Yüce Merceiyet’ten teröre karşı savaşta yapılması konuşulan Uluslar arası desteğin Irak’ın siyasi ve askeri bağımsızlığına etki etmemesi uyarısı

Necef-i Eşref’te bulunan Büyük Ayetullah Sn. Seyyid Ali Huseynî Sistanî’nin (Allah-u Teâlâ bereketli gölgesini bakî kılsın) temsil ettiği Yüce Dini Merceiyet makamı; Kerbelâ temsilcisi ve Mukaddes Hz.İmam Huseyn (O’na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî aracılığıyla önemli mesajlar verdi.

19 Eylül 2014 ( 23 Zilkade 1435) Cuma namazının ikinci hutbesinde halka okunan mesajda Irak’a yönelik yapılması konuşulan Uluslar arası askeri yardım ve destek konusu ile Duluiye kentinde yaşananlara değinildi ve yeni atanan Irak hükümetine bazı mesajlar verildi.

“IŞİD terör örgütüne karşı uluslar arası seferberliğin gerçekleştiği bu günlerde (şuna) işaret etmeyi zorunlu buluyoruz. Terör örgütünün birden fazla ülkeye yayılması, caniliği, canavarlıkları, yaptığı vahşilikler,her türlü insani ve dini değeri çiğneyişi,tüm bu utanç verici işleri yaparken dini azınlıklar da dahil hiç kimseyi istisna görmemesi ve başka ülkeler ile bölgelere yayılma kapasitesi olması; her ne kadar çok sayıda ülkenin güçlerini birleştirip örgütün tehlikelerini ve yaptıklarını durdurmak için ortaklaşa seferberlik düzenlemesini gerektirse de mutlaka dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır:

“1- Ülkedeki siyasi liderlerin üstüne düşen vazife; “IŞİD”e karşı savaşta sağlanan uluslar arası desteğin Iraklı siyasi ve askeri liderlerin bağımsızlığına halel getirmeye yol açacak bir kapı olmamasına çok dikkat etmektir. Bu konuda sağlanan Uluslar arası birliktelik ile organize işbirliği, özellikle de askeri sahada yaşanan gelişmelerde yabancı kararına boyun eğmeye bahane oluşturmamalıdır. Irak, her ne kadar kara teröre karşı mücadelesinde kardeş ve dostların yardımına ihtiyaç duysa da; egemenliği ve kararlarını bağımsız bir biçimde alabilmesi son derece önemlidir ve tüm şartlarda buna riayet edilmesi zorunludur.”

“2- “IŞİD”e karşı uluslar arası işbirliğine ihtiyaç duyulması; Irak halkının ve Irak silahlı kuvvetlerinin bu terör örgütüne karşı koyacak gücü olmadığı anlamına gelmez. Geçtiğimiz aylarda, Yüce Dini Merceiyet’in Irak’ın ve Irak’ın mukaddes değerlerini müdafaa etmenin farz oluşu fetvasına vatandaşların geniş çaplı icabeti ve sahada gelişen ilerlemeler şunu ispat etmiştir: Her ne zaman halis bir milli irade var olur ve Iraklı savaşçılar ile komutanlarının dinamosu fedakarlık ve vatan müdafaası ilkeleri olursa; bu ülkenin evlatları, Allah-u Teâlâ’nın yardımıyla bu örgüte karşı koyup onu ortadan kaldıracak güçtedir. Bu yüzden mutlaka ordudaki aziz evlatlarımızın ve onlara katılan gönüllülerin maneviyatı yüksek tutulmalı ve kendilerine şu vurgulanmalıdır: Ülkenin teröristlerin şerrine karşı savunulmasında esas olan onlardır ve bunun dışında” bir çaba, sadece onlara –inşa’Allah-u Teâlâ- zaferi çabuklaştıracak bir etkenden ibarettir.”

“3- Askeri çabalar, her ne kadar terör örgütünün etkisine karşı bir yere kadar etkili olabilse de; terörü ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Kanser edasıyla birçok ülkeye yayılmış olan ve hem askeri, hem de güvenlik imkanları açısından gelişmiş ülkelerin de aralarında bulunduğu başka ülkelere yayılabilme tehlikesi olan bu olgunun temelinin kökünden çözülmesi zorunludur. Başkası kim olursa olsun onu ortadan kaldıran, başkasıyla barış içerisinde yaşamayı kabul etmeyen, hatta onun kanını, ırzını ve malını helal gören, on yıllardır propagandası yapılan ve binlerce kurum ile davetçi ile desteklenen aşırıcı düşünce; tekfirci terörün bölgenin ve dünyanın başına bela olmasındaki esas unsurdur. Bu tehlikeli olgunun fikri ve kültürel temelini oluşturan yapılara yönelik çözümlere önem veirlmesi zaruridir. Bunun yanı sıra aşırıcıların elinde bulunan imkanlar uluslar arası çaplı medya gibi imkanlar kesilmeli ve faaliyetlerini destekleyen yüklü miktardaki maddi kaynaklar kurutulmalıdır. Bunlar önemli sebeplerdir ve üzerlerine gidilmelidir ki; terör olgusu ve bölge ile dünya ülkelerine yönelik oluşturduğu tehlikeli etkinin önü alınabilinsin.”


Yüce Merceiyet temsilcisi ardından geçen hafta Duluiye şehrinden gelen heyetin Mukaddes Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) Türbesi’ni ziyaret ettiğini ve şehir ahalisinin durumuna değindi. Duluiye şehrinin 90 günden fazla bir süredir IŞİD’e karşı direndiğini, yüzlerce kadın,erkek ve çocuk şehit ve gazi verdiğini, ellerindeki kısıtlı imkanlara ve silahlara rağmen direnmeye devam ettiklerini söyleyen Şeyh Kerbelâî; şehrin bu günlerde klor gazı ve farklı türdeki silahlarla bombalandığını söyledi ve Irak kara ve hava güçlerini şehrin yardımına koşarak kuşatmayı kaldırmaya çağırdı.

Yüce Merceiyet temsilcisi Bağdat’ta son günlerde yaşanan saldırılar da değindi ve güvenlik güçlerine özellikle de Mukaddes kentlere karşı düzenlenece saldırılara karşı uyanık olmaya çağırdı. Terör örgütlerinin güvenlik güçlerini sarsmak amacıyla yeni yöntemler kullanmaya başladığını ve bu amaç doğrultusunda geçen gün yaşandığı gibi eş zamanlı olarak bombalı araç ve havan saldırısı kullanma gibi farklı sınıflarda saldırılar düzenlediğini söyleyen Yüce Dini Merceiyet Temsilcisi; güvenlik güçlerine bu doğrultuda güvenlik planları ortaya koymaları çağrısında bulundu ve gönüllü güçlere de sadece çatışmanın olduğu sıcak bölgelerde değil, şehir içlerinde de güvenlik güçlerinin izinden gitmeye çağırdı.

Yüce Dini Merceiyet temsilcisi ardından Irak hükümeti tarafından yeni atanan bakanlara dair beklentileri sıraladı:

1-Birçok bakanlıkta yaşanan düşüşlere odaklanmak ve altlarında yatan sebeplere inilip sorunların çözülmesi. Başka bakanlıklarda yaşanan başarılardan yararlanılması ve bu başarıların daha da ilerilere taşınması.

2- Yolsuzlukla ciddiyetle ve her türlü yolla mücadele edilmesi.Kusurlu olanların sorguya çekilmesi ve hiç kimseye falan ittifaktan ya da filan partiden olmasına bakılmadan müsamaha gösterilmemesi. Aynı zamanda da işlerinde fark ortaya koyan, yenilikler üreten ve samimi olan kimselerin ödüllendirilip teşvik edilmesi.

3- Ülkesini seven ve ülkesine hizmet aşkı taşıyan, uzmanlık sahibi, yetkin ve tecrübe sahibi kimselere danışılması. Böylesi kimselerin önemli yerlere getirilmesi, teşvik edilmesi ve yaptıkları başarılardan ötürü ödüllendirilmesi.

4- Önemli sorumluluklara seçilecek kimselerde ölçütün kişinin sadece bakanın mensup olduğu ittifaka ya da partiye, aşirete, bölgeye ait olması veya akrabalarından biri olmaması. Ölçütün yetkinlik, tecrübe, başarılı idare ve karar almada cesaret olması. “Geçmişteki hatalardan biri de bazı bakanların önemli idari yerlerdeki yetkin kimselerin yerine sadece bakan ile aynı partiden, ittifaktan, bölgeden ya da aşiretten diye başka kimselerle değiştirilmesiydi.”

5- Sürekli bir biçimde olayların içinde olmak ve memurların yaşadığı sorun ile sıkıntıları yerinde görüp yaşamak, memurları vazifelerinde vatandaşlara daha açık ve vatandaşların ihtiyaç ve sorunlarını çözmeye daha açık kimseler haline getirmek için çalışmak.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: