadet münasebetlerinde olduğu gibi Mukaddes Türbeler ve müşerref mezarlarda da yad edildi. Tabi ki bu facianın yad edildiği mukaddes mekânlardan biri de, haberlerimizi takip edenlerin yakından bildiği gibi Mukaddes Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Türbesi’ydi. Mukaddes Türbe, faciaya özel olarak karalar ile kaplanıp kırmızı ışıklarla ve siyah bürdelerle örtüldü. Ayrıca Mukaddes Türbe mensupları tarafından Mukaddes Türbe’nin Teşrifat Salonu’nda özel matem meclisi düzenlendi. Facianın işlendiği dini sohbet ile başlayan matem meclisi okunan mersiyelerle ve sinezen ile devam etti.

Ardından da Mukaddes Kerbelâ Türbeleri mensupları ortak matem merasimi geleneği yaşatıldı. Mukaddes Türbe matem alayı, önde sancaktarları ve geleneksel hizmetkârlar eşliğinde; Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’na doğru hep birlikte hareket etti ve orada bulunan Mukaddes Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) Türbesi mensupları tarafından karşılanıp karşılıklı taziye dilekleri sunulduktan sonra hep birlikte Pâk hidayet önderlerinin On birincisinin şahadeti faciası anıldı.

Hz. İmam Hasan-ı Askerî’nin (O'na selâm olsun) müşerref sireti insanın canına can katan üstün örnekler, yüce değerler ve asil duruşlarla doludur. Allah-u Teâlâ yönelme, dünyadan yüz çevirme vb birçok üstün değer; O’nun (O'na selâm olsun) mubarek varlığı sayesinde gerçek ve somut bir halde belirmiştir. O’nun (O'na selâm olsun) gönülleri ilham ile dolduran üstün sıfatları, hak arayanların yolunu aydınlatmıştır. Bu üstün vasıflardan biri de; çocuk yaşta iken bile Allah-u Teâlâ’dan şiddetle korku duymasıydı. Ateş ve odunu gördüğü zaman korkup ağlar ve kendinden geçerdi. Bu durum Masum Ehlibeyt (O'na selâm olsun) için şaşırtıcı ve tuhaf bir durum değildi. Diğer İmamlar’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) da bu sıfat ile vasfedilmişlerdir.

Şeblenci “Durre-tul Esdaf” adlı eserinde şöyle naklediyor: “Behlul, bi keresinde O’nu (O'na selâm olsun) küçük yaşta görmüş. O’nu (O'na selâm olsun) gördüğünde ağlıyormuş. Bir yanda da çocuklar ağlıyormuş. Behlül de O’nun (O'na selâm olsun) elinde o çocukların oyuncağından olmadığı için ağladığını sanmış ve şöyle demiş: “Sana oyun oynayacağın bişey alayım mı?” O (O'na selâm olsun) da şöyle yanıtlamış:

“Ey aklı az! Biz oyun oynamak için yaratılmadık?”

Behlul “Peki ya ne için?” demiş.

“İlim ve ibadet için” cevabını almış.

“Peki bunu nereden buldun?” diye sorunca (O'na selâm olsun) şöyle cevap vermiş:

“Allah-u Teâlâ’nın şu sözünden: “Sizi boşu boşuna yarattığımızı ve bize geri dönmeyeceğinizi mi sandınız?””

Behlül de Hz. Hasan-ı Askerî’den (O'na selâm olsun) bazı öğütler isteyince birkaç beyit şiirle öğütledikten sonra bayılmış. Uyanınca Behlul sormuş: “Sana ne oldu? Sen küçüksün daha ve bir günahın yok?”

(O'na selâm olsun) şöyle buyurmuş: “Ey Behlul, validemi ateş yakarken gördüm. Büyük odunlar, ancak küçük olanlarla tutuşabiliyordu. Ben de cehennemin o küçük odunlarından olmaktan korkuyorum.”

İhkak-ul Hak kitabının yazarı “Vesîle-tul Meâl” kitabından Şeblenci’nin zikretmediği o beyitleri zikretti:

“Dedim ki; Ey yavrum; seni bilge gördüm. Bana öğüt ver, veciz olsun.”

“Dünyayı gördüm, çabucak hazırlanmış”
“Kollar sıvanmış, bir an önce atılıvermiş”
“ Öyleyse ne dünya bir canlıya kalmış”
“Ne de bir canlı kalacak dünyada”
“Sanki ölüm ile ona düçar oluş;”
“Aynı genç için atlarına binmiş, yarışa başlamış”
“Öyleyse ey dünyaya aldanan; yavaşla biraz!”
“Nefsine güvence al ondan, (dünya hayatından)”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: