Seyyid Safî: “Şeyh Muzaffer’den (Allah ruhunu takdis eylesin) yüz yüze geldiğimiz meydan okumalara karşı olumlu olmak zorunda olduğumuzu öğrendik”

Seyyid Ahmed Safi (İzzeti daim olsun)
Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi tarafından düzenlenen Uluslararası “Şeyh Muhammed Rıza Muzaffer’in (Allah O’na rahmet eylesin) düşüncesinde tecdîd (yenilikçilik)” konulu konferansta Mukaddes Türbe Şerî Mütevellîsi Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) de bir konuşma yaptı.

Seyyid Safî’nin konuşmasında şunlar yer aldı:

“Faziletli efendiler; hiç kuşku yok ki alimlere, ilimlerine,yaşantılarına ve ahlâkına önem vermek kesinlikle üzerinde durulması gereken (konulardandır). Çünkü bunun aracılığıyla şu ya da bu alimin şahsiyetinin iç yüzünde yatanları okuyabiliriz. Şeyhimiz el-Muzaffer, Necef’in dünyaya getirdiği dev bir potansiyeldi. Usul, mantık, kelâm (konularında uzman); hakkı ve hakikati müdafaa eden bir alimdir. O ilmî bir reformcudur, gergin bir eleştirmen değildir. Merhum Şeyh Âsıfî’nin (Allah O'ndan razı olsun) söylediği gibiydi: (Şeyh) Muzaffer; Necef-I Eşref’teki reform etkinliklerinde zirveye kurulmuştu. Tüm reform hareketlerine katkıda bulundu ve (bu hareketlerde) açıkça görülen, parmakla gösterilen bir üyeydi. Büyük Şeyh’in meziyetlerini (sanıyorum) bazı araştırmacı kardeşlerimiz bu konferansımızda değinecek; ama iki önemli hususu kardeşlerimizin hizmetine sunmayı arzuluyorum.

“İlki şudur: Alimlerimizi ve düşünürlerimizin izinden gitmek sadece hayatlarından sonrası ile kısıtlı kalmamalı; aksine onlar hayatta iken izlerini takip etmeliyiz. Zira nefislerinde ve müritlerinin nefislerinde hatta ailelerinde bile güzel izler vardır. Bizler bazı ekonomik hususlar sebebiyle bundan uzaklaşabiliyoruz ve bize engel olabiliyor. (Bunun) nereye kadar etkisi olur bilmiyoruz. Bazı önemli işlerde, özellikle de birçok alana birden etki eden (konularda) bize engel olabiliyor. Bu bizim tüzel konuları bütünüyle anlamak istediğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü bu (uluorta) açılması güzel olmayan etik (konulardan) olabilir. Bu noktayı terk etmeden önce Necef’in başkalarından ayrıldığı bir özelliğe işaret etmek istiyorum. Gerçekten de bazı şahsiyetler Necef’e ve Müminlerin Emîri’ne (O'na selâm olsun) yapışması (sımsıkı bağlı oluşu) sebebiyle kendi hayatlarında bir değer olmadığını görüyorlar. Yani (yetiştikleri) terbiye; kendilerine sınırları belli bir hal ve tavrı farz kılmış. (Nefislerinde) bir fazilet olduğuna işaret eden her şeyden kaçınıyorlar. Bu Necef’i ve düşünürlerini diğerlerinden ayıran bir özelliktir. Öyle ki; bir şahsa gidiyorsunuz, onun (özel) bir düşünceye sahip olduğuna (kanaat getiriyorsunuz). O ise buna (anılmaya değer) bir şey olmadığı ile mukabelede bulunuyor. Bu açıkça (o şahsın sahip olduğu) büyük tevazuyu göstermektedir. Bu yüzden de (Necef) büyük alimlerin kendi eserlerinde isimlerinin başına “en hakir, en az, bir şey olmayan” ifadeleri (yazması) ile ön plana çıkmaktadır.

İkincisi: Şeyh Muzaffer (Allah O’nun nefsini takdis eylesin) o çok şeyin gerçekleşmesi için reform projesinin yükünü sırtladı. Ancak ön plana çıkan önemli nokta; O’nun sorunları ve özellikle mukaddime seviyesindeki eğitimin düzenindeki problemleri teşhis etmesi sonrası çözümleri ortaya koyup bunu pratikte uygulamasıdır. Bu Necef mektebindeki vetocuların alışık olmadığı bir şeydi. Problemi teşhis etmekle kalmayıp uygulanabilir bir çözüm buluyordu. (Çünkü sadece sorunu bulmakla yetinirsek) problemin bir parçası olabilir; hatta bilmeden (farkında olmadan) tümörümüze (hastalığımızın yayılmasına) yardımcı olabiliriz. İşte bu yüzden Şeyh Muzaffer (Allah O’nun nefsini takdis eylesin) bize meydan okumalara karşı mutlaka pozitif olmamız gerektiğini öğretmiştir. İşte (görüyorsunuz) eksikliği kapatmanın zorunlu olduğunu ve bazı içeriği takdim etmenin zorunlu olduğu teşhisinde bulunduktan sonra havzanın sofrasına imani bir akaid ortaya koydu: “el-Mantık”, “Usûl-u Muzaffer” (adlı eserleri) ve bazı (muhtelif konulara dair) düşünceler… Bunun herkesin (kazanmayı) başaramayacağı bir nişandır; onun ihlâsını (samimiyetini) ortaya koymaktadır. Gerçekten de Necef’in nişanelerinden olan bir alime değer biçme hususunda nefsimi aciz görüyorum. Sonra gelen neslin çoğunluğu onun ilim ve marifet kaynakları üstünde yetişti. Şeyh Muzaffer (Allah O’nun nefsini takdis eylesin) gibilere sahip olduğumuz için ne mutlu bize! Bu ilmi mubarek topluluğun aranızda bulunması sebebiyle size ne mutlu! İnşa’Allah bize Şeyh Muzaffer hakkında başka bir (perspektif) hediye edecekler…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: