Rebîülevvel’in onyedinci günü: Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) mubarek doğumu

Peygamberlerin ve Resûllerin sonuncusu, tamamlayıcısı ve getirdikleri ilahi mesajların mühürleyicisi Peygamberimizi Hz. Muhammed Mustafa’nın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) kutlu doğumu münasebetiyle tebriklerimizi sunarız.,

Mubarek doğumu:

Tarihçiler ve mütevatir hadisler Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Fîl yılı olarak bilinen M. 570 senesinde Rebîülevvel ayında dünyayı şereflendirdiği konusunda görüş birliğindedir. Ancak O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tam olarak ne zaman dünyayı şereflendirdiği konusundadırlar.

Şeyh Kuleynî O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Rebîülevvel ayının 12. gününde Dünyayı şereflendirdiğini söylemiştir. Ehl-i sünnet vel-cemaat nezdinde meşhur olan da bu görüştür. Ancak Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ekolüne mensup İmamiyye Şiileri nezdinde yaygın olan görüş O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Rebîülevvel ayının 17. gününde Dünyayı şereflendirmiş olduğudur.

Hz.Nebiyy-i Azam’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) dair bazı satırlar…

O Rahmet peygamberi, Ümmetin İmamı, İslam’ın lideri ve Kur’ân’ın alemdârıdır. Çağlardır tüm dünyaya Kur’ân ile meydan okumaktadır.

O Allah tarafından desteklenen ve korunan masumdur: “O, hevâ üzere (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri) yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.” (Necm 3,4)

O müjdeleyici, korkutucu (uyarıcı), nur yayan kandil, ümmete şahitlik eden ve Allah-u Teâlâ’ya çağıran bir davetçidir: “Ey Peygamber! Gerçekten biz seni bir şahit, bir müjde verici, bir uyarıcı, O’nun izniyle Allah’a çağıran bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab 45,46)

O yüce ahlâkın sahibidir. Allah-u Teâlâ hiçbir peygamberi O’nu nitelediği gibi nitelememiştir: “Ve şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin” (Kalem 4)

O kafirlere karşı çetin, katı ve sert; müminlere karşı da pek merhametlidir: “Muhammed, Allah'ın resulüdür ve onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler…” (Fetih Sûresi 29, Kadri Çelik meali)

O, ne öncekilerin ne de sonrakilerin asla varamayacağı bir menzilete (Allah katında makama) ulaşmıştır: “Sonra yaklaştı, derken iyice yakınlaştı; iki yay arası ya da (hatta) daha yakın oldu.”

O öncekilerin de sonrakilerin de gıpta edeceği övülmüş makâmın (makâm-ı mahmûd) sahibidir. “(Böylece) Rabbinin, seni övülmüş makama ulaştırması umulur.” (İsra 79)

O Allah’ın O’nu ve O’nun hâne halkını (Ehlibeytini) her türlü kötülük ve kirden uzak ve pek pâk kıldığı kimsedir: “Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, sizden her türlü (manevî) gidermek ve sizi paspâk (tertemiz) kılmak istiyor”

O dileği Rabbi tarafından verilip hoşnut kılınacak kimsedir: “(Elbette) Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.” (Duha 5)

O, kavminin ve ümmetinin çektiklerinin ve acılarının O’na ağır geldiği; müminlere pek merhametli ve şefkatli Peygamberdir: “(Ey iman edenler!) Hiç şüphesiz kendinizden, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, iman edenlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe 128, Kadri Çelik Meali)

Eğer Yaratılmışların Efendisi ve Allah-u Teâlâ’nın Habîbi Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) farklı özellikleri, sıfatları ve ahlâkını teker teker saymak istesek sözümüzü uzattıkça uzatacağız ve sonunu getiremeyeceğiz. Zira O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) pek mubarek sıfatları Kur’ân-i Kerîm’i doldurmuş; yazarları, edebiyatçıları ve düşünürleri meşgul etmiştir. Tüm kabalıkları, hoyratlıkları ve cahiliyetle dopdolu yaşantılarına rağmen; yüce ahlâkı ile O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) döneminde yaşayıp namını işiten herkesi hayretler içerisinde bırakmıştır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: