“Bizden olup da, zehirletilmeyen ya da katledilmeyen kimse yoktur!”

Nübuvvet Hanedanı Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun), hicri 50 senesinde işte böyle bir günde; Hz.Resûlullah’ın, Kızı’nın ve Müminlerin Emîri’nin (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) şahadeti faciasından daha az olmayan bir facia yaşadı: Ebu Muhammed Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ (O'na selâm olsun) şehîd olmuştu.

Hz. İmam Hasan’ın (O'na selâm olsun) üstün makamı, rüşd ile dolu siyaseti ve ümmetteki konumu Muaviye’yi kuşkulandırmış ve koltuğuna etki edebileceğine dair korkular yaşatmaya başlamıştı.Ne kadar denese de bu gerçeğin üstesinden gelememiş ve artık umudunu yitirmişti. Bu yüzden de hile yoluyla Hz. İmam Hasan’a (Allah'ın selâmı üzerine olsun) suikast düzenlettirip şehid etmenin arayışı içerisine girdi. Rum Kralı’na bir elçi göndererek ondan çok keskin bir zehir istedi. Rum Kralı: “Bizimle savaşmayan bir kimseye karşı savaşmaya yardımcı olmak dinimize uygun değildir” diye cevap verdi.

Muaviye bir elçi daha yolladı ve şöyle dedi: “Bu adam var ya; Tuhame toprağından ayaklananın – yani Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) - oğludur. Senin babanın mülkünü istediği için ayaklandı. Ben de hem kulları, hem de topraklarımızı rahat ettirmek için onu zehirletmek istiyorum!”

Rum Kralı da bunun üzerine çok güçlü bir zehir yolladı. Muaviye de, Hz. İmam Hasan’ı (Allah'ın selâmı üzerine olsun); hain eşi Cu’de aracılığıyla zehirletti. Cu’de, Kays oğlu Eş’as’ın Kızıydı. Babası Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katline ortak olmuştu, kardeşi de daha sonra Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katline katılacaktı. Şeyh Mufîd (Kuddise Sirruh) şöyle demiştir: “(Muaviye, Cu’de’ye) Oğlu Yezîd ile onu evlendirmeceğine dair garanti verdi ve yüz bin dirhem yolladı. Bunun üzerine O da Hz. İmam Hasan’ı (Allah'ın selâmı üzerine olsun) zehirledi.) Muaviye de onu, oğlu Yezid (Allah lanet etsin) ile evlendirme sözünden döndü ve sadece aldığı paraları ona bıraktı.

İşte o günde, Hz. İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) zehri içtiği günden kırk ya da altmış gün sonra ecelinin yakınlaştığını anladı ve Ağabeyi Hz. İmam Huseyn’e (Allah'ın selâmı üzerine olsun) vasiyetlerini tamamladı.

Kifayet-ul Eser Kitabı’nın yazarı Cunade bin Ebî Umeyye’den şöyle naklediyor:

“Ali oğlu Hasan’ın (Onlar’a selâm olsun) huzuruna girdim. Vefat ettiği hastalığı (dönemiydi). Önünde bir leğen vardı. Muaviye’nin O’na içirdiği zehir yüzünden kan tükürüyor ve kara ciğerini parça parça halinde ağzından atıyordu.”

“Efendim, neyin var; niye kendini tedavi etmiyorsun?” dedim.

“Ey Allah’ın kulu, ölümü ne ile tedavi edeyim?” diye buyurdu.

“İnna Lillah ve inna İleyhi raciun/ (Şüphesiz Allah’a aitiz ve O’na geri döndürüleceğiz)!” dedim.

Sonra bana döndü ve şöyle buyurdu: “Vallahi Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bize (şunu) ahd etmiştir: Bu işin sahipleri ancak Ali ile, Fatıma’nın evlatlarından olan on iki İmam’dır ve bizden zehirletilmiş ya da katledilmiş olmayan kimse yoktur!”

Sonra da leğeni kaldırdım ve O da ( Selâm olsun O’na) arkasına yaslandı.”


Hz. İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Allah-u Teâlâ’ya şu sözlerle yakarıyordu: “Allah’ım nefsimi senin yanına bırakıyorum (emanet ediyorum/ uğurluyorum); o nezdimdeki en aziz nefistir. Onun bir benzeri ile musibet yaşamış değilim. Allah’ım; canımın çıkışını kolaylaştır, kabirdeki yalnızlığımı ( yatıştır. Onun – Muaviye’nin- içirttiği (bedenimin her tarafını) kuşatmıştır; Vallahi ne verdiği vaatte durmuş, ne de sözüne sadık kalmıştır!”

Ve Kur’ân-i Kerîm ayetleri tilavet ederken Yüce Dost’a kavuştu. Şahadeti (Allah'ın selâmı üzerine olsun) faciası vuku bulduğunda Safer ayının yedinci -başka bir rivayete göre de yirmi sekizinci- günüydü.

Ancak facia bununla bitmedi…

Medîne-i Munevvere ahalisi Hz.Resûlullah’ın Kızı’nın Oğlu’nun (Allah-u Teâlâ Hz.Peygamber Efendimiz’e ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) pâk naaşını teşyi etmeye başladı. Pâk naaşını taşıyan bir matem alayı vasiyet ettiği üzere Dedesi Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yanı başında defn etmek ve bağlılıklarını tazelemek üzere hareket etti. Ancak herkesin iyi bildiği olay vuku buldu ve Torunu’nun Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yanında defnedilmesine mani olundu.Şayet Hz. İmam Hasan’in, Kardeşi Hz. İmam Huseyn’e (Allah'ın salât-u selâmı Onlar’a olsun) bu hadise vuku bulursa ne yapacağını vasiyet etmemiş olsaydı teşyi töreni tam bir kan gölüne dönüşecekti. Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şöyle demeseydi, Haşim oğulları o gün orada Ümeyyeoğulları’nın varlığından eser bırakmayacaktı: “Allah için, Allah için ey Haşimoğulları; kardeşimin vasiyetini yitirmeyin ve O’nu Bakî’ye götürün! O bana; eğer Ceddi’nin yanında defnetmem engellenirse kimseyle savaşmayacağım ve O’nu Bakî’de Annesi ile birlikte defnedeceğime dair yemin ettirmiştir!”

Hz. İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) o halde bile müminlerin maslahatını kollamıştı.

Zalimler bununla yetinmedi. Pâk naaşı Bakî’ye götürmeden önce Ümeyyeoğulları onları ok yağmuruna tuttu. Bunun sonucunda o pek müşerref, pek mubarek ve pek pâk naaşa yetmiş ok isabet etti!

Ve Bakî mezarlığına gittiler...

Etraflarını hıncahınç saran kalabalığın arasında; Hz. İmam Hasan’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hıyanet zehri yetmezmiş gibi hıyanet oklarını da tadan pâk naaşını oraya defnettiler.

Pâk Mezâr-ı Şerîfleri halen oradadır.

Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ Hz. Peygamber Efendimiz’e ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) pâk, saf, tertemiz, yalnız bırakılmış ve halen mazlumiyeti devam eden Torunu Hz. İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ; kendisi gibi şehîd ataları olan Dedesi, Annesi ve Babası’na (Allah'ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) kavuştu…

Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) artık çok yalnızdı…

Selâm olsun Hz. İmam Hasan’a, Hz. İmam Huseyn’e ve Pâk Ehlibeyt’in tümüne; Doğdukları günde, şehîd oldukları günde ve Allah-u Teâlâ’nın onları yeniden diriltip onlara zulmedenlerden intikam alacağı günde!

Allah-u Teâlâ’nın en üstün salât-u selâmı Hz.Resûlullah başta olmak üzere tüm Ehlibeyt'e; laneti de Onlar'ı zehirleyenlerin ve katledenlerin üzerine olsun!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: