Şii Vakfı Konseyi Başkanı: “Merceiyet dosdoğru oluşu, doğru sözlülüğü ve Ali ile Huseyn’in yoluna bağlılığından ötürü gönüllere ve canlara sahip olmuştur. Bu savaş günlerinde zafer üretmiştir; barış günlerinde de zafer üretecektir”

Irak Şii Vakfı Konseyi Seyyid Alâ el-Musavî “Merceiyet dosdoğru oluşu, doğru sözlülüğü ve Ali ile Huseyn’in yoluna sıkı sıkıya bağlılığından ötürü gönüllere ve canlara sahip olmuştur. Bu, savaş günlerinde zafer üretmiştir; inşa’Allah barış günlerinde de zafer üretecektir.”

Mukaddes Hz. Huseyn ve Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri Genel Sekreterlikleri tarafından Hz.İmam Huseyn, Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas ve Oğlu Hz.İmam Seccâd’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) mubarek doğumlarını anmak amacıyla organize edilen XIV. Uluslararası Şahadetin Baharı Kültür Festivali başladı. Sloganı “Hz.İmam Huseyn (O'na selâm olsun) ile devrimci ve fetva ile muzafferiz” olarak belirlenen festivalin açılış töreni 3 Şaban 1439 (20 Nisan 2018) Cuma günü düzenlendi.

Yukarıdaki sözler de Irak Şii Vakfı Konseyi Başkanı Seyyid Alâ Musavî’nin törendeki konuşmasından. Seyyid Alâ el-Musavî’nin konuşmasında şunlar yer aldı:

“Mubarek günler.Sevinçlerine ve neşesine Irak’ın evlatlarının Irak toprağını DAİŞ (DEAŞ,IŞİD) teröristlerinden temizleyerek kaydettiği zaferlerin sevincin ve neşesinin eşlik ettiği bu mubarek günlerdeyiz. Zafer Ehlibeyt İmamları’nın (Hepsine selâm olsun) yolu olan şahadet yolunu benimseyen şehitlerin kanıyla gelmiştir. Zira Şehitlerin Efendisi Hz.İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kerbelâ’da bunu hatırlatmıştır. İşte bu yol da Irak’ın ve Iraklıların zaferine yol açmıştır.”

“Merceiyet özet bir sözüyle ümmet vicdanını harekete geçirmiş, başkalarının haddini aşmasının önüne yüce bir duvar çekmiş ve Irak olarak bizlerin üzerinden de ümmetin üzerinden de karanlık bir kabusu ortadan kaldırmıştır. Irak’ın ihtilali ile sürprize uğradığımız o uğursuz günlerde Yüce Dini Mercii’nin sözü ile o kırılganlık hali; bir hazırlık haline, bir kuvvet hissine ve fedakarlığa doğru bir atılıma dönüştü. İş bazılarının dediği gibi otuz sene de uzamadı; üç seneden fazla da. Bu da Ali’nin, Huseyn’in ve Onlar’ın Evlatları olan İmamlar’ın (Hepsine selâm olsun) yolunun; doğruluğun, ilkeler üzere sebatın ve Allah-u Teâlâ ile buluşmayı bekleme yolunun bereketi ile olmuştur.”

“Irak’ın yiğit evlatlarının pazularıyla düşman DAİŞ’i kovarak gerçekleştirdiği zaferden sonraki aşamadayız. Zira Irak’ın yiğitlerinin arkasında da yiğit bir halk durmaktadır. Bu mesele; iki yüz bin savaşçı, beş yüz bin savaşçı ya da bir milyon savaşçı meselesi değildir. Her bir savaşçının arkasında ona dua eden, onu motive eden ve onu teşvik eden bir ana vardır. Her bir savaşçının arkasında sabreden ve ailesini koruyan bir eş vardır. Her bir savaşçının ardında bir aşiret vardır. Her bir savaşçının arkasında onu fedakarlık sergilemeye iten, destek olan ve teşvik eden kardeşleri, samimi dostları, sevenleri vardır.”

“DAİŞ’i Irak’ta hezimete uğratan ordumuzun cephanesi sadece savaşçılardan oluşmuyordu. Aksine savaşçılar da, savaşçıların arkasında duran saygın aileler, yüce yuvalar da (cephanesiydi). En büyük oranını fakirler oluşturuyordu. Şehitler, gaziler ve yaralananların daha büyük oranını fakir kesim oluşturdu. Bu da bizim izzet ve iftihar duyduğumuz bir şeydir. Merciimizin izzet ve iftiharıdır. Çünkü istikamet üzere (dosdoğru) oluşu, doğru sözlülüğü ve Ali’nin, Huseyn’in ve İmam Sadık’ın (Hepsine selâm olsun) yoluna sıkı sıkıya bağlı oluşu ile gönüllere ve canlara sahip olmuştur. Daha önce de dediğimiz gibi bu harika, asil, Kur’ânî yol üretir. Savaş günlerinde zafer üretmiştir; barış günlerinde de zafer üretecektir inşa’Allah.”

“Onunla zafer kazandığımız yol, bu yoldur. Kur’ân-i Kerîm yolu, Ehlibeyt’in (Hepsine selâm olsun) yolu. Bu yol ile; başka bir yol ile değil. Bu Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) mektebinin bu asil İslami düşüncesi ile iftihar ederiz, ona sıkı sıkı tutunuruz. Bununla dünyadan cesurca, izzetle, korkmadan, bir şeylerin ardından gizlenmeden çıkarız; halkımızın ve memleketimizin üzerindeki kültürel baskılar ne kadar çoğalırsa çoğalsın. Evlatlarımıza, neslimize ve gençlerimize karşı ahlaki ve kültürel savaş ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin; başarısını, faydasını ve toprağı, namusu ve inancı müdafaada en üstün yol olduğunu kanıtlayan bu yol üzere kalacağız.Bu bizim her mahfilde açık açık söylemekten ve onunla dünyaya çıkmaktan (açılmaktan), onu dünyanın önüne zafer yolu ve hayat yaklaşımı olarak sunmaktan utanç duymamamız gereken Kur’ânî yoldur. Dünyanın karşısına onunla, hiçbir şeyden utanmadan çıkarız. İslam hükümlerinin hepsi ile iftihar ederiz. Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) kültürünün tümü ile iftihar ederiz. İlkelerine sıkı sıkıya bağlıyız, inançlarını tasdik ediyoruz, ahdimiz üzere sabitiz (sözümüzden dönmüyoruz). Yüce Allah’ın bu yol üzere hükmünü bekliyoruz ve başka bir yol da istemiyoruz. Evet... Bizler yolumuz kapsamında, bu yol kapsamında tam bir alana sahibiz. Adı da barış içerisinde, saygı göstererek, ayak uydurarak, güzellik yaparak, aklın yarısı olan güzelce geçinme yoluyla bir arada yaşamdır. Bu bizim kültürümüzün zirvesidir. Bizim kendi yarattığımız bir iş değildir. Kesinlikle bizim için icat edilen bir iş de değildir. Bu Hz.İmam SadıK’ın (O'na selâm olsun) kültürüdür. Bizler bu kültürün tümü ile, hiçbir parçasını ayırmadan, hiçbir bölümünü kesip atmadan (dünyanın) karşısına çıkarız. İçimizden hiçbir kimsenin İslam kültüründen ya da Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) kültüründen bir şeyler kesip atma yetkisi yoktur. Bunların hepsi iftihar ettiğimiz ve izzet duyduğumuz İslam kültüründendir. Bununla muzaffer olduk, bununla ilerledik. Yüce Dini Merciimiz (Allah gölgesini sürdürsün) de İlim Havzası’ndaki yüce mercilerimiz de böyle vurguda bulunmaktadır. İlimler Havzaları’ndaki önder ulemâmız da bu bütünden bir şeyler alıp başka şeyleri terk etmemeye vurguda bulunmaktadır.”

“Bu memleket üzerine ve İslam ümmetine karşı kültür kampanyası ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin; bizler başarılı bir deneyim ile, üstün bir deneyim ile karşı karşıyayız. Irak’ın deneyimi, Irak’ı muzaffer eden fetva deneyimi ve Irak’ın bu deneyime verdiği destek ile. Bu destek de bu yoldan dolayı hareket etmiştir; aşka bir yoldan ötürü değil. Tüm dünyaya meydan okuyoruz. Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) yoluna ait (mensup) olan bu mercîi yolu gibi; insanları hareket ettirebilecek, savaşı hareket ettirebilecek (savaşın hareketini değiştirip farklı yönde hareket ettirebilecek), işleri idare edebilecek, insanların hayatlarını savaşta da barışta da idare ettirebilecek dini ahlakî bir yol var mı? (Varsa ortaya koysunlar bakalım) Salih kullarını muzaffer kılmasından ötürü Allah’a hamdolsun. Yüce Allah’tan hepimize sebat ile minnete bulunmasını niyaz ederiz.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: