Kabe O’ndan önce kimseyi doğurmadı; O’ndan sonra da asla kimseyi doğurmayacak…

Uluslar arası El-Kefîl Ağı olarak; Takvalıların Önderi ve Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali bin Ebî Talib’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek viladetinin yıldönümü münasebetiyle başta Hz.İmam Mehdî (Allah'ın selâmı üzerine olsun ve pek kutlu ortaya çıkışını çabuklaştırsın) Efendimiz’e ve Din Merciisi Yüce Ulema olmak üzere tüm İslam ümmetine tebriklerimizi arz eder; Yüce Allah’tan bu nurla dolu münasebet vesilesiyle Irak’a ve tüm İslam yurtlarına barış ve güven bağışlamasını niyaz ederiz.

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi; Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) aşıklarını ve şiilerini (taraftarlarına) mutluluk ve sevince boğan bu münasebet için daha önceden hazırlıklarını tamamladı. Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Hizmet İşleri Bölümü hazırlıklar kapsamında Mukaddes Ziyaretgâh’ın Ana avlusunu (Sahn-ı Şerîf’i) özel olarak donatıp hazırladı. Ayrıca Mukaddes Ziyaretgâh girişleri ve çıkışları, kutlamalar için süs ve gerçek çiçeklerle donatılıp Mukaddes Ziyaretgâh’ın revakları da Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) özel sıfat ve faziletlerle donatılıp kuşatıldı. Ayrıca Mukaddes Hz. Huseyn ve Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri, Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) doğumu yıldönümü münasebetiyle evlatları Hz. İmam Huseyn’in ve Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Pâk ruhlarına tebriklerini sunmak isteyen Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) aşıklarının akınına sahne oldu.

Kabe; O’ndan önce kimseyi doğurmadı, O’ndan sonra da asla kimseyi doğurmayacak...

Ne daha önce, ne de daha sonra hiçbir Peygamber ya da vasi; Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dünyayı şereflendirdiği yerde doğmadı. Daha önce hiç kimsenin doğmadığı ve daha sonra da hiç kimsenin asla doğmayacağı bu yer Müslümanların Kıblesi, Allah’ın evi, Kabe-i Muazzama’ydı. Pâk validesi Hz. Fatıma bint-i Esed (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kabe-i Şerîfe’nin yanında iken doğum sancıları başlamıştı.O da bunun üzerine kalkıp mubarek bedenini Kabe’nin duvarına tamamen yasladı ve şöyle dua etti:

“Rabbim; ben sana ve senin katından gelen elçiler ile kitaplara iman ettim. Ben Ceddim İbrahim-i Halîl’in (O'na selâm olsun) kelamını tasdik ediyorum. Beyt-i Atîk’i (Eski ev) o inşa etti. O halde bu evi inşa edenin hakkı için ve karnımdaki çocuğun hakkı için doğumumu kolaylaştır.”

Buun üzerine Kabe’nin duvarı tamamen açıldı ve Hz. Fatıma bint-i Esed (Allah'ın selâmı üzerine olsun) içeri girdi. Sonra da duvar tamamen kapandı. Bazı insanlar bunu görünce kapıyı açmaya çalıştılar. Ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar başaramayınca bu işin Allah’tan (Azze ve Celle) gelen bir emirle olduğunu idrak ettiler. Dördüncü gün çıktığında kucağında Müminlerin Emîri (Allah'ın selâmı üzerine olsun) vardı. O’nun çıkmasıyla birlikte müjdeci hızla gidip Hz.Ebu Talib’e (Allah'ın selâmı üzerine olsun) eşinin kucağında yavrusu ile dışarı çıktığının müjdesini verdi. O ve hane halkı hızla geldiler. Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) içlerinden öne doğru çıkıp O’nu (Hz. İmam Ali’yi - Allah'ın selâmı üzerine olsun) kucağına aldı,O’nu bağrına bastı ve Hz.Ebî Talib’in (O'na selâm olsun) evine taşıdı.

İmamımız Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun), O’nu babası Hz. Ebû Talib’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun) aldıktan sonra Âlemlerin Efendisi Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) himayesinde yetişti. Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) o akılları hayretlere düşürecek denli üstün ahlakın ve insanlığın en soylu ilkelerini Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) o benzersiz eğitiminden almıştır.Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Efendimiz donatılmış olduğu pek üstün vasıf ve özelliklerin ne pek özel ilahi eğitimin bir meyvesi olarak; hayatının hiçbir noktasında asla ve asla ne bir puta secde etmiş, ne de göz açıp kapayıncaya kadar Allah-u Teâlâ’ya şirk koşmuştu. Tüm bu özel Rabbanî eğitim ve ilgi O’nu (Allah'ın selâmı üzerine olsun), Fahr-i Kainat Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) vezîri ve Kur’an-ı Natık (Konuşan Kur’ân) yapmanın hazırlığı niteliğindeydi.Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Efendimiz; biri hariç Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ile birlikte tüm savaşlara katıldı. O katılmadığı savaşta da meşhur menzilet hadisi vahyolundu ve Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) o hadiste; Peygamberlik haricinde, Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) O’nun (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sahip olduğu tüm makamlara sahip olduğunu ilan etti. Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) tüm duruşlarında Allah’ın dininin yardımcısı, Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bir numaralı temsilcisi ve bu mukaddes dava uğruna verilen mücadelenin en cesur, en güçlü ve en korkusuz savaşçısı olmuştur. Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bulunduğu hiçbir savaşta sancağı başkasına teslim etmemiş ve Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da hiçbir savaştan zafer kazanmadan dönmemiştir. Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) O’nu “Kerraren ğayre ferrar; tekrar tekrar saldırır, asla geri dönmez” olarak nitelemiştir. Çünkü savaştığı zaman asla ne bir adım geri atar, ne geri döner, ne de bir kerecik olsun geri dönmeyi düşünürdü. “Haydar-ı Kerrar / Tekrar tekrar saldıran arslan” lakabı buradan gelmiştir. Araplar arasında savaşlarda birine sırtını dönüp ondan kaçmak çok büyük bir utanç kaynağı sayılırdı. Ama bir kişi vardı ki; "O"nunla savaşan eğer sırtını dönüp kaçarsa ayıplanmazdı:

"O", Hz. İmam Ali’ydi ...

( Doğup Kabe'yi şereflendirdiği günde, Şehîd olup mihrabı şereflendirdiği günde ve yeniden diriltilip Sırat köprüsünde müminler ile münafıkları birbirinden ayıracağı, münafıkları ateşe göndereceği, müminleri de cennete giriş beratı ile şereflendireceği o eşsiz benzersiz günde; Allah'ın çokça salât-u selâmı O'nun üzerine olsun)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: