Çeyrek asır sonra: El-Kefîl Müzesi Devrik Baas rejiminin Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Kubbe-i Şerîfe’sine yaptığı saldırıları sergiledi

1991 yılında Mukaddes Kerbelâ Türbeleri’ne gerçekleştirilen bir canavarlığın hatırasını yaşıyoruz. O yıl Şaban Ayı İntifadası olarak bilinen halk ayaklanmasını bastırmak isteyen cani Saddam rejimi; Allah-u Teâlâ’nın özel kıldığı ve her yıl Irak’ın içinden ve dışından milyonların ziyaret ettiği Mukaddes Kerbelâ Türbeleri’ni bombardımana tabi tuttu. Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin Pâk Kubbesi de bu saldırıdan payını aldı. Küfrün, iki yüzlülüğün ve azgınlığın sembolü Baas rejiminin ödlek askerleri Kubbe-i Şerîfe’yi top atışları ile vurarak alnına ebediyete kadar silinmeyecek bir utanç lekesi daha çaldı.

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi El-Kefîl Müzesi bu hain ve korkak saldırıya ışık tutmak ve belgelemek için kendine tahsis edilen alanın bir kısmını Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın bombardıman sonucu zarar gören parçaları sergilemeye ayırdı. Alçakça saldırının sonucunda başta Kubbe-i Şerîfe, Saat Kulesi ve Kıble Kapısı ciddi zarar görürken Mukaddes Türbe’ye sığınan çok sayıda kadın,çocuk ve yaşlı şehid oldu. Devrik Baas zulmünün aşağılık askerleri Mukaddes Ziyaretgâh’a girerek hürmetini çiğnedi, birçok yazma eser ile Mukaddes Türbe’ye hediye edilen nadir eserleri yağmaladı ve içeride sağ kalan kim varsa hepsini idam ettiler.

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Müze Bölümü Başkanı Sadık Lazım Uluslararası El-Kefîl Ağı’na açıklama yaparak şunları söyledi: “Bu sergi düşüncesi bugün doğmuş bir düşünce değil. Bu, Mukaddes Türbenin akıp giden yıllar boyunca maruz kaldığı önemli saldırı aşamaları belgelemek için ortaya koyduğumuz bir planın parçasıdır. Bu kapsamda 2 m x 4.5 m ebatlarında vitrinler kurulup Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Kubbe-i Şerîfesi’nin top atışına maruz kalan plakaları, Harem-i Mutahhar’ın duvarının parçaları ve Mukaddes Türbe’nin kapısına ait bir parça sergilendi. Vitrinler ekranlarla donatılıp (bu ekranlarda) yaşanan zararı yansıtan fotoğraf ve video klipleri sergilendi.”

Mukaddes Kerbelâ’daki Mubarek Türbeler’in ziyaretçilerine terör, katliam, saldırılar ve kutsiyetini çiğnemeye yönelik alçakça saldırılar yeni değildir. Bu canilik asırlardan beri tağutların ve zalimlerin nişanesi olmuştur. H. 61 senesi Muharrem ayının Onuncu gününde tarihe kazınan ölümsüz Aşura destanının ardından bu yana çağlar boyunca; tağutlar,zalimler ve zorbalar Şehitlerin Efendisi’ne (O'na selâm olsun) meydan okumuş ve sonunda hep Şehitlerin Efendisi (O'na selâm olsun) o canileri önce perişan etmiş ve sonra da tarihe gömmüştür. Çağlar boyunca yapılan tüm engellemelere, katliamlara ve alçaklıklara rağmen Şehitlerin Efendisi’nin (O'na selâm olsun) davası yaşamıştır, dünyanın en ücra köşelerine ve dünya dillerine yayılmıştır; yayılmaya da devam edecektir. Bunun en açık örneklerden birini şu an bu satırlarını okurken yaşıyoruz. Bundan yirmi beş yıl önce bu günlerde Hz. İmam Huseyn’in ve Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’a (O'na selâm olsun) meydan okuyan zalimlerin yaptıkları yanına kâr kalmadı. Taptıkları put yıkıldı, onlar da rezil rüsva oldular. Yaptıkları zulümler ise ibret-i âlem olsun diye şu anda dünyanın dört bir yerindeki insanın görebileceği bir şekilde sergileniyor. Hürmetini çiğneyip zarar verdikleri Mukaddes Türbeler ise tüm izzetiyle ve çok daha ihtişamlı bir şekilde karşımızda; hak ve hakikate susamışlara kılavuzluk eden birer hidayet pınarı olarak insanlığı aydınlatıyor…

Hadîs-i Şerîf’te şöyle buyuruluyor: “Allah zalim kimseye; onu yakaladığı zaman sıyrılıp kurtulamasın * diye mühlet verir” (Yani ilahi cezadan onu mazur kılacak bir bahanesi ya da mazereti kalmasın) Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bu hadîs-i şerîfi söyledikten sonra şu Kur’ân-i Kerîm ayetini okumuştur: “Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz O’nun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir.” (Hûd 102)