Huseynî aşk ve ölümsüzlük...

Ziyaretçilerin hareketinden bir kare
Dört bir yandan Mukaddes Kerbelâ’ya akın eden milyonlara bir göz atıyorsunuz. Kafanıza bir soru işareti yerleşiyor: “Bunca insan nasıl çıkıp geldi?” Gerçekten de insan düşünmeden edemiyor. Yüz değil, bin değil, on bin değil, yüz bin değil; milyonlarca insan! Hepsi aşkla yürüyor.

Ehlibeyt (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) dostlarının arasında yüzyıllarca anılarak ölümsüzleşen bir slogan var: “Kolumuzu bacağımızı bile kesseler; biz emekleye emekleye de olsa yine geliriz Ya Huseyn!” Bu Abbasîler zamanında söylenmiş bir slogandı. Abbasî zalimleri Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) davasını bitirmek ve hatırasını silmek için Mubarek Türbesinin ziyaret edilmesini yasaklamışlardı. Bu yasağa uymayıp ziyarete gidenlerin önce elini kesiyorlardı. Bir sonraki yıl gene gelirse bu kez de ayağını kesiyorlardı. Buna rağmen Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) aşıkları ne olursa olsun O’nun davasından dönmeyeceğini ilan etmek ve Cennet Gençlerinin Efendisi (O'na selâm olsun) ile biat tazeleyerek Allah-u Teâlâ’nın rızasını ve Resûlullah’ın (Allah O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şefaatini kazanmak için ziyarete gidiyorlardı. Bu mubarek ziyarete giderken de o meşhur mısrayı söylüyorlardı:

“Kolumuzu bacağımızı bile kesseler; biz emekleye emekleye de olsa yine geliriz Ya Huseyn!”

Şu anda Erbain ziyaretine bakarken işte o şiarın somutlaşmış haline rastlıyorsunuz. Etrafınıza bakıyorsunuz. Bir yanda dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler var. Hepsi bir olmuş; Hz. İmam Huseyn’e (O'na selâm olsun) çizdiği yoldan sonsuza dek gideceklerine biat tazelemek için büyük bir aşkla yürüyorlar, yürüyorlar... Bu aşkın sırrı ne peki? Dereceleri ne? İşte bu soruların cevabını Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ziyaretiyle Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için yola düşenler işte bu yolda bulabiliyor. Çok farklı aşk renkleri ile karşı karşya geliyorsunuz çünkü. Adamlar görüyorsunuz yolda. İşlerini güçlerini bırakmışlar; tüm işleri güçleri ziyaretçilere hizmet etmek olmuş. Bunu yapmaktan da son derece memnunlar! Bazıları ziyaretçiye hizmet etmek için dil döküp yalvarıyor bile! Hanımlar görüyorsunuz. Ailelerini, çocuklarını bırakmışlar; hizmet yerlerinde hizmet ediyorlar. Aileleri oradaki hizmetkârlar olmuş adeta. İhtiyar adamlar ve çocuklar görüyorsunuz. Hepsi aynı yolda, Mukaddes Kerbelâ yolunda bir araya gelmiş.

Sonra insan düşünüyor? Aslında başka türlüsü mümkün mü? Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) aşkının aşıklarının kalplerinin ta derinlere işlemesi şaşılacak şey mi? Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) hakkı ayakta tutmak ve Ümeyyeoğulları üretimi çarpık versiyonunu değil, gerçek İslam’ın mesajını yaymak için zalimlerin karşısına dikilip bu uğurda canını feda etmişti; Pâk hane halkını ve seçkin dostlarının önünde katledildiğini seyretmek zorunda kalmıştı. Hakkın bu insanlara ulaşması için neyi feda etmedi ki Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) ? Dini makamda en üstündü. Dünyevî saygınlık ve itibar açısından da insanların en saygınıydı. Soyu en üstün soydu. İlim açısından en bilgin idi. Mal mülk açısından da o dönemde asla fakir denebilecek bir durumda değildi. En güzel hâne halkı O’nun hane halkıydı. En vefalı dostlar onun dostlarıydı. En temiz, en güzel ve en nurlu aile O’nun ailesiydi. Hepsini feda etti. Mal, mülk, itibar, can, evlat, kardeş, akraba, dost... Hâne halkının hanımefendileri; toplumun en saygın hanımlarıydı. Onlar bile Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) davasını yaşattıkları için esaret eziyetine, evlat ve eş acısına ve zalimlerin kırbaçlarının zulmüne maruz kaldı. Bunca fedakârlığı yapacak kadar insanlığa sevgi ve rahmet besleyen Hz. İmam Huseyn’e (O'na selâm olsun) ve davasına hizmet için ne yapılsa az değil midir?

Yüce Allah Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) ile kötülüğe en ağır yenilgiyi yaşatmıştır. Hem de kendi evinde ve kendine en güvendiği bir anda. Davasının ve ilkelerinin tamamen yok olması için katledilen Hz. İmam (O'na selâm olsun); tam tersine tarih boyunca hayat, hak, insanlık onuru ve zulme karşı mücadele gibi ulvi anlamlara hayat veren ağaç olmuştur. Bastırmak istedikleri kıyamı ölümsüzleşmiştir. O susamış bir şekilde şehîd olmasına rağmen; mubarek davası insanca yaşamaya, özgürlüğe ve hakka susamış herkesin susuzluğunu gideren bir nehir olmuştur.

Sadece şehîd olup ölümsüzleşmemiş, aynı zamanda davasının izinden gidenleri de ölümsüzlüğe taşımıştır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: