Necef-i Eşref’teki Yüce Dini Merceiyet’in kifai müdafaa fetvasının yıldönümü münasebetiyle bildirisi

Necef-i Eşref’teki Merce-i Âlâ Ayetullah Uzma Seyyid Ali Sistanî’nin (Gölgesi daim olsun) Irak’ın DAİŞ (DEAŞ,IŞİD) teröristlerine karşı müdafaa fetvasının yıldönümü münasebetiyle bir bildiri yayınladı.

Merce-i Âlâ vekili Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) tarafından 10 Şevval 1440 (14 Haziran 2019) Cuma günü Hz.İmam Huseyn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nda kıldırılan Cuma namazının ikinci hutbesinde okunan bildiride şunlar yer aldı:

“Kardeşlerim, bacılarım… Necef-i Eşref’ten Merce-i Ala Sayın Seyyid’in (Gölgesi daim olsun) bürosunun kifaî müdafaa fetvası münasebetiyle gelen yazıyı sizlere okuyayım.”

“Dün gibi, bir on üç Haziran gününde, 2014 yılında – yani beş yıl önce - bu mukaddes mekândan Yüc Dini Merceiyet’in çağrısı ve müdafaanın kifai farz olduğunu belirten meşhur fetvası başladı. Bu çerçevede silah taşıyabilecek güçteki Iraklıları; Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini DAİŞ (DEAŞ,IŞİD) teröristlerinin saldırısına karşı müdafaa etmek için güvenlik güçleri saflarına katılmaya çağırmıştı. (Çünkü teröristler) Irak’ın birçok eyaletinde çok geniş alanları basmış ve hem başkent Bağdat’a hem de başka eyaletlere tehdit oluşturacak hale gelmişti. Böylece genciyle yaşlısıyla toplumun muhtelif kesimlerinden Iraklı yiğitler fırtına gibi esti; eşsiz bensiz bir hamasetle ve tarif edilemez bir azimle savaş meydanlarına atıldılar. Üç yılı aşkın bir süre boyunca üstün bir liyakatle onlarca azılı savaşta çarpıştılar. Kahramanlığın en harika portrelerinin ve anlamlarının tecelli ettiği bu savaşlar boyunca; paha biçilemez vatanı kurtarmak ve hürmetleri, mukaddes değerleri savunmak uğruna binlerce şehit ve onun kat kat fazlası kadar gazi kendisini feda etti. Ta ki Yüce Allah kusursuz zafer ile lütufta buluncaya kadar. Yüce Allah lütfetti; teröristleri def edip düşmanların pisliğinden topraklarını temizlediler ve iddia ettikleri devleti ortadan kaldırdılar.”

“Iraklıların omuz omuza verip kaynaşması, saflarını birleştirmesi; siyasi güçlerin ayrılıkları ile çatışmalarını aşmaları ve vatan ile – unsurları ne olursa olsun - vatandaşın çıkarını kendi şahsi çıkarları, kendi kesimlerine has çıkarları, etnik çıkarları ve bölgesel çıkarlarından üstün tutmaları olmasaydı gerçekleşmezdi. Buna ek olarak dost ülkeler ile kardeş ülkelerin yardımlaşması ve Irak’a DAİŞ terörünü def etmesi için aktif bir şekilde katkıda bulundular.”

“Ancak savaş bitip aşikar zafer gerçekleştikten ve muhtelif bölgeler teröristlerin pisliğinden temizlendikten sonra karar sahibi taraflar arasında - bazen aşikâr ve bazen de gizli bir şekilde - yeni ayrılıklar baş gösterdi. Geçmiş mevkilerini korumak isteyen güçler ile DAİŞ’e karşı savaş esnasında ortaya çıkan başka güçler arasında çatışma büyüdü; amaçları varlıklarını güçlendirmek ve belli başlı edinimleri elde etmekti. Konumlar ve mevkiler için - ki Savunma Bakanlığı ve İç işleri Bakanlığı da bunlardandır – birbirini yeme devam etmekte ve menfur kota (inanç ve etnik kesim odaklı makam kotası) yoluyla birbirlerini bakanlık teşkilatını oluşturmaktan engellemektedirler. Devlet kurumlarında salgın hastalık gibi yayılmış olan yolsuzluk halen devam etmektedir; buna bir dur diyecek ve buna bulaşanların hesabını soracak ciddi ve net bir adım atılmış değildir. İdari bürokrasi, iş fırsatlarının azlığı ve temel hizmetlerdeki keskin azalma – son dönemde bunların bazısının iyileştirilmesine yönelik gerçekleşenler hariç – halen vatandaşlara sıkıntıya neden olmakta ve yaşamlarını aksatmaktadır. Haksız yere belli başlı kesimlere ayrıcalık sağlayan kanunlar hala yürürlüktedir ve düzeltilmemiştir. Tüm bunlar, bu hassas bölgede son derece tehlikeli şartların ve artan gerilimin gölgesinde gerçekleşmektedir. Herkesin DAİŞ’a karşı savaşla meşgul olması nedeniyle gerçekleşen nisbeten sükunet ve yatışma (yerini bunlara bırakmıştır).”

“Kazanım ve edinim elde etmek için çatışma; orada ya da burada belli başlı amaçlar için aşirete, (inanca ya da etnik kökene) dayalı fitneleri körükleme ve teröre karşı savaştan zarar gören bölgelerin sorunlarını çözmek için acele etmemek; DAİŞ’ten arda kalanlara güvenlik ve asayişi bozan birtakım saldırılar yapmaları için uygun fırsat sağlamaktadır. Onlara kucak açacak bazı intikam almak isteyen ve memnuniyetsiz kimseler de bulabilirler belki. Böylelikle işler iyi karmaşıklaşacaktır.”

“O bölgelerdeki durumun normalleştirilmesi ve vatandaşın hürmetini gözetecek, onu izzet ve saygınlık içerisinde yaşatacak ve yasal haklarına saldırılmasını engelleyecek bir şekilde güvenliğin sağlanması son derece zorunludur. Aksi halde memleketin o acıları ve trajedileri unutulmayan şartlara geri dönme tehlikesi artacaktır.”

“Güvenlik dosyasından sorumlu tarafların üzerine düşen; işaret ettiğimiz faktörlerin sonucunda gerçekleşebilecek şeylere karşı son derece uyanık olmak, bu önemli dosyayı tam bir profesyonellikle ele alıp teröristler uygulayamadan onların planlarını suya düşürebilmek amacıyla istihbarat çabalarına özel önem vermek, teröristlerin hareket durağı olabilecek bölgelere titizlikle gözetleme sağlamak ve bu alanda hiçbir ihmal ya da kusura müsamaha göstermemektir.”

“Yüce şehitleri, onların sevgili ailelerini, gazisi ve engellisiyle aziz savaşçıları ve silahlı kuvvetlerin ve güvenlik güçlerinin muhtelif saflarında, vatanın güvenliği, istikrarı ve hem vatandaşların hem de memlekette yaşayanların korunması için geceleri uykusuz kalan kahraman yiğitleri selamlıyoruz.”

“Yüce Allah hepsini korusun ve adımlarını isabetli kılsın. Yüce Allah herkese memleketin ve kulların hayrına olacak şeyleri işleyebilmesi için yardımcı olsun. Şüphesiz O; merhametlilerin en merhametlisidir!”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: