Yaratılanların en yücesinin doğuşu gecesi

Fîl hadisesinin yaşanmasından elli beş gün sonra, Rebîülevvel ayının on yedinci gecesinin şafağında; bu ümmetin Resûlü Hz.Peygamber-i Ekrem (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) yeryüzünü şereflendirdi. Ondan daha üstünü daha şereflisi ve daha bereketisi olmayan bu yüce varlık; tüm peygamberler ve velîler (Hepsine selâm olsun) tarafından müjdelenmiş ve Melekler tarafından gelişi dört gözle beklenmişti. Yüce Allah tarih boyunca elçileriyle ümmetlere gönderdiği mesajlar aracılığıyla onun gelişinin zeminini hazırlamıştı. Tarih boyunca en yüce, en şerefli ve en üstün olan gün; işte bu gündü. Çünkü Allah’ın habîbi, yarattıklarının en üstünü ve elçilerinin sonuncusu Muhammed (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) doğmuştu.



Şeyh Sadûk Hz.İmam Sadık’ın (O’na selâm olsun) şöyle buyurduğunu belirten bir rivayet aktarmıştır: “ İblîs (Allah’ın laneti üzerine olsun) daha önce yedi semâya işleyebiliyordu (çıkabiliyordu). İsa (O’na selâm olsun) doğunca üç semâya girişi engellendi, sadece dört semâya işleyebiliyordu. Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) doğduğu zaman yedisine birden girişi engellendi ve şeytanların üzerine yıldızlar atıldı. Kureyş ‘İşte kitap ehlinin bahsettiğini duyduğumuz o zaman geldi çattı’ dedi.”



Amr b. Ümmeyye Cahiliyye halkının en müneccimiydi. Şöyle dedi: “Şu yıldızlara bakın. Onlarla yol bulunur ve kış mı yaz mı olduğu onlarla anlaşılır. Eğer onlar atılıyorsa her şey helak oldu demektir. Yok onlar sabit ama başka yıldızlar atılıyorsa biliniz ki bir şey oldu.” Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) doğduğu sabah tüm putlar yüzüstü devrilmişti.



O sabahtan önceki gecede Fars kralı Kisra’nın yaptırdığı eyvan düşüp on dört parçaya ayrıldı. Savâ gölü de dolup taştı. Simava vadisini sel aldı. Bin yıldır sönmeyen Faris ateşi söndü. Mecusilerin kralı o gece rüyasında çetin bir devenin rahvan bir ata öncülük ettiğini, Dicle’yi kestiğini ve onların memleketine akıttığını gördü. Kisra’nın yaptığı tak da ortasından yarıldı, Şatt-ül Arap nehri üzerine döküldü. O gece Hicaz tarafından bir nur doğup güneşin doğduğu her yere yayıldı.



O sabah yeryüzündeki tüm kralların tahtları altüst oldu; krallar dilsiz olup gün boyunca hiçbir söz söyleyemedi. Kahinler kehanette bulunamaz hale geldi, sihirbaz kimselerin sihri de tutmaz oldu. Araplarda kehanette bulunan herkes kehanet yapamaz oldu. Araplar arasında Kureyş tazim edildi ve onlara “Âlullah – Allah hanedânı, Allah ailesi” denmeye başlandı. Hz.İmam Sadık’ın (O’na selâm olsun) bununla ilgili olarak şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Âlullah olarak adlandırıldılar çünkü Allah’ın yasak evindeydiler.”

Hz.Amine (O’na selâm olsun) mubarek doğumu şöyle anlatıyor: Allah’a yemin olsun ki; (doğduktan sonra) düştü ve eliyle yere (çarpmasını) engelledi. Sonra başını göğe doğru kaldırdı ve baktı. Sonra benden öyle bir nur çıktı ki her yer aydınlandı. O ışığın şöyle dediğini duydum: ‘İnsanların efendisini doğurdun; ona Muhammed adını ver.”

Sonra Abdulmuttalip geldi. Mubarek annenin yaşananlar hakkında anlattıkları ona ulaşmıştı. Yeni doğan torununu alıp kucağına koydu.

Redeni (plasentası) pek hoş kokulu ve beşiğinde tüm evlatlara efendi olmuş olan bu oğlanı veren Allah’a hamdolsun!

Sonra Kabe’nin rükünlerine sığınarak onun için dua etti ve onun için şiirler okudu.



Ayrıca rivayette şöyle de geçmiştir: İblîs (Allah’ın laneti üzerine olsun) kendi iblisleriyle birlikte toplanınca ona ‘Seni bu kadar korkutan nedir efendimiz’ dediler.O da şöyle dedi:”



“‘Vay sizin halinize. Semâ ve yerüyüzü bu gece (beni) yadırgadı. Meryem oğlu İsa (O’na selâm olsun) semâya kaldırıldığından beri bir benzeri olmamış; büyük bir hadise gerçekleşti yeryüzünde. Çıkın bakın ne olmuş.’ Onlar da dağıldılar; (aradıktan sonra) toplanıp ‘Bir şey bulamadık” dediler. Bunun üzerine İblîs (Allah’ın laneti üzerine olsun) ‘Bu işte bir iş var’ dedi.”

Sonra ufalıp serçe gibi bir kuş haline geldi ve Hirâ tarafından içeri girdi. Cebrail (O’na selâm olsun) ona şöyle dedi: ‘Arkanda ne var (ne iş çeviriyorsun), Allah sana lanet etsin.’ O da ‘Bir olay var; sana onu soracaktım ey Cebrail. Dün geceden beri yeryüzünde olan şu hadise nedir?’ Hz.Cebrail (O’na selâm olsun) ‘Muhammed (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) doğdu’ dedi. O melun sordu: ‘Onda bir nasibim var mıdır?’ Hz.Cebrail (O’na selâm olsun) ‘Hayır’ diye buyurunca ‘Peki ümmetinde var mıdır?’ diye sordu. ‘Evet’ deyince İblîs (Allah’ın laneti üzerine olsun) ‘Razı oldum’ dedi.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: