Şaban ayının ortası gecesi ve mubarek doğum…

Hz. İmam Mehdî (Allah pek kutlu çıkışını yakınlaştırsın); Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) “Benden sonra On İki Halîfe gelecektir. Hepsi Kureyş’tendir” diye müjdelediği Ehlibeyt İmamları’nın (Hepsine selâm olsun) sonuncusudur. Hz. Fatımâ Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) pâk soyundandır ve Şehîd-i Kerbelâ Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) torunudur.

Mubarek doğum

Hz. İmam Muhammed Cevâd’ın kızı ve Hz.İmam Hasan-ı Askerî’nin halası Hz. Hakîme Hatun (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ne zaman yeğenini ziyaret etse bir geleneği vardı. Allah’tan (Azze ve Celle) Hz.İmam Hasan-ı Askerî’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bir erkek evlat vermesi için dua ederdi. Kendisi şöyle anlatıyor:

“Bir gün onun huzuruna girdim. Hep konuştuğum gibi konuştum ve her zaman ettiğim duayı ettim. O da şöyle dedi: ‘Hala, şu Allah’tan beni rızıklandırması için dua ettiğin (var ya); o bu gece doğacaktır. Halacığım; bu gece bizde kal. Bu gece Allah (Azze ve Celle) için kerîm (Allah nezdinde pek saygın) olan bir evlat doğacaktır; Allah (Azze ve Celle) O’nunla, (yeryüzünün) ölümünden sonra yeryüzünü (tekrar) diriltecektir.’

Ben de ‘Kimden efendim? Nergis’te hamilelik izine dair bir şey görmüyorum’ dedim. O da ‘Nergis’ten. Başkasından değil’ diye buyurdu.

Bunun üzerine Nergis’e doğru atıldım ve karnına bakıp yokladım. Hiç hamile olduğuna dair bir iz göremedim. Ben de O’na (Hz. İmam Hasan-ı Askerî’ye - Allah'ın selâmı üzerine olsun) yaptığımı dedim. Bana gülümsedi ve şöyle dedi: ‘Şafak vakti olduğu zaman onun hamilelik etkisi sana belirecektir. Çünkü O’nun (Nergis’in) örneği; Musa’nın (O'na selâm olsun) annesine benzer. Onun da hamileliğinin etkisi belirgin kılınmamıştı ve doğum zamanına dek kimse Onun (hamile olduğunu) bilmedi. Çünkü Firavun Musa’yı (öldürmek) isteyerek hamilelerin karnını yardırıyordu. Bu (doğacak çocuk) da Musa gibidir.Firavunların yönetiminin kitabını dürer.’

Ben de O’nu (Nergis’i) şafak sökünceye kadar gözetlemeye devam ettim. Önümde ne sağa ne sola dönmeden yatmış uyuyordu. Gecenin sonu gelip şafak vakti gelince; yerinden fırladı. Ben de onu bağrıma basıp ona besmele okudum. Bunun üzerine Hz. İmam Askerî (O'na selâm olsun) bana seslendi ve “O’na (Nergis’e) “İnnâ enzelnâhu fî leyletil –kadr”i (Kadir Sûresi’ni) oku” dedi. Ben de okumaya başladım. Ona ‘Ne durumdasın’ diye sordum. O da ‘Efendim’in sana bildirdiği iş belirmiştir (ortaya çıkmıştır)’ dedi. Ben de bana emrettiği gibi okumaya koyuldum. Bunun üzerine O’nun cenîni (anasının) karnından bana cevap verdi. Okuduğumu okuyup bana selâm verdi.

Ben de bunu duyunca ürperdim. Bunun üzerine Hz. İmam Askerî (O'na selâm olsun) bana seslenip ‘Allah’ın (Azze ve Celle) işinden ötürü şaşırma. Allah Tebâreke ve Teâlâ bizi biz küçükken hikmet ile konuşturur ve büyüdüğümüzde de yeryüzünde hüccetler kılar.’ dedi. O daha sözünü bitirir bitirmez; Nercis gözümün önünden kayboldu. Sanki benim ile onun arasında bir perde çekilmiş gibiydi. Ben de Hz. İmam Askerî’ye (O'na selâm olsun) doğru seğirttim; çığlık atıyordum. Bana ‘Geri dön hala; onu yerinde bulacaksın’ dedi.

Ben de döndüm. Çok geçmeden onunla aramda olan (ve onu görmemi engelleyen) perde açıldı. Karşımdaydı. Üzerinde öyle bir nur vardı ki; göremez oldum. Sonra bir baktım; karşımda bir küçük erkek çocuğu (O'na selâm olsun) vardı. Secde ediyordu. Yüzünü yere kapamış, dizleri üzerine çökmüş, işaret parmağını semâya doğru yöneltmişti. Şöyle diyordu: ‘Allah’ım bana vaad ettiğini gerçekleştir, işimi tamamla, (ayak basışımı) attığımı adımı sabit kıl ve benimle yeryüzünü adalet ve ölçü ile doldur...’”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: