Hindistan’daki Lal Nehru Üniversitesi akademisyeni: “Yüce Dini Merceiyet’in fetvası Irak’ı korudu, düşmanlarının planlarını suya düşürdü ve halkının birliğini korudu”

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi tarafından Hindistan’da düzenlenen V. Müminlerin Emîri (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kültür Festivalinin ilk aşaması 14 Nisan 2017 (16 Receb 1438) Çarşamba akşamı ev sahibi her şehir olan Kalküta’daki Fazl-un-Nisâ Huseyniyesi’nde düzenlenen kapanış töreninin ardından sona erdi.

Irak Mukaddes Türbeleri heyetinin yanı sıra Hindistan’ın muhtelif eyaletlerinden gelen birçok din adamı ve iki Hintli milletvekili Sn. Nedîm-ul Hak ve Sn. Sultan Ahmed’in de hazır bulunduğu Kapanış töreninde konuşanlardan biri de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de bulunan Lal Nehru Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Muhammed Hafîz-ur Rahman b. Muhammed Uveys’ti. Dr. Hafîz-ur Rahman konuşmasında şunları söyledi: “Irak, Merce-i Âlâ Seyyid Sistânî’nin (Bereketli gölgesi daim olsun) fetvası ile korunmuştur. Bu fetva komplo kuranların tuzağını kendilerine döndürmüş, Irak’tan (bir şeyler koparmayı) ve onu gericilik, taassup ve kölelik yüzyıllarına geri döndürmeyi uman planlarını suya düşürmüş ve Iraklıları farklı farklı inançları ve ırkları ile birlik haline getirmiştir. Geçtiğimiz Mart ayındaki ziyaretimde bunu bizzat gördüm ve işittim.”

“Irak’taki Mukaddes Ziyaretgâhların ziyareti ile şereflendim ve kapılarının her zaman tüm Iraklılara açık olduğunu gördüm. Şii de sünni, başka inançlardan Iraklı da onlara geliyor. Mukaddes Türbeler de onlara hizmet sunuyor ve ziyaret, namaz ve dua için (uyumlu) manevi bir atmosfer temin ediyor.”

“Irak’ı; İslam’a ve Müslümanlara sonradan dahil olan aşağılık DAİŞ (DEAŞ,IŞİD) terör çeteleri tarafından saldırılara uğramasının ardından sağlam ve güçlü buldum. Hz.Ali b. Ebi Talib’in (Onlar’a selâm olsun) Allah-u Teâlâ katından bağışlanan bereketleri ve aşıkları ile olan derin bağı vesilesiyle şerri bertaraf etmeyi ve onun kötülüğünü isteyen herkesi hezimete uğratmayı başardı.”

“Hz.Resûl Muhammed (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tüm insanlık için (gönderilen) bir elçidir. Hz.Ali b. Ebi Talib (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) de O’nun halîfesidir. Yani bu insanlık (elçiliğindeki) halîfesidir. Diğer İmamlar’ın (Hepsine selâm olsun) vazîfesi (ve hâli) de budur. Ali sevgisi ile süslenen, O’nun ve O’ndan sonra gelen İmamlar’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yolundan giden bir kimse insanlarla insaniyet ile davranmayı başarabilir.”

Dr. Hafîz-ur Rahman ayrıca Hz. İmam Ali b. Ebî Talib’in (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) makâmına işaret eden ve gösterdiği mucizeleri irdeleyen bazı hadislere değindi. Dr. Hafîz-ur Rahmân’ın değindiği mucizeler arasında güneşin Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) için geri dönüşü ve Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mekke’de doğuşu da yer aldı.

Dr. Hafîz-ur Rahmân konuşmasının sonunda kendisine sunulan davetten ötürü Irak Mukaddes Türbeleri’ne teşekkür etti ve farklı milliyete mensup kesimlerin bir arada yaşadığı bu şehirde böylesi bir festivali düzenlemenin Irak Mukaddes Türbeleri için bir başarı olduğunu ifade etti.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: