Yüce Dini Merceiyet’ten uyarı: “Sabrın da sınırı vardır!”

Geçtiğimiz 12 yıl boyunca Yüce Dini Merceiyet’in söylemini takip eden biri; Irak’ın sorunlarının çözümü için söylemedik bir çözüm ve tavsiye bırakmadığını açıkça görecektir… Ancak birbiri ardına gelen hükümetler bu çözümlere ancak nadiren ve çok az bir kısmına yanıt verdi. Bu kez Merceiyet artık sadece nasihat söylemini değiştirmeye ve sadece nasihatten; hem nasihat, hem uyarı, hem de nasihate aykırı davranmaya karşı uyarı söylemine dönüştürmeye başladı. Yüce Merceieyet Iraklıların ülkeleri için yaptıkları büyük fedakarlıkları hatırlatarak Iraklı siyasetçilere onlara önem verip takdir etmeye çağrısında bulundu ve geçmişte yaptıkları hatalara tahammül etmiş olan ve halen daha tahammül göstermeye devam eden Iraklıların sabrının tükenmesine karşı uyardı.

31 Temmuz 2015 14 Şevval 1436) Cuma günü Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın ana avlusunda Yüce Dini Merceiyet temsilcisi Sn. Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî tarafından kıldırılan Cuma namazının hutbesinde şunlar yer aldı:

“Tüm sorunlara, belaların anası malî yolsuzluğa,teröre ve muhtelif bölgelerin muzdarip olduğu güvenlik boşluğuna rağmen; vatandaşların çoğu (Allah rızası için) sabretmeye devam ediyor. Hatta onların terörüne karşı canlarıyla ve ciğerparelerinin canlarıyla DAİŞ (DAEŞ,IŞİD) Irak için, Irak’ın saygınlığı için ve Irak’ın izzeti için çok büyük fedakarlıklarda bulunduğunu görüyoruz. Ancak sabrın sınırları vardır ve sonsuza kadar beklemek mümkün değildir! Merkezî hükümetten ve yerel hükümetlerden beklenen; vatandaşların taleplerine, devletin onların taleplerine saygı ve haklarına riayet eden üsluplar ile muamele etmesi ve onların meşru taleplerini ele alırken sert yollara başvurmamasıdır. Aynı şekilde (merkezi ve yerel hükümetin) üzerine düşen; vatandaşların taleplerini yerine getirme ve aşamalı bir şekilde de olsa, (vatandaşların) en alt seviyedeki sıkıntılarını hafifletme yolunda var güçleriyle çaba sarfetmeleridir. (Vatandaşları, taleplerini ve işlerini) hafife almaktan ve bunun sonuçlarına aldırış etmekten sakınsınlar. Sorumlulardan (devlet yetkililerinden) umulan; vatandaşların yaşadıkları mazlumiyet hususunda ciddiyet ve ihlasla çalışıp ellerindeki tüm imkanlarla vatandaşların taleplerini gerçekleştirmeye ve ihtiyaçlarını kapatmaya çalışmalarıdır. Ara sıra halkın genelinin yaşadığı bu zorlu koşulları kendilerinin yaşadığını düşünsünler; ola ki yaşadıkları sıkıntıların derinliğini ve büyüklüğünü (biraz da olsa) hissederler.”

Yüce Merceiyet’in çağrısından birkaç saat sonra Bağdat’ta ve Irak’ın birçok eyaletinde protestolar başladı. Irak Başbakanı İbadî de bakanlara meydanlara inip vatandaşların sorunlarını dinleme ve çözme talimatı verdi.

Şimdi tabii ki “Bu haber daha çok Irak’ı ilgilendiriyor, biz burada yaşıyoruz” diyebilirsiniz. Doğru. Ancak biz; gerçek bir Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) aliminin içinde yaşadığı halkı ne kadar önemsediğini ve Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yolundaki ulemanın, içinde yaşadığı halkı; inancına ya da ırkına bakmaksızın ne kadar koruyup kollayıcı olduğuna dair günümüzden bir örnek vermek adına bu haberi paylaşmak istedik.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: