Müminler Hz. İmam Huseyn ve Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Onlar’a selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nda “Leyle-tul Vahşe/Issız Gece”nden manzaralar

  1. 61 senesinde Muharrem-i Harâm ayının on birinci gecesinde Nübuvvet Hanedânı Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) öylesine büyük bir facia içerisindeydi ki; en usta kalemler ve en dahi fırçalar bile yaşanan acıyı tarif etmeye güç yetiremezdi. Erkekler kanlara ve kumlara bürünmüş bir halde cansız yatıyordu… Çocuklar boğazlanmıştı… Hanımların abaları ve yüzlerindeki peçeleri soyulmuş; kolları ve sırtları, kırbaçların ve mızrak diplerinin darbeleri ile kararmıştı. Sağ kalan miniklere verebilecekleri yemek yoktu. Süt emen bebeklere gelince… Anneleri açlıktan ve susuzluktan süt veremez hale gelmişti…

Bu dehşet verici gecede; kafileyi koruyup gözeten ve yetimlerin sığınağı Hz. Zeyneb (O'na selâm olsun) idi. Yaşadığı musibetlerin ağırlığına ve acılığına rağmen musibetler karşısında haşmetli bir dağ gibi durdu; Şehid Ağabeyi Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) vasiyetini yerine getirmek için gözünü dahi kırpmadı; esirlerin bekçiliği sorumluluğunu üzerine alıp kadınları ve çocukları topladı. Yaşadıkları musibetlerin ardından adeta ruhları bedenlerinden çıkmış ve yaşayan ölüler haline gelmiş o mazlumlar için can oldu, ruh verdi. (Allah'ın selâmı üzerine olsun) tüm görevlerini bitirip herkesin sağ salim halde olduğundan emin olduktan sonra Allah-u Teâlâ’ya yönelip ibadet ile meşgul oldu. Sıra gece namazına geldiğinde artık o kadar bitkin düşmüştü ki; onu ayakta değil oturarak kılmak zorunda kaldı. Namazının ardından Allah-u Teâlâ’ya dua edip yakarışta bulundu. Hz. İmam Zeynelabidîn (O'na selâm olsun) o anlar ile ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Muharrem’in on birinci gecesinde gözümü açtım; Halam Zeyneb’i gecenin nafilesini (gece namazını) oturarak kılarken gördüm.”

Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) hanedânının kızlarının yaşadığı o gece nasıl bir geceydi öyle! Allah onları bu dünyada var ettiklerinden beri yaşadıkları izzet-i ikramdan sonra şimdi ne haldeydiler… Dün azamet ve heybetin çadırlarında, celal ve yüceliğin gölgesindeydiler; gündüzleri Nübuvvet güneşi ile parlıyor, geceleri ise hilafetin dolunayı ve kutsiyet dolu nurlu meşaleler ile aydınlanıyordu…Bu gece ise ortalık zifiri karanlıktı; o apaydın nurlar yitirilmiş, kervanları soyulmuş, çadırları yıkılmıştı. Dayanıp güvendikleri, evlerinin direkleri, gölgelerine sığındıkları erleri ve yuvalarının meyveleri, bakımları için gecelerini gündüzlerine kattığı arslan evlatları cansız halde çöl kumlarının üzerinde uzanıyordu… Onları savunacak, kefaletlerini üstlenecek birileri olmadan kocalarını, kardeşlerini ve evlatlarını katleden o alçakların arasında kalakalmışlardı…

İşte Arapça “Leyletul Vahşe/Issızlık Gecesi” ya da Farsça “Şâm-ı Gerîban/Gurbete düşenlerin gecesi” olan o gecenin yıldönümü olan 11 Muharrem 1438 gecesinde (12 Ekim 2016, Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece) Mukaddes Kerbelâ Türbeleri’nde özel anma törenleri düzenlendi. O gece Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hanedânının hanımlarının ve yetim evlatlarının yaşadığı zulümlerin canlandırıldığı özel merasim Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nde başladı. Sonra Beynel- Haremeyn Meydanı ve Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhında devam eden merasime o sırada mukaddes ziyaretgâhlarda bulunan müminler de yoğun ilgi gösterdi. Ayrıca ziyaretçiler her yıl olduğu gibi bu yıl da Pak Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hanedânının o zulümler ve acılarla dolu zifiri karanlık gecede yaşadığı musibetlere karşı duydukları hüznü ve kederi ifade etmek için mumlar yaktı.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: