Muharrem-i Harâm ayının yedinci günü ve sekizinci gecesi...

Beynel Haremeyn Meydanı
Mukaddes Kerbelâ’da Ölümsüz Huseynî Devrim’in şehitlerinden birinin matemi yâd ediliyor: Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ’nın oğlu Kasım (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun). Ceddi Hz. Resûlullah’ın (Allah O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) getirdiği mesajın bekâsı ve zalimlerin ümmetten alıkoyduğu hakikatleri açığa çıkarmak için olan genç şehîd... Muharrem-i Harâm ayının yedinci günü; şecaatini ve savaştaki cüretkârlığını babası Hz. İmam Hasan’dan, Ceddi Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali b. Ebi Talib’den, Amcası Hz. İmam Huseyn’den ve diğer Pâk Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) efrâdından miras alan o imanla dopdolu yiğit genci anmaya ayrılır.

Huseynî matem grupları kına ve mumlar taşıyıp taziye davulları çalarlar; dünyanın tüm süslerini ardından bırakan ve Hürlerin Efendisi’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yardımına koşan gencecik şehîdi yad ederler. Matem heyetleri

Matem grupları beyaz giysiler giyer ve mum taşırlar. Yürüyüşleri esnasında Hz. Kasım’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hatıralarını ve amcası Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ellerinin arasında şehîd oluşunu yâd ederler. Bazı matem heyetleri yürüyüşlerinde yanlarında çocuklar da bulundurur. Bir çocuk da ya ata bindirilir ya da yaya olarak Hz. Kasım’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) savaşırken okuduğu şiiri okur:

Eğer beni tanımıyorsanız ben Hasan’ın oğluyum

Mustafa ve Emîn Peygamber’in torunun (oğluyum)

Normalda düğün uğurlamalarında yapılan beyaz giysi, tepsi, kına ve mumlar burada Hz. Kasım’ı (Allah'ın selâmı üzerine olsun) cennete uğurlamayı temsil etmektedir.

Hz. Kasım (Allah'ın selâmı üzerine olsun) henüz ihtilam yaşına varmamış bir çocuktu. Yani 12 ya da 13 yaşında olması muhtemeldir. Hz. Hüseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yardımına koşmaya hazırlıklıydı ve yiğit askerler gibi savaşıp ata binmeyi öğrenmişti. Babası Hz. Hasan, Ceddi Müminlerin Emîri’ydi ve Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) bağrında yetişmişti. Onlar’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek ahlakından, imanından,sebatından ve yiğitliğinden beslenmiş kemâlatın zirvelerine erişmiştir. Şahadet aşkı ile çağlar boyunca ariflerin yoluna ışık tutmuştur.Aşûra gününün gecesi (önceki gecede) Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostlarını şahadet ile müjdelediği sırada kendisinin de şehîd olup olmayacağını amcasına sormuş, bunun üzerine amcası Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) : “Oğulcağızım, ölümün tadını nasıl buluyorsun?” diye sormuştu. Hz. Kasım (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bunun üzerine şöyle dedi: “Amcacığım; Allah’a yemin olsun ki senin önünde (savaşıp) ölmek baldan bile tatlıdır!” Bu cevabın üzerine Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yeğenini de o yüce zafer ile müjdeledi.

Hz. İmam Mehdî’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun ve pek mubarek çıkışını yakınlaştırsın) rivayet olunan Nahiye-i Mukaddese ziyareti duasında Hz. Kasım b. Hasan-ı Mucteba (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) hakkında şu yer almaktadır: “Başının tepesi vurulan ve bakışları (gözünün ışığı) çalınan Kasım b. Hasan’a selâm olsun! Amcasını çağırmış, amcası bir şahin gibi yetişmiş, ayaklarının ve ellerinin çırpınıp (can çekiştiğini) görmüş ve şöyle demişti: Vallahi Amcana senin onu çağırıp sana icabet etmemesi, icabet edip de sana yardım edememesi veya yardım edip de fayda etmemesi pek ağır gelmektedir. Seni öldüren, hasımları kıyamet gününde Ceddin ve baban olacak olan o topluluk uzak olsun! Vallahi bu öyle bir gündür ki; bu günde zulmeden pek çok, yardıma koşan ise pek azdır!”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: