Kutlu zaman, melekûti mekan ve Peygamberlerin silahının buluşma noktası…

Özel zaman ve özel mekan unsurları özel bir olay ile bir araya gelirse; bu olay hayatın hangi alanına ait olursa olsun tesiri bambaşka olacaktır.

Mukaddes Kerbelâ bugün, işte bu hakikatin tarih boyunca pek benzeri yaşanmayan bir örneğine tanıklık etti. Bir yanda zaman etkeni vardı. Sıddîka-i Kubra H. Fatıma Zehra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) faciası hatırası yaşanıyordu. Aynı zamanda Allah-u Teâlâ’nın erleri, Yüce Merceiyet’in ve hakkın askerleri; çölleri yara yara ilerliyor, savaş meydanlarında yeri yerinden oynatıyor ve insan görünümlü şeytanların dünyasını başlarına yıkıyordu. Öte yanda da mekan etkeni vardı. Yer; Hüseyn’in Taffı, Şehîd-i Kerbelâ’nın toprağı, şahadetin ve fedakarlığın başkenti Kerbelâ’ydı. Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin arslanlarının (Allah'ın salât-u selâmı hepsine olsun) istirahatgâhıydı. Peki bu melekûtî buluşmaya bir de Peygamberlerin silahı (dua) eklenirse sonuç ne olur? Gözlerimizin önünden örtü kalksa ve bu duanın etkilerini görebilsek; nerelere kadar ulaşır ve ne etkiler oluştururdu dersiniz?

Perşembe’yi Cuma gününe bağlayan gecede Mukaddes Kerbelâ’da ibadete çekilen iman ehli de işte buna yatırım yaptı. Mubarek gecede Mukaddes Kerbelâ Türbeleri’nde dua ve ibadete kendilerini veren müminler; ümmetin başındaki bu belayı def etmesi, Irak’ı ve Iraklıları bölmek için kurulan tuzakları bertaraf etmesi ve tekfirci teröristlerin tuzaklarını başlarına çalıp birbirilerine düşürmesi için Yüce Allah’a (Azze ve Celle) yakardı.

Mukaddes Ziyaretgâh’ı ziyaret eden müminler, Akşam ve yatsı namazlarının kılınmasının biraz öncesinde; tekfirci IŞİD (DAEŞ, DAİŞ) teröristlerine ve yandaşlarına karşı kahramanlığın en üstün örneklerini sergileyerek Irak güvenlik güçleri ile gönüllü halk topluluklarını (Arapça adıyla "haşd-i şabî") anarak gözyaşı, huşu ve tevazu içerisinde Yüce Allah’a (Azze ve Celle) yakardı. Müminler; Hz. İmam Huseyn’i, Kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas’ı ve Hz. Fatıma Zehra’yı (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ve musibetlerini yad ederek sahip oldukları yüce makam hakkına Allah-u Teâlâ’dan (Azze ve Celle) Irak güvenlik güçlerine ve halk topluluklarında yer alan vatansever gönüllüleri zaferle rızklandırmasını niyaz etti.