Pakistan'daki "Kerbelâ esintileri"nin ardından...

Mukaddes Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) Türbesi tarafından “Kültür (Etkinlikleri) Haftası”adı altında yapılan ve bu yıl dördüncüsünü Pakistan’daki Kawthar Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği organizasyon, 8 Mart 2014 (6 Cemaziyelevvel 1435) tarihinde düzenlenen kapanış töreniyle birlikte sona erdi.

Yoğun ilgi gören kapanış töreni Kur’ân-i Kerîm tilaveti ile başladı. Akabinde Kawthar Üniversitesi Rektörü vekili Şeyh Enver Ali Necefî kürsüye geçti ve yapılan faaliyetlerin özetini sundu. Daha sonra kısa bir konuşma yaparak çok uzaklardan Ehlibeyt (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) öğretilerini yaymak için İslamabad’a gelen Mukaddes Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) ve Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbeleri ekibine sözlü teşekkür etti. Hemen sonrasında Mukaddes Türbeler heyetini kürsüye çağırarak ülkede tarih boyunca ilk defa düzenlenmiş olan organizasyona sağladıkları katkılardan ötürü teşekkür belgeleri takdim etti.

Ardından Kur’ân-i Kerîm tilaveti,Kur’ân-i Kerîm hafızlığı ve fotoğraf yarışmalarının galipleri ilan edildi ve kürsüye çağrılarak ödüllendirildi. Sonrasında sona eren organizasyondan kesitler sunan kısa bir sinevizyon gösterisi yapıldı.

Sonrasında; Mukaddes Türbeler heyeti adına Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbeleri heyeti adına kürsüye Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi heyeti sorumlusu Seyyid Alâ Mûsewî geçti ve Fecr suresinin son ayetlerini okuyarak sözlerine başladı:

“Ey Mutmain olmuş Nefs!”
“Dön Rabbine Razı olmuş ve razı olunmuş olarak;”
“Gir kullarımın arasına, gir cennetime!”
(Mealen çevrilmiştir, dileyenler mealleri araştırabilirler. Ed.)

“Rivayetlerde de anlatıldığı gibi, O (muhatap alınan) Hz.Huseyn’dir (Aleyhisselâm). Rabbinin hükmüne razı olarak ve Rabbinin takdir buyurduğu zorluklara sabrederek O’na dönen mutmain nefs O’dur (Aleyhisselâm). Belalar (zorluklar) ne denli cetin ve facialar ne denli dev büyüklükte olursa olsun; O (Aleyhisselâm) yine de hep şu sözleri tekrar etmiştir:”

“Verdiğin zorluğa sabrettim ve razı oldum; yoktur senden gayrı yoktur Mabudum (taptığım)!”

“Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) düşmanların arasında katlolunduğu, başı mızrakların tepesine konduğu, evlatları, dostları ve Hane halkı Kerbelâ çölünün ortasında kurbanlar olarak uzandığı ve hanımları ile evlatları düşmanların elinde esir olduğu halde nasıl mutmain bir şekilde Rabbine dönebildi?!!”

“Dağları bile paramparça edecek denli bu musibetlere rağmen Rabbine nasıl mutmain olarak dönebildi?!”

“Allah-u Teâlâ’ya imanla,Allah-u Teâlâ’nın emrettiğine teslim ile; dinin ıslah olmasının ve Mukaddes hükümlerin bekâsının ancak bu musibetlerin cereyan etmesine ve olanlara sabredilmesine bağlı olduğuna dair yakîn ederek…”

“İşte bu facia; nesiller boyunca dini ihya edecek ve şu Nebevi rivayeti tasdik edecekti:”

“Huseyn bendendir; ben de Huseyn’denim!”

“İslam’ın bize her türlü şaibeden halis bir şekilde ulaşmamız ve bizim de bu hanif dini, gereklerine bağlı olarak yaşıyor olmamız; sadece Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) devrimi ve şahadetinin sonucunda mümkün olabilmiştir! Eğer bizler Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) devrimini ve kıyamını zafere taşıyanlardan olmak istiyorsak; namazı zafere eriştirmeli ve onu korumalıyız! Tesettürü zafere eriştirmeliyiz! Alevî ve Huseynî ahlâkı zafere eriştirmeli, bu ahlâkla ahlaklanmalıyız! Doğruluğu, emanete riayet etmeyi zafere eriştirmeli; bu huylarla ahlaklanmalıyız! Zira Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) hakikatte; ancak ilahi buyruğa razı olmuş ve (sadece) O’na teslim olmuştur! Çünkü O (Aleyhisselâm), kendi şahadeti ile; namazın, emanete riayet etmenin, doğruluğun ve Muhammedî ahlakın varlığını sürdüreceğini bilmiştir!”

“Yezîd, Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ümmetinde bozgunculuğu (fesadı) yaymayı, dini ve ahlakı tahrip etmeyi istemiş ve insanların cahiliyye dönemindeki kötü adetlerine dönmelerini arzu etmişti.”
“İşte bu savaş, halen günümüzde de devam etmektedir! Bu savaş; faziletler ile rezaletler ve kötülüklerin savaşıdır! Bizler de hangi cephede olacağımızı ve hangi cepheyi müdafaa edeceğimizi seçmekle yükümlüyüz? Huseyn’le, faziletlerle, üstün ahlâkla, namazla ve tesettür ile mi birlikte olacağız?... Yoksa Yezîd’le, kötülüklerle ve alçaklıklarla mı olacağız?!! Allah göstermesin…”


Seyyid Mûsewî daha sonra gerçekleştirilen çalışmaların Mukaddes mekânların gerçekleştirme arzusunda oldukları faaliyetlerin sadece küçük bir parçası olduğunu ifade ederek ileriye yönelik çok daha büyük çaplı faaliyetler gerçekleştireceklerinin sinyallerini verdi. Seyyid Mûsewî konuşmasını, başta Kawthar Üniversitesi ekibi olmak üzere organizasyonun başarıyla tamamlanmasına katkı sağlayan herkese teşekkür ederek sonlandırdı.

Akabinde Kawthar Üniversitesi tarafından Mukaddes Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) ve Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbeleri temsilcilerine şilt takdim edildi.

Ardından Kawthar Üniversitesi rektörü ve Necef-i Eşref’te bulunan Merce-i Âlâ Ayetullah Uzma Seyyid Ali Huseynî Sistanî’nin (Allah bereketli gölgesini daim etsin) Pakistan temsilcisi olan Şeyh Muhsin Necefî kürsüye geçti. Şeyh Necefî Mukaddes Türbeler heyetine teşekkür ettikten sonra; organizasyonun ülkedeki son kültürel faaliyet olmaması ve benzeri organizasyonların devam etmesi için dua etti.

Organizasyonda bir ilk daha yaşandı. Bu organizasyonda daha önceki festival, kutlama, matem vs. lerde yapılmayan bir uygulamaya geçilerek numaratörle vs. çadıra giren herkesin sayımı yapıldı. Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi devletler arası ilişkiler bölümü sorumlusu Cessam Saîdî’nin ilan ettiği sonuçlara göre; sergiyi ilk gününden bu yana 15000’den fazla kişi ziyaret etmiş.

Mukaddes Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) Türbesi de bir yeniliğe daha imza atarak bayanlara özel stand kurdu.

Organizasyon boyunca birçok yenilik yaşandı ve çok sayıda özel an, deklanşörlerden çıkan ışıkla can buldu diyebiliriz. İşte Uluslararası El-Kefîl Ağı’nın objektiflerinden… O anlar!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: