Yüce Dini Merceiyet’in Cuma namazı hutbesinde üzerinde durduğu en önemli noktalar…

Yüce Dini Merceiyet; 22 Şubat 2019 (16 Cemâziyelâhir 1440) Cuma günü tarihinde kıldırılan mubarek Cuma namazı hutbesinde toplumun yaşadığı gerçekler ile ilgili birçok ahlakî ve eğitimsel noktaya değindi.

Yüce Dini Merceiyet temsilcisi Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) tarafından Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhının ana avlusunda kıldırılan Cuma namazının ikinci hutbesinde üzerinde durulan en önemli noktalar şöyleydi:

Sorunu hissettiğimiz zaman çözmeye başlayız



Sorunu hiç hissetmiyorsak, sorumluluğun şuurunda bile değilsek kuşkusuz çözüm onu uygulayacak kimse olmadan kalakalacaktır. Çözüm; orada öylece diz çöküp onun için çabalayacak birilerinin gelmesini bekleyecektir.



Bizler gerçekten de bazı olguların sürekli bir dayanışma gerektirdiğine inanıyoruz.



Sorunu sorun zikretmiş olmak için anmıyoruz. Onun tanısını koymak için zikrediyoruz ki onu çözmeye başlayabilelim.



Toplumun genelinde bu sorunların çözümüne yönelik bir halin varlığı zorunludur.



Büyük çoğunlukla sorunun çözümü vardır; ancak sorunların (çözülebilemesi için) toplumda bir uyanışa ihtiyaç vardır.



Bir olgu yaygınlaştı mı (iş değişir). Gerçekten de bize yanaşan ve toplumumuza kuvvetle vuran birçok sorundan ötürü sıkıntılar çekmekteyiz.



Bu sorunlar ailelere, sokağa, çarşıya vurmaktadır. Beşeriyetin toplumlarının hepsinin onun uğruna çaba harcadığı bu önemli yapıyı ufalamaya başlamıştır.



Bazı sorunlar mübarek bir varlık olan aile varlığını ufalamaya başlamıştır. Bazı şeyler mukaddes bir varlık olan eğitim varlığını ufalamaya başlamıştır.



Genel ortam; küçük büyük farkı gözetmemeye başlamıştır.



Bir kaosa girmeye başlamış durumdayız. Kaos başlarsa sadece yasalaştırma olduktan sonra bitmesi mümkün olur.



Bilinç ve farkındalığın gelişimine gerçekten ihtiyaç vardır.



Her bilince sahibim diyen kişi pratikte de bilinçli değildir.



Bilincin anlamı; insanın içinde yaşadığı durumu idrak etmesidir.



Bilinç bir tür farkındalıktır; bir medenilik halidir. İnsanın sosyal sorunların korkunç bir şekilde açılmadan önce onların nasıl çözüleceğini bilmesi halidir.



Bazı durumlarda sorunun bir parçası olan bir kültür vardır.



Bazı meselelerde tehlike vardır. Toplum herkesin onu gözetmesinin kaçınılmaz olduğu bir varlıktır.



Her kaosun mutlaka bir caydırıcısının olması gerekir.



Bazı durumlarda caydırıcılık insanın benliğindedir.



Caydırıcılık bazen dini bir caydırıcılıktır. Bazen kanunî bir caydırıcılıktır. Bazen de örfî bir caydırıcılıktır.



Bazı tavırların (davranışların) zamanı ve yeri vardır.



O tavrı (davranışı) zamanından soyutlarsak, yerinden soyutlarsak; o zaman kaos meydana gelir.



İnsanın evinde bir özgürlüğü vardır. Aynı özgürlüğü sokakta uygulaması mümkün değildir.



Genel adabı muhafaza etmezsek kaos meydana gelir.



Dini caydırıcılık; dini terbiye görmüş insanın haklarını da da üzerine düşen ödevleri de bilmesidir. Kendi dini inancına olana aykırı davranması da mümkün değildir. Evet… Dini caydırıcılık en üstün ve en güçlü caydırıcılıklardandır; (tabi) insan bunlarla dindarlaşırsa.



Kanunî caydırıcılık şu demektir: Bazı yasalar olmazsa özgürlük kaosa dönüşür. O yüzden de yasalar çıkarılmasına gerek vardır.

Örfi caydırıcılık da genel örfün insana ‘Bu iş ayıptır’ demesidir. Dini bir iş değildir; ancak o iş yaptır der.

Dininden feragat ediyor, kanunu duvara çalıyor, örfü aşağılıyor; sonucu ne olacaktır? Sonucu kaybolmuşluk ve kaostur.

Kanun kayboldu mu kaos başlar.

Her toplumun mutlaka toplumu kötüye gitmekten alıkoyan bir kuluçkası olmak zorundadır.

Mutlaka birbirimize kenetlenmek zorundayız; mutlaka toplumu birbirine kenetlenmiş kılmak zorundayız.

Değerlerimize geri dönmekten başka bir çözümümüz yoktur. Dini değerler, yasal değerler, örfî değerler; bunlar birbiriyle zıtlaşmadığı ölçüde bunlara bağlı kalmalıyız

Her şeyden feragat edilmesi son derece tehlikeli sonuçlar verir. Bu sonuçlar için geleceği de beklemeyiz de; şu anda ayan beyan ortadadır çünkü.

Kardeşlerim toplumsal durum herkesin onun için çalışıp didinmesine ihtiyaç duyan bir vaziyettedir.

Herkesin üzerine düşen toplumun korunması uğruna sorumluluğu bütünüyle üstlenmektir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: