Receb-i Asabb ayının ilk günü: Öncekilerin ve sonrakilerin ilimlerini yarıp genişleten, nurla parlayan çırağ Hz.İmam Muhammed Bâkır’ın (O’na selâm olsun) doğum günü...

Hayırların oluk oluk döküldüğü Receb ayının ilk gününde; Pâk Ehlibeyt Hanedânı’nın Hz.İmam Muhammed Bâkır’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) yeryüzünü şereflendirmiştir. Hicri 57 senesinin Receb-i Şerîf ayının ilk gününde gerçekleşen bu mubarek doğum; Nübuvvet Hanedânı Pâk Ehlibeyt (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) tarafından dört gözle beklenen hadiselerden biridir. Zira Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) gelişi; Dedesi Allah Resûlü Hz. Muhammed Efendimiz (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) tarafından önceden müjdelenmiştir.

Hz.İmam Muhammed Bâkır’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) diğer masum İmamlar arasında da özgün bazı özellikleri vardır. Zira Hz.İmam Muhammed Bâkır (Allah’ın selâmı üzerine olsun); hem ana hem baba tarafından Masum İmamlar’a (Allah’ın selâmı üzerine olsun) soy köküyle bağlı ilk imamdır. Babası Ebu Talib oğlu Ali oğlu Huseyn oğlu Ali Zeynelabidîn’dir (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun).

Annesi ise Ebu Talib oğlu Ali oğlu Hasan kızı Fatıma’dır (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun). “Ümmü Abdullah” künyesi ile çağrılan bu pâk hanımefendi; kendi döneminde Haşimoğullarının en üstün hanımıdır. Hz.İmam Zeynelabîdîn’in (O’na selâm olsun) O’nu “Sıddiyka/(Özü sözü) doğru hanım” diye çağırdığı ve Hz. İmam Cafer-i Sâdık (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ise O’nun hakkında şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Hasanoğulları (Hasan hanedânı) içerisinde Sıddîka’nın bir benzerine yetişilemezdi (bulunmazdı).” Zaten Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Reyhânesinin bir parçası ve Allah-u Teâlâ’nın kendi isminin anılmasına izin verdiği yuvada yetişmiş olması başlı başına yeterlidir. Hz. İmam Bâkır (Allah'ın selâmı üzerine olsun) işte böyle mubarek bir ananın kucağında yetişti.

Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (O'na selâm olsun) künyesi “Ebu Câfer”dir ve başka bir künyesi yoktur. Lakaplarına gelince. Bu lakapların her biri O’nun nurlu şahsiyetinin bir yönü hakkında fikir vermektedir: “Emîn (pek güvenilir), Şebîh (Pek benzeyen. Çünkü dedesi Hz. Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) benzerdi), Şâkir (şükreden), Hâdî (doğru yola erdiren), Sâbır (Sabreden), Şâhid (şahitlik eden), Bâkır (yaran, genişleten. En meşhur ve en yaygın lakabıdır.” Ayrıca O’na ve oğlu Hz. İmam Cafer-i Sâdık’a (Allah'ın selâmı üzerine olsun) birden ortak iki lakap ile hitap edilmiştir: “Bâkıreyn ( iki Bâkır; iki ilim yaran, genişleten)” ve “Sâdıkeyn (İki Sâdık; sözü ile, eylemi ile doğru ve tasdik edilmiş olan iki).

Hz. İmam Bâkır, Babası Hz. İmam Zeynelâbidîn’in (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) ilimlerinin varisçisi ve Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) vaadidir. Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) O’nun için “O ilmi yardıkça yarar” buyurmuştur. Hz. İmam Muhammed Bâkır (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da kendi çağında tüm ilimlerde tartışmasız otoritedir.


Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) fıkıh, kelâm, akaid vb alanlarda sunduğu hüccetlerin gücü ve mantığının güzelliği ile bilinmiştir. Yaşadığı dönemde ilimlerin zirvedeki isimler Hz. İmam Bâkır’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ilim meclislerine katılıp O’na soru sormak, O’nunla münakaşa etmek ve O’ndan istifade etmek için uzak diyarlardan yolculuk ederlerdi. Hz. İmam Bâkır (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hayatı boyunca yaşadığı Medîne’de ilimleri ile İslam ümmetini feyzlere garketmiş; tohumu Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tarafından atılan ve Hz. İmam Ali, Hz. İmam Hasan, Hz. İmam Huseyn ve Hz. İmam Zeynelâbidîn (Allah'ın selâmı hepsine olsun) tarafından yetiştirilen salih cemaat ile özel olarak ilgilenmiştir. Onları kemâl merdivenlerini tırmandıracak, olgunlaştıracak ve hak yolda daha üst mertebelere varmalarını sağlayacak sebepleri ve unsurları onlara takdim etmiştir.

Hz. İmam Bâkır (O'na selâm olsun) elli yedi sene yaşamıştır. Bunun üç senesi Dedesi Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile geçmiş, daha sonra da Babası Hz. İmam Seccâd (O'na selâm olsun) ile otuz dört yıl on ay yaşamıştır. Babası Hz. İmam Zeynelâbidîn’in (O'na selâm olsun) şahadeti sonrası başlayan İmamet vazifesi on dokuz yıl iki ay sürmüştür.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: