Yüce Dini Merceiyet’ten Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini müdafaa eden savaşçılara: “Allah’ın üstünlüğüne yemin olsun ki; siz o yüce sorumluluğun seviyesindesiniz.”

Yüce Dini Merceiyet Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini tekfirci DAİŞ (DAEŞ,IŞİD) terörüne karşı müdafaa eden kahraman savaşçılara yönelik bazı hatırlatmada bulundu ve Musul halkını Irak güvenlik güçleri ile işbirliğinde bulunmaya çağırdı. Necef-i Eşref’te yer alan Yüce Dini Merceiyet; temsilcisi Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî (İzzeti daim olsun) aracılığıyla 21 Ekim 2016 (19 Muharrem 1437) Cuma günü Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhının ana avlusunda kılınan Cuma namazının ikinci hutbesinde okunan mesajda Irak’ı müdafaa eden savaşçıların taşıdığı yüce rütbeye ve Huseynî terbiye sayesinde zafere ulaştıklarına değinildi. Yüce Dini Merceiyet ayrıca yüce ilkeleri yaşatan ve üstün sıfatlara sahip olan bu savaşçıların izzet ve şeref kaynağı olduklarını ve model alınmaları gerektiğini söyledi.

Hutbede şunlar yer aldı:

“Ey uğurlu savaşçılar... Sizden başka iftihar edebileceğimiz kimsemiz yok... İki yıldan daha fazla bir süredir; en zorlu ve en çetrefilli şartlarda Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini müdafaa etme sorumluluğuna tahammül ettiniz. Allah’ın üstünlüğüne yemin olsun ki; siz o yüce sorumluluğun seviyesindesiniz. Onun gerektirdiklerini yerine getirmekten bıkıp usanmadınız; aksine vakit geçtikçe bu yüce hedefi gerçekleştirmek için olan savaşınızı sürdürme azminiz daha da sağlamlaştı. Bu uğurda canlarınızı hiçe saydınız, kanlarınızı cömertçe ikram ettiniz, bu yolda onbinlerce şehit ve gazi takdim ettiniz ve bu uğurda savaş meydanlarında en harika kahramanlık ve fedakarlık destanlarını yazdınız. Halen de (bu desstanları) yazmaya devam ediyorsunuz. Tarih bunları sizin için ölümsüzleştirecektir.”

“Irak’ın tüm topraklarını DAİŞ’çi teröristlerin pis varlığından temizleyip onların tehlikelerini (Irak’tan) uzaklaştıracağınız nihai zafere ulaşmış olduğunuzu umuyoruz. Böylece vatan tekrar birleşmiş hale ve sığınmacılar da bölgelerine izzet-i ikram içerisinde geri dönebilecektir. Aynı şekilde bugün Irak tarihinin; dökülen kanlar, harap olmuş diyarlar, âh eden yaslı aileler, gözü yaşlı yetimler, inleyen yaralı ve gazilerle dolu bir sayfasının kapandığı ve bu güzel memleketin dört bir yanında güvenlik ve istikrarın hakim olduğu, muhtelif unsurlarının kinlerden ve düşmanlıklardan uzak bir halde vatanlarını inşa etmek için omuz omuza verdiği, geçmiş acı terübelerinden dersler ve ibretler aldıkları, hatalarına ve işledikleri yanlışlara (kabahatlere) dikkat edip tekrar etmekten kaçındıkları ve bu gün yaşanmakta olduğu gibi yabancının onların arasındaki ihtilafları suistimal edip iç işlerine karışmasına ve muhtelif bahanelerle bağımsızlıklarını çiğnemesine müsaade etmedikleri yeni bir sayfanın açılışını gözlemekteyiz...”