Hz. İmam Ali'nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Şahadeti – I. Bölüm

Facianın başlangıcı

Hicri 41. senesinin Ramazan ayı beraberinde birçok büyük olay getirdi. Bunlardan biri de Hz. Peygamber Efendimiz’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yitirilmesinden sonra Müslümanların başına gelen en büyük faciaydı: Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) hem canı ve hem de kardeşi, Müminlerin Emîri ve Vasîlerin Efendisi Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katledildi… Abdurrahman İbn-i Mülcem el-Muradî (Allah'ın laneti üzerine olsun) Mekke’de onun gibi bazı harîci dostlarıyla plan yapmıştı. Üçünü de öldüreceklerdi: Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali bin Ebî Talib (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) Efendimiz ile Muaviye b. Ebi Sufyan ve Amr b. el-Âs (Allah'ın onların laneti üzerlerine olsun). Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali b. Ebî Talib (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) Efendimiz’i katletmek; İbn-i Mulcem (Allah'ın laneti üzerine olsun) denen bedbaht canînin payına düşmüştü.

Bu cinayete katılan nifak öncüleri…


İbn-i Mülcem o anlaşmadan sonra yola çıkarak Kufe’ye vardı. Orada bazı arkadaşlarıyla buluştu. Haberin yayılmasından endişe ettiği için Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katledilmesi planını onlara anlatmayıp içinde tuttu. Bir gün Teym-i Rubab oğullarından bir arkadaşını ziyaret etti.O sırada orada Teym-i Rubâb oğullarından Kutam bint-i Ahdar isimli kadın da bulunuyordu.

Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) o kadının kardeşini ve babasını Nehrevan’da öldürmüştü. İbn-i Mülcem kadını görünce ona çarpıldı ve onunla evlenmek istediğini söyledi. Kadın “Bana mehir olarak ne vermeyi teklif ediyorsun?” diye sorunca İbn-i Mülcem “Neyi uygun görürsen onu” dedi. Kadın “Sana üç şeyi (mehir) olarak uygun gördüm: Binlerce dirhem, bir kadın ile bir erkek hizmetçi ve Ali b. Ebî Talib’i öldüreceksin”

Kadın O’na “Ben senin için sana bunda yardımcı olacak ve sonra da güçlendirecek birilerin istedim.” Sonra da Teym-i Rubab oğullarından biri olan Verdan b. Mucalid’i çağırttıp ondan İbn-i Mülcem’e yardımcı olmasını istedi. O da bunu kabul etti.

Bunun üzerine İbn-i Mülcem dışarı çıktı.Eşçaoğullarına mensup Şebîb bin Buhayre adında bir adam geldi. İbn-i Mülcem ona “Dünyanın ve ahretin şerefini ister misin?” diye sordu. Şebîb “Neymiş o?” diye sorunca: “Ali’yi öldürmek için bana yardım ol. Mescid-i Azam’da O’nun için pusuya yatacağız. Sabah namazı için dışarı çıktığı zaman O’nu öldüreceğiz, hıncımızı alacağız, intikam alacağız…” dedi ve Şebîb kabul edinceye kadar ısra etmeye devam etti.

Sonra onu da yanına alıp Kutam’ın yanına gitti. Kutam Mescid-i Azam’da itikafa çekilmişti ve ona bir çadır kurmuşlardı. Ona “Görüşümüz, bu adamı öldürmek” dediler. O da “Eğer isteğiniz buysa benimle bu konuda buluşun” diyince yanından ayrıldılar.Birkaç gün bekleyip yanına gittiler. Yanlarında Kutam’ın onu İbn-i Mulcem’e (Allah'ın laneti üzerlerine olsun) yardım etmekle görevlendirdiği Verdan bin Mucalid vardı. H. 41 senesi, Ramazan ayı, 19. Geceydi. Bir Cuma gecesiydi. Onlar için ipek getirtti ve göğüslerini onunla sardı. (Savaşa gidenler bunu yapardı).Kılıçlarını kuşandılar. Sonra Hz. Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) namaz için çıktığı eşiğin karşısına geçip oturdular.

Ebul Ferec şöyle diyor: İbn-i Mulcem bu gece Eş’as bin Kays’ın yanına gelmişti. O gece mescidin bir yerinde başbaşa kaldılar. Yanlarından Hucr b. Adiy geçiyordu. Eş’as’ın İbn-i Mülcem’e şöyle dediğini duydu: “Hacetini temizle, taharetini yap Sabahın çıkışı seni rüsva etmiştir!”

Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şehîd olduğu gece yaşanan olaylar…

Şerîf-i Razi (Allah O’na rahmet eylesin) şöyle nakletmiştir:

Hasan b. Ebi Hasan el Basri’den şöyle rivayet edilmiştir: “ Ali (O'na selâm olsun) sabahında vrulduğu geceyi ayakta geçirdi. Sabahı görsem de öldürüleceğim. Müezzini ezan okumaya başlayınca yürümeye başladı. Birkaç adım attıktan sonra kızı Zeyneb: “Ey Müminlerin Emîri, Ca’de’ye emret halka o namaz kıldırsın” dedi. O da “Ecelden kaçış yoktur” dedi ve dışarı çıktı.

Başka bir hadiste de şöyle geçmiştir: “(Allah'ın selâmı üzerine olsun) yatağına gidip uzanıp duruyor ama bir türlü uyuyamıyordu. Tekrar tekrar gökyüzüne bakıyor ve şöyle diyordu: “Vallahi ne yalan söyledin, ne de yalanlandın! İşte bu o vaat ettiğin gecedir!” Gün ağarınca kemerini sıkı sıkı bağladı ve şöyle dedi:

Sık kemerini ölüme

Zira ölüm seninle buluşacaktır

Ölümden korkup paniğe kapılma

Senin vadinde olacak olsa da

( “Hasais-ul Eimme” – Şerîf-i Razî. S. 63)

Ayrıca şöyle rivayet olunmuştur: Müminlerin Emîri (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) Ramazan ayı girince bir gece Hasan’ın yanında, bir gece de Abdullah b. Abbas’ın yanında akşam yemeği yerdi. Akşam yemeğinde üç lokmadan fazla yemezdi. Bir gece ona “Neyin var neden yemiyorsun?” diye sorulunca “Rabbimin emri gelip çattığında karnım zayıf olacak. O (ölüm) bir ya da iki gece içindedir” dedi ve vuruldu. (“Ravza-i Vaizîn” – Fetâl Nisabûrî. S. 135-136)

Şu da rivayet olunmuştur: Müminlerin Emîri, vurulduğu sabah evinden dışarı çıkmak üzere iken evin avlusunda onu kazlar onu karşılayıp yüzüne doğru feryat etmeye başladı. Evdekiler de onları kovmaya başlayınca “Bırakın onları, bunlar peşleri sıra ağlaşmalar gelecek feryatlardır” dedi ve (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun – o sabah) vuruldu. (“Ravza-i Vaizîn” – Fetâl Nisabûrî. S. 135-136)

Hz.İmam (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) o sabah dışarı çıktı ve halka namaz kıldırdı. Secdede iken o melun İbn-i Mülcem gelip başına kılıçla vurdu. Bunun üzerine Hz. İmam (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) şöyle feryat etti: “Kabe’nin Rabbi’ne andolsun kazandım!”

Hz. İmam’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) vurulduktan sonra evine taşınması…

Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) vurulunca taşındı ve evine götürüldü. Lubabe başının yanında ve Ümmü Kulsüm ayaklarının dibine oturdu. (Allah'ın selâmı üzerine olsun) gözlerini açtı ve onlara bakıp: “Refîk-i Alâ (Yüce Dost’un yanı) daha hayırlı bir dinlenme yurdu ve en güzel dinlenme yeridir” buyurdu. Ümmü Kulsüm Abdurrahman İbn-i Mulcem’e dönerek “Ey Allah’ın düşmanı, Müminlerin Emîri’ni öldürdün!” diye feryat etti. O da “Sadece Babanı öldürdüm” diye cevap verdi. Hz. Ümmü Kulsüm (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da “Ey Allah’ın düşmanı; umarım O’nun başına kötülük gelmez!” deyince İbn-i Mulcem denen Melun: “Seni ona ağlarken görüyorum. Vallahi O’na öyle bir vurdum ki; yeryüzünde yaşayanlara vurulsaydı hepsini helak ederdi” dedi. Mel’un bundan sonra alınıp Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yanına götürüldü. Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) “O’nun yemeğini güzel, yatağını da yumuşak yapın. Kanımın velîsi benim. Ya af (ederim) ya kısas. Eğer ölürsem de O’nu bana yetiştirin ki; Onunla davamı Âlemlerin Rabbi’nin katında göreyim” buyurdu…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: