Regâib gecesi; anlamı, faziletleri ve amelleri üzerine…

Regâib gecesi çokça bağışın yapıldığı gece anlamına gelir. Bu mubarek gecenin Allah-u Teâlâ katındaki yeri pek büyüktür. Bu geceden bir önceki gündüzde oruç tutan ve bu geceyi ibadet, dua, salih amel ve namaz ile geçiren kimsenin ecri kat kat fazla verilir. Bu gecede oruç tutanlar ve istiğfar edenlerin (mağfiret, bağışlanma dileyenler) ihtiyaçları karşılanır ve rağbetleri (arzuları) gerçekleşir. Bu yüzden de melekler bu geceye “Regâib (rağbetler, arzular) Gecesi” derler.

Regâib Gecesi her sene Receb ayının ilk Cuma gecesidir. ( Cuma’yı Cumartesi’ye değil, Perşembeyi bağlayan gece). Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bu gece ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Onun – Receb ayının – ilk Cuma gecesinden gafil olmayın. Zira o geceye Melekler Regâib Gecesi ismini verirler. Bu da (şundan ötürüdür): Gecenin ilk üçte biri geçince semâlarda ve arzda olup da Kâbe’de ve etrafında toplanmamış olan hiçbir melek kalmaz. Allah onlara (rahmet nazarı) ile bakar ve ‘Ey Meleklerim; dileyin ne istiyorsunuz?’ diye buyurur. Onlar da ‘Rabbimiz senden hacetimiz (dileğimiz, gerçekleştirmeni istediğimiz); Recep ayında oruç tutan (çok oruç tutan) kimseleri bağışlamandır’ derler. Allah (Azze ve Celle) de ‘İşte yaptım onu (bağışladım)’ diye buyurur.”

Regaip gecesinin özel amelleri vardır. En önemlisi de şudur:

Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şöyle buyurmuştur: “Recep ayının ilk Perşembe gününü oruç tutup akşam ve yatsı namazlarının arasında on iki rekat namaz kılan; sonra da yetmiş defa ‘اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ/ Allahumme Salli Alâ Muhammedin ve alâ Âli- Muhammed / Allah’ım Muhammed ve Muhammed’in soyuna salât eyle’ diyerek bana salât eden, sonra secde edip secdesinde yetmiş defa ‘سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ الْمَلَائِكَةِ وَالرُّوحِ /Subbûhun Kuddûsun Rabbul Melâiketi Verrûh/ Pek münezzehtir, pek mukaddestir; meleklerin ve ruhun Rabbidir’ diyen, sonra da başını kaldırıp yetmiş defa ‘رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَتَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَلِيُّ الْأَعْظَمُ /Rabbeğfir verham ve tecâvez emma tâlem, inneke entel-Aliyyul- Âzem/ Rabbim bağışla, rahmet et ve bildiğin (kötülüklerimi) bağışla; Şüphesiz sen en yücesin’ diyen ve sonra da ilkinde dediği şeyi dedikten (Yani secde edip secdesinde yetmiş defa ‘سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ الْمَلَائِكَةِ وَالرُّوحِ /Subbûhun Kuddûsun Rabbul Melâiketi Verrûh/ Pek münezzehtir, pek mukaddestir; meleklerin ve ruhun Rabbidir’ dedikten) sonra Allah’tan hacetini (derdini, ihtiyacını, gerçekleşmesini istediği işi) secdede isteyen kimse yoktur ki o (derdi, ihtiyacı, dileği) gerçekleşmesin.”

Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sonra şöyle buyurdu: “Canım elinde olana yemin olsun ki bu namazı kılan hiçbir kul yoktur ki tüm günahları bağışlanmasın. (Günahları) denizdeki köpükler kadar olsa bile. (Ayrıca o namazı kılan kula) kıyamet gününde; onun kendi hane halkından olan ve ateşin (cehennemde yanmanın) onlara farz olduğu yedi yüz kişiye şefaat ettirilir.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: