Hatırasında bir bakış: Muharrem-i Haram ayının yirmi beşinci günü, Hz.İmam Zeynelabidîn’in (O’na selâm olsun) şahadeti hatırası yıldönümü

Ehlibeyt (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) dostları bunun gibi bir günde; yani Muharrem-i Haram ayının yirmi beşinci gününde çok önemli bir hatırayı anıyor. Zira icri takvime göre 94 yılında işte böyle bir günde; Vahyin indiği yuva olan Nübuvvet Hanedânı; Pâk Ehlibeyt İmamları’nın dördüncüsü olan Hz.İmam Zeynelabidîn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şahadeti faciasını yaşamıştır.

Rivayetlerde şöyle anlatılmıştır: Hz.İmam Zeynelabidîn’in (O’na selâm olsun) yaşı ilerledikçe daha da zayıflayıp solmaktaydı. Zira o kadar çok ibadet ediyordu ki; gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle ayakta geçiriyordu. Öte yandan da Kerbelâ’nın ve Babası ile Hane halkı’nın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) başına gelenerin hatıraları nereye giderse gitsin peşinden geliyordu. Halalarına ve bacılarına baktığında da; Aşûra gününde bir çadırdan diğerine kaçışmaları gözlerinin önüne geliyor ve kaçışan hanımların peşinden gidenlerin attığı ‘Zalimlerin evlerini yakın!’ sloganları kulağında yankılanıyordu. Eşi benzeri görülmemiş musibetlerin getirdiği bu şiddetli hüznün onun sağlığına etki etmesi çok doğaldı.

Hz.İmam’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) halk nezdinde çok büyük bir itibarı vardı. İlminden, fıkhından, ibadetlerinden, sabrından ve güzel huylarından övgüyle söz edenlerin haddi hesabı yoktu. Gönüllerde büyük yer etmişti; onu gören, onunla buluşup sözlerini dinleyen kimseler kendilerini çok bahtiyâr görürdü. Bu durum da Emevîleri aşırı derecede rahatsız ediyordu. En çok da O’na karşı kin dolu olan Abdulmelik oğlu Mervan’ı.

Zührî onun “Huseyn oğlu Ali dünya yurdunda olduğu müddetçe bana rahat yoktur” dediğini rivayet etmiştir. O iğrenç alçak sonunda çareyi Hz.İmam’a suikast düzenlettirmekte buldu. Yönetimi ele geçirince bu muazzam cinayeti işlemek için de elinin altında çalışan bir işçinin eliyle Medîne’ye ölümcül bir zehir yolladı ve O’nu zehirletmesini emretti. Alçak uşak kendisi gibi aşağılık efendisinin emrini yerine getirdi. Zehir mubarek bedenine etki edince Hz.İmam (Allah’ın selâmı üzerine olsun) en ağır ve en çetin ağrıları çekti. Birkaç gün yatalak bir hasta olarak kaldı. Hasta kaldığı müddet boyunca Yüce Allah’a derdini döküyor, O’ndan mağfiret ve rızasını diliyordu. Hasta kaldığı sürece çok sayıda insan gelip ziyaret etti. O’nun (Allah’ın selâmı üzerine olsun) beşeriyetin en kötüsünün eliyle şehît olmayı rızıklandırdığı için Allah’a hamd-u senâ ettiğini gördüler.

Hz.İmam’ın (O’na selâm olsun) durumu ağırlaşmış, zehir tüm bedenine yayılmıştı. Ailesine gece zifiri karanlık olduğu vakit Firdevs-i Âlâ’ya intikal edeceğinin haberini verdi. Üç defa bayıldı ve tekrar ayıldı. Hz.İmam (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ayıldığında Fatiha sûresini ve Fetih sûresini okuduktan sonra “Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş!” (Zümer 74) diye buyurdu. Mubarek canı Allah katına yükselmişti artık; etrafını kuşatan binlerce melek ve ilahi lütfun arasında. Tıpkı Peygamberlerin canını teslim ettiği gibi; Son Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) varisi de o şekilde ahret yurduna intikal etti.

İlmiyle, ibadetleriyle, her türlü hevâdan uzaklaşmasıyla ve aklıyla dünya alemine eşsiz hazineler bırakan o mubarek ruh artık dünyadan ayrılmıştı.

Cenaze işlemlerini oğlu Ebu Cafer Hz.İmam Muhammed Bakır (Allah’ın selâmı üzerine olsun) gerçekleştirdi. Babasının cenaze guslünü yaptı. Bazı insanlar alnında ve omzunda nasır olduğunu develerin nasırı gibi bir nasır görmüşlerdi. Alnındakinin Yüce Allah’a secdenin çokluğundan olduğunu tahmin etmek mümkündü. Ama omzundakini nedenini bilememişlerdi. Sorduklarında Hz.İmam Bâkır (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şöyle buyurdu: “O, omzuna astığı heybenin izidir. Fakirlere ve mahrum bırakılmış kimselere dağıttığı yemekleri o heybeyle taşırdı.” Cenaze guslü bittikten sonra onu kefenleyip namazını kıldırdı.

Hz.İmam Zeynelabidîn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) cenaze töreni görülmemiş kalabalığa sahne oldu. İyisinden kötüsünü, takvalısından bedbahtına herkes naaşın etrafına toplandı. Gözyaşları, hüzün ve keder içerisinde bu büyük kaybı yad ettiler. Medine halkı dört bir yandan gelmişti.

Pâk naaşını bu mahşeri kalabalığın ortasında Bakî Kabristanlığı’na götürüldü. Hz.İmam Bâkır Babası’nı O’nun amcası Hz.İmam Hasan-ı Muctebâ’nın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) yanı başında açtığı kabre defnetti.

Doğduğu günde, şehîd olduğu günde ve yeniden diriltileceği günde Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri Hz.İmam Ali b. Huseyn’in üzerine olsun!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: