Seyyid Sâfî: “Bilgin ümmet diri ümmettir; bilgin ümmet soyulamaz. Mirasımızın çalınmayıp onunla başkalarının böbürlenmemesi çok önemlidir”

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Yazma Eserler Evi ve Kütüphanesi tarafından düzenlenen II. Dizin Oluşturma ve Sınıflandırma Forumu başladı.16 Cemâziyelevvel 1438 (18 Şubat 2017) Perşembe günü Mukaddes Türbe’de bulunan Hz.İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Konferans Salonu’nda açılış töreni yapılan organizasyona Irak’tan ve Dünya’nın farklı ülkelerinden birçok konuk katıldı. İki gün boyunca sürecek olan konferansta RDA sistemi’nin eğitimi verilecek.



Dizin oluşturma ve tasnif uzmanları ve bu alandaki araştırmacıların yanı sıra birçok akademisyen ve din adamının katıldığı forumun açılış töreni Kur’ân-i Kerîm tilaveti, Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini müdafaa eden şehitlerin ruhuna Fâtiha sûresi, Irak milli marşı ve Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin resmi marşının okunması ile başladı. Ardından Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi Seyyid Ahmed Sâfî’nin (İzzeti daim olsun) bir konuşma yaptı.



Seyyid Sâfî şunları söyledi: “Bizden öncekiler; şartlarının zorluklarına rağmen bilginin şu an elimizde olduğu haliyle bize ulaşabilmesi için çok büyük emekler sarf ettiler. (Bu çabalar olduğu için) nice nice kitaplar, sayılarının birbiri ile rekabet ettiği dev kütüphaneler var olabildi. İslam savaş ve problemlerin olduğu yüzyıllardan geçmiştir. Şimdi de durum o dönemlere ne kadar benziyor. Büyük bir üzüntü ile söyleyeyim; düşmana karşı koymanın faturasının bir kısmı da kütüphanelere kesiliyor. Ara ara kütüphaneler yakılıyor. Bu şekilde saldırılar oldu ve farklı farklı işgalciler tarafından kütüphaneler hedef alındı.”



“Mirasın korunmasının bir parçası da bu mirastan (bilgi) edinilmesini kolaylaştırmaktır. Madem şimdi yasalar mirası olduğu gibi devam ettirmeye, onu başkalarına ulaştırmaya ve onu geliştirmeye yönelim halinde; öyleyse mutlaka mirası ona ulaşmanın kolay olduğu bir yöntem ile korumamız gerekir. Mesela gerek ilk Arap sözlüklerinde (mûcemlerde) olsun ya da geç dönemlerde Necef’te yazılmış olan sözlüklerde olsun; (o sözlüklerin) dizinleri Arapçanın güzel izlerinden oluşan birg erçekliği muhafaza etmiştir. Sonuçta bu sözlükler öyle ya da böyle ilme hizmet etmeye katkıda bulunmuştur. Bunlardan bazısı da okura iyi, güzel ve kolay gelen bir metot ile (bilgi sunmuştur). Bazıları ise şimdi dahi vardır; ancak onlara, içlerinde bir sözcüğe, sözcüğün türevlerine ve eş anlamlılarına ulaşmak zor olmuştur. Bu yüzden bu sözlüklerdeki sözcüklere kolay ulaşılabilmesi için yeniden indeksinin yapılmasına yönelik çağrılar oldu.”



“Kütüphanelerinin dizinlerinin oluşturulması bugün yeni, seçkin ve çok önemli uzmanlık bilim dallarından biri sayılmaktadır. Bazı kütüphaneler de gerek tasnif zanaati, gerek barındırdığı kitapların sayısı ya da türleri ile (dizin oluşturma ve tasnif yapma alanında) baş köşeye kurulmuştur.Zira bazı kitaplar ne kadar eski ve iyi korunmuş olursa manevi değerleri oluyor. Daha sonra defalarca basılmış olsa bile.”



“Hepimizin boynunda bir sorumluluk var; o da mirası korumak. Mirası korumak için de tüm uygun şartların hazırlanmış olması gerekir. Memleketin geçmiş yıllarda maruz kaldığı büyük ihmale burası; yani Mukaddes Türbe’deki kütüphane de maruz kalmıştır. Hizmeti ile şereflenmeye başladığımızda çok az sayıda yazma eser bulunuyordu ve çok ihmal edilmiş durumdaydılar. Elimizden geldiğince kendi emeğimizle uygun şartları hazırlamaya çalıştık. Bu sebeple Allah’a hamdolsun; çeşitli ilimlerde beş binden fazla yazma esere ulaşabildik. Bazı eserlerde ise birkaç kitap bir yazma eserin içinde. Ardından yazma eserlerin onarım ve restorasyonunu yapacak bir yeri inlşa etmek ile ilgilendik ve bazı kardeşlerimizi Avrupa ülkelerine eğitim almaları için gönderdik. Onlar da orada eğitim görüp Avrupa Birliği genelinde çalışmalarını mümkün kılacak belgeler aldılar. Aynı şekilde kütüphane için dizinler oluşturduk.Yazma eserlerin dizinlerinin oluşturulması çalışmalarında ilk ve ikinci bölüm tamamlandı; üçüncü bölüm tamamlandı. Bununla yetinmedik. Bazı yazmaların tahkikine de başladık ve kütüphanedeki eserleri zenginleştirecek modern bir matbaayı bünyemize ekledik. Kütüphanenin kuruluşundan bu yana pek az zaman geçmiş olmasına rağmen binden fazla yeni ve farklı kitap bastık. Bu (kitapları) da Iraklı hattatlardan birinin eli ile yazılmış Mushaf-ı Şerîf’i basarak taçlandırdık.”



“Arap dünyası şu anda bir zorluk yaşıyor. Bu zorlukların temelinde de bir şey yatıyor. Özgüvenimizin olmayışı. Yaratıcı (üretken) olarak kendimize güvenmiyoruz. Bu zorluğun kaynakları var; özellikle de doğa bilimlerinde. Şimdi bizler doğa bilimlerini öğreniyoruz; falan filan tarafların keşfettiklerine ihtiyaç duyuyoruz ve sanki onlar Müslüanmış gibi o taraflar ile etkileşiyor ve onlarla ilgileniyoruz. Sanki özgüvenimiz bizden tamamen çekilip alınmış gibi. Oysa bizler yaratıcı (üretken) olabiliriz. Bizim potansiyellerimiz vardır. Çok yüklü potansiyellerimiz bulunuyor. Bu yüzden bizde başkalarının ulaştığına ulaşabileceğimize dair güvenimiz konusunda irademiz olmalıdır.”



“Bu elimizdeki ilimlerde kardeşlerimiz; azimleri ile, kabiliyetleri ile, enerjileri ile yaratıcı kimselerden olabilirler. Önemli olan içimize hezimete uğramamış kimseler olmamız. Psikolojik olarak hezimete uğramış olmak; dış görünüşte hezimete uğramış olmaktan kötüdür. Çünkü dışarıdan görünen hezimetin telafisi mümkündür. İnanıyorum ki Müslümanlar olarak Uhud savaşında dışarıdan hezimet görüneni yaşadık. Ancak yenilgiye uğrayan Müslümanların geneli içlerinde de hezimete uğramış değildi. Güvenlerini geri getirmeyi başarabildiler Allah’a hamdolsun. İşler şu anda Arap dünyasının içinde olduğu hale vardı. Bugün düşünürlerimiz, potansiyellerimiz mutlaka bu güçlü hayatı yeniden yaşatmak ve sağlam iradeyi çalıştırmak zorundadır. Sorunlara, engellere rağmen düşünürlerimizin ve alimlerimizin sahip olduğu güçlü irade ve ısrar bize maşa’Allah gerçek hazineler olan kitaplar ve el yazmaları var etmiştir. Bu eserler halen onların üzerinde çalışacak, bu mirasın bize nasıl ulaştığını, nasıl yazıldığını inceleyecek kimseleri bekliyor. Kardeşlerim; bu miras sizindir. Bize ulaşan yüklü miktardaki mirası yazan alimler çok şey ile meşgul oldukları halde (bu mirası bırakabildiler).”



“Bugün biz sorumluyuz. Mirasımızı koruma ve bunda yaratıcılık ortaya girişimlerinde bulunma sorumluluğuuz var. Bizler sadece mirasın üzerinde durmayı seven (bununla yetinen) bir ümmet değiliz. Aksine mirası tarihte kökümüz olduğunu ortaya koymak için anarız. İnsanın sadece mirasının üzerinde durmakla yetinmesi doğru değildir. Aksine mirasın üzerinde bir çalışma ya da bir azim olmadan durup durmak mirasa ihanettir. İnsan mirastan biz şuyu buyu olan bir ümmetiz demek için yararlanır. Öncekiler bize bıraktığı gibi bizler de önümüzdeki nesillere bırakacağız. Sonuç olarak tıpkı bizden yüz yıl ya da daha öncekilerin yaptıklarını sorguladığımız gibi; biz de bizden sonra gelecekler tarafından içinde bulunduğumuz bu dönemlerden (bu dönemlerde yaptıklarımızdan) sorgulanacağız. İşte böyle. Mirası yaşatmaktan, yaratıcılık sergilemekten sorumluyuz. Dizin oluşturma ve sınıflandırmada da. Bu forumda da mutlaka bir zenginleştirme, herkese fayda hâli olmalıdır; ilimde cimri davranma ( ve öylesi kimselerin bir araya gelişi) değil.”



“Bizler herhangi bir kimseden gelecek herhangi bir fikre açığız. Bu meseleyi başlı başına ve objektif olarak ele alıyoruz. Bu forumun amacı düşünce sinerjisi, tecrübelerden karşılıklı yararlanma ve düşünce açısından bu potansiyellerin güçlendirilmesini sağlamaktır. Özellikle de kütüphanelerde kuşkusuz durumları farklı; ama fazlasıyla ihmalden muzdarip. “Fazlasıyla” diyorum çünkü ilimden daha değerli bir şey yoktur. Şehit bedeni ile, kanı ile savunma yaptığı halde rivayetler geliyor; “şehitlerin kanı âlimlerin kanından daha hayırlıdır” diyor. Zira âlim ümmet diri ümmettir; âlim ümmet soyulmaz. Bu da çok önemlidir. Mirasımızın çalınmaması ve onunla başkasının böbürlenmemesi önemlidir. Mirasımız konusunda biz öncelikliyiz. Siz yardımınızla, imkanlarınızın tümünü ortaya koymanızla tüm okurlara hizmet (sunmuş olacaksınız).”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: