Mukaddes Hz. Abbas (a.s.) Türbesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abbas Reşîd el-Musavî, Hz. Abbas (a.s.) Türbesi’nin Hz. Fatıma Zehrâ’nın (s.a.) yolunun ümmetin vicdanında ve duygularında yaşatılması için özenle çalıştığını vurguladı.
Hz. Ebulfazl Abbas’ın (a.s.) mübarek türbesinin Kıble Kapısı’nın avlusunda Hz. Fatıma Zehrâ’nın (s.a.) velâdeti hatırası yıldönümünde düzenlenen Merkezi Kutlama Töreninde konuşan Dr. El-Musavî; bu noktaya ek olarak bir dizi hususa değindi.
“Mukaddes Hz. Abbas (a.s.) Türbesi olarak Hz. Mustafa’nın (s.a.a.) ciğerparesi ve iki yanı arasındaki ruhu Hz. Fatıma’nın (s.a.) adının çatısı altında bir araya geldiğimiz her münasebetin; bu münasebetin onun dosdoğru yolunda ilerlenmesi ve onun şahsiyetinin ümmetin vicdanı ve duygularında yaşatılması için bir başlangıç noktası olmasına özen gösteriyoruz. Böylelikle O’ndan etkilenip O’nun ve Babası’nın (s.a.a.) yolundan ilerleyebiliriz.”
“Ölümsüz mesaj İslam’ın düşmanlarının bizleri izzet ve şan kaynaklarından ayırıp bizi bundan uzaklaştırmaya yönelik çabaların ve İslam’la, İslam’ın sembolleriyle, şanlı kitabıyla aramızdaki ilişkiyi içi boş dış görüntüden ibaret bir ilişki haline getirmek için sürekli bir surette çalışan sapkın fikri akım ve yönelimlerin olduğu tüm Müslümanlarca bilinen bir şeydir. Bu girişimleri yapan kimselerin kullandığı yöntemlerin bazısının foyası meydana çıkmıştır, bazısı ise gizli saklı kalmış tehlikeli yöntemlerdir. Ailenin sağlam temellerinde bulunan değerleri ve üstün ahlakı yıkmayı hedeflemektedirler. Ailenin koruyucu duvarı kadındır. İşte bu yüzden de çeşitli yollarla kadını hedef almaktadırlar.”
“Her defasında onun doğum gününü kutlamak için bir araya gelirken amacımız; onun anısını canlandırmak ve onun yolundan gitmektir. Bu, sonrasında İslam'a bağlılığımızı vurgulamak, İslam peygamberine ve onun mesajına uymak, onunla özdeşleşmek ve İmam Ali'nin (a.s.) temiz soyundan olan seçilmiş ailesini takip etmek anlamına gelir. Böylece zaman geçse de ve nesiller değişse de, biz mesajın özünde, anlayışın derinliklerinde ve ona yakın bir yerde olabilmiş oluruz.”
“Muhtemelen hemen hemen her Müslüman; her dönemde Müslüman kadının araması gereken en ideal örneğin Hz. Fatıma Zehrâ (s.a.) olduğu konusunda bizimle hemfikirdir. Zira O, hayatın adresidir; insani asaletin, ahlaki değerlerin, yükselişin, üstünlüğün ve iffetin vesîkasıdır. Yaşantısının yankıları yeryüzünün doğusundan batısına her döneme yayılmıştır. Zira o peygamber soyunun devamıdır. Vahy onun evinde inmiştir. Hatta Tathîr ayetiyle o ve Nübuvvet hanedanının diğer efradı, noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah tarafından vahye yakın olmakla özel kılınmıştır. Yüce Allah, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) halifeleri olan Masum İmamlar silsilesini taşıma şerefini bahşederek onu özel kılmıştır.”
relatedinner
“Hz. Zehrâ (s.a.) anıldığı zaman onun akabinde kalplere ve dillere onun can kızını anmak; adet haline gelmiştir. İslam’ın gurur kaynağı, tesettürlü hanımların medâr-ı iftihârı Hz. Zeyneb (s.a.) Yüce Allah’ın (Azze ve Celle) yaratırken olmasını istediği gibi olan kadın. Dine bağlılığın olunması gerektiği gibi olan, attı mı hedefini bulan basın sözcüsü. Fazilet ve iyiliklerle dolu güzel örnek. Tüm şartlarda değerlerine ve Zeynebîliğine bağlılık konusunda sarsılmayan şahsiyet. Ardından da nurun, iffetin ve kutsiyetin hanımefendileri akıllara gelir. Tarih onlarla abdest alıp pak hale gelmiş, kötülüklere karşı oruç tutmuş ve namaz kılıp arınmıştır. Yüce Allah hepsine salât eylesin. İşte bu büyük bir nimettir ve müslümanların üzerine düşen buna vakıf olup bu nimetlerden öğrendiklerini pratiğe dökmektir…”