Melekler bugün yeryüzüne matem için iniyor... Âlemlerin Efendisi'nin ciğerpâresi'nin mâtemi: Aşûrâ!

Cennet gençlerinin Efendisi ve Hz.Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) cân evlâdı Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) beraberindeki sâdık Dostları ile (Aleyhimusselâm) Şahadetinin gerçekleştiği Aşûrâ faciasının yıldönümü; 1435 yıl sonra – tıpkı her sene olduğu gibi – çok daha geniş, çok daha şuurlu ve çok daha muhteşem bir katılıma sahne oldu.

Vatanını seven Huseynî’ler, Huseynî hizmetle en az 300 yıldır meşgul muhterem zâtlar, dar gelirli olmalarına rağmen varını yoğunu Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ziyaretçilerine – hem de büyük bir aşkla – seferber eden Huseyn Âşıkları, mâtemin tüm vakarına bürünmüş yaşlılar, Abbas’ın Huseyn’e vefâsı ve yiğitliğinin ateşiyle kanı fokur fokur kaynayan gençler, Huseynî nurla aydınlanmış çocuklar ve tabii ki; Zeynebî çizgiyi parola edinmiş muhterem hanımefendiler...

Anlatacak şey çok...

Ama bazen ne kadar anlatırsak anlatalım, bir karenin güzelliği binlerce kelimenin anlatamadığını anlatabiliyor...

Mukaddes mekânın hizmetine dair bazı çalışmalardan ötürü geçtiğimiz dönemdeki detayları güncel bir biçimde taşıyamadık. Kusurlarımızdan kaynaklanan bu büyük gecikmeden dolayı Huseyn Âşıkları'nın bizlere haklarını helâl etmesini rica ediyoruz. (Uluslararası El-Kefîl Ağı Sitesi Türkçe Bölüm Sorumlusu)

İşte Aşûrâ gününden kareler...

Aşûrâ'nın neredeyse sembol merâsimi haline gelen "Tuwerîc Koşusu" özel kareleriyle birlikte...

"Tuwerîc Koşusu" adı verilen yas merâsimi, Mukaddes Şehir Kerbelâ'nın çok yakınında bulunan "Tuwerîc" adlı kasabadan adını almaktadır. Koşu olmasının sebebi de şöyle anlatılmaktadır:

Aşûrâ gününde kendilerine Şehitlerin Efendisi Hz.İmam Huseyn'in (Aleyhisselâm) yardım çağrısı ulaşan Tuwerîc sakini Ehlibeyt (Allah'ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) dostları müminler,haberi alır almaz koşarak Kerbelâ'ya doğru gittiler.

Ancak vardıklarında iş işten geçmiş ve tarihin hiç bir zaman ona dengine tanıklık edemeyeceği o dev facia - Aşûrâ - vuku bulmuştu.

İşte bu hadiseyi sembolize etmek maksadıyla, her sene Aşûrâ gününün yıldönümünde; Tuwerîc taraflarından Hz.İmam Huseyn'in ve can kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas'ın (Aleyhimasselâm) Mukaddes Türbeleri'ne doğru koşulmaktadır. Bu koşu öğle namazının akabinde başlamaktadır ve milyonlarca Ehlibeyt (Allah'ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) seven değerli insanın katılımına sahne olmaktadır.

Peki neden koşmak? Neden özellikle bu hadise sembolize ediliyor?

Çünkü Tuwerîc sakinlerinin yaşadığı şey, aslında onların hâlini anlatıyor...

Hz.İmam Huseyn'in (Aleyhisselâm) Aşûrâ gününde "Bize yardım edecek kimse yok mu?... Bizi müdafaa edecek kimse yok mu?" gibi yürek parçalayan yardım nidâları etmişti. Tuwerîc'liler de bu duydukları feryada ağır ağır gitmedi. Koşmak ve bir an önce yetişip canlarını takdim etmek istiyordu. Ama yetişemediler. Orada olamadılar. İşte kendilerini Tuwerîcliler ile özdeşleştiren bugünün değerli Hüseynî canları, Aşûrâ gününde "Lebbeyk Ya Huseyn/ Emrine amadeyiz Ey Huseyn!" ve "Ya lisârâtil Huseyn/ Haydin Huseyn'in Devrimine!" diye nidalarıyla koşarak Şehîtlerin Efendisi'nin (Aleyhisselâm) o davetine icabet etmektedir...

ÖNEMLİ BİR AYRINTI

( Davet mi? Evet, davet. Zira Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) aynı zamanda da Cennet Gençleri'nin Efendisi'dir. Nidâları ve feryâdı, ölümden korktuğu ve kurtulmak için değildir. Hâşâ! O şahadeti "annesinin memesini özleyen bir bebekten daha da çok istekle" bekleyen Ali'nin oğludur. Şehîd olmayı ve bu yolda ölümü izzet bilmiştir. Bu yolda öleceğini daha hayatının ilk anlarında Hz.Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) söylemiştir. O (Aleyhisselâm) da bunu çok iyi bilmiş, hadiseler daha hiç meydana gelmeden bile dile getirmiş ve başına geleceklerin haberini vermiştir. O'nun (Aleyhisselâm) bu nidâsı; daha çok kişiyi cennete götürmek arzusundandır... Yüreği öylesine bir ilahî sevgi, rahmet ve güzellikle doludur ki; evlatları, kardeşleri, akrabaları ve can dostlarını feda etmiş olmasına rağmen daha çok insanı beraberinde cennete götürme telaşı ile çırpınmaktadır. Bu daveti de oradaki "ölü kalp"li o rezil yaratıklara değil, dünyanın her yerinde ve o tarihten itibaren her zaman diliminde yaşayan "diri kalp" sahiplerine yöneltmiştir. İşte bu yüzden davettir.

Ve bu yüzden de davetin cevâbı "Lebbeyk Ya Huseyn!"dir...)

Milyonlarca Huseyn,Zeyneb,Abbas,Ali Ekber ve nice Aşûrâ kahramanının takipçisi... Hep bir ağızdan mubarek feryatlarla Mukaddes şehri inletiyor... Hepsi birden lisân-ı hâl ile şöyle demektedir âdetâ:

"O gün yanında yoktuk ey Efendimiz, ey cân Huseynimiz... O gün yanında yoktuk, olamadık; ama olsaydık, seninleydik, seninle birlikteydik, senin uğruna neyimiz var neyimiz yok feda ederdik! Davetini aldık,anladık ve canımızla,başımızla icabet ettik Efendimiz! Biz de bugün Senin davetine icabet edenler olarak Senin davanı yaşayacak ve yaşatacağız! Canımız bedenimizde olduğu sürece Senin yolunu asla bırakmayacağız ey başımızın tâcı, ey Efendimiz!"

İşte bu yaşayan destâna, ölümsüz merasîme; genci, yaşlısı, zengini,fakiri, Şiisi, Sünnisi, Hristiyanı, Sabîî'si, Kürdü,Türkü,Arabı, Türkmeni, Ermenîsi,Süryânisi, Batılısı ile hep birlikte, Irak içi ve dışından milyonlar katılmaktadır. Bu sayı her geçen yıl; tekfirci teröristlerin tüm saldırılarına,tehditlerine, bombalı saldırıları ve türlü iğrençliklerine rağmen; her geçen sene daha da artmaktadır...

Allah'a hamdolsun; bu sene de Hz.İmam Huseyn ve kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas'ın (Aleyhimasselâm) bereketleri vesilesi ile Irak emniyet güçlerinin yoğun özverili koordine çalışmaları sonucu ziyaret süreci sorunsuz bir biçimde tamamlanmıştır.

Bu seneki mateme; Mukaddes Hz.Huseyn ve Hz.Abbas (Aleyhimasselâm)Türbeleri'nin ortak bölümü olan Huseyni Matem Grupları ve Heyetleri bölümü kayıtlarına göre: 705'ten fazla Hüseynî heyetin Aşûrâ Merâsimine katılarak; yemek, sağlık vb. temel ihtiyaçtan mersiyelere ve birbirinden özel Huseynî matem merâsimlerine kadar binbir türlü Aşûrâ rengini canlandırdığını ifade etti.

Mukaddes Şehir Kerbelâ'nın 3 milyon dolaylarını bulan nufüsunun; Aşûra günü ve gecesinde yaklaşık 4 katına birden çıktığını göz önünde bulundurursak, yaşanan hazırlıkların ne denli hummalı bir çalışma ve özel hassasiyet gerektirdiğini daha iyi algılayabiliriz.

Dolayısıyla dünyanın en büyük matemi olan bu organizasyonun (dış etkenli terör saldırıları ya da tehditler vs. sayılmazsa) her yıl %0,00001 gibi (belki de bundan da azdır) tabiri caizse "komik" suç oranlarıyla düzenlenebilmiş ve düzenlenmekte olması, "Aşûrâ mateminin geleneksel, kültürel, bir mezhebin uydurması vs değil de; gerçekten ilahi boyutları olan bir matem olduğuna" işaret etmekte değil midir?

En gelişmiş ülkeler bile bir futbol topunun peşinde koşturan adamları izlemeye gelen birkaç bin insanı zaptedemezken; böylesi bir organizasyonun bu denli dertsiz tasasız sona ermiş olması... Gerçekten de bunda "akıl sahipleri için ibretler vardır"...

Uluslararası El-Kefîl Ağı objektifine takılan birbirinden güzel enstantanelerle sizi başbaşa bırakıyoruz...
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: