Mukaddes Hz. Huseyn ve Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri Genel Sekreterlikleri tarafından her sene Cennet Gençlerinin Efendisi Hz. İmam Huseyn, oğlu Hz. İmam Zeynelabidîn ve kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) mubarek doğumlarının yıldönümü münasebetiyle organize edilen Uluslararası Şahadetin Baharı Kültür Festivali başladı.
Bu yıl sloganı “Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) - sağanak yağan yağmur ve sürekli akan feyz” olarak belirlenen festivalin açılış töreni 30 Nisan 2017 (3 Şaban 1438) Pazar günü öğleden sonra Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın ana avlusunda düzenlendi.
Festivalin açılış töreninde Mukaddes Hz. Huseyn ve Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri adına Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) bir konuşma yaptı:
“Değerli efendiler, aziz üstlar, saygıdeğer konuklar, muhterem hazîrûn... Kardeşlerim, bacılarım; Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun...”
“Mubarek günler, mubarek bir mekân ve sayıdeğer konuklar... Şehitlerin Efendisi ve Babası Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) engin yurdunda; ruhların bedenler ile kucaklaştığı bir sevgi, düşünce ve asalet buluşmasındayız. Fokur fokur kaynayan kanlardan beslenen ve Âdem (O'na selâm olsun) için beşik olmuş bir diyarda sürekli bir baharın ve sıcak bir sevincin içerisindeyiz. Bu toprakta yatan zât; Allah’ın arşının etrafında halkalar çizerken görülen, sonra Hz.Âdem’in (O'na selâm olsun) sulbüne yerleştirilen, sonra da bir pâktan başka bir pâka intikal etmiş olanlardır. Sonunda bu mukaddes çamur, kutsî kanlara karışarak azılı düşmanından uzak olduğunu ilan etmiş ve Kerbelâ toprağına geri dönmüştür. O gözleri alan parlak nur işte o çamura yerleşmiştir. Sanki tüm peygamberler bir sesle feryat etmiştir O’nun “Heyhât minnaz- zille / Zillet bizden uzaktır!” nidasında. Çünkü mukaddes çamur; “Onu çamurdan, beni ateşten yarattın” diyen kibir ve kin ateşinin ona uzanmasına izin vermez, başkaldırır.”
“Öyleyse bu mubarek varlığa sevdalı, peygamberlerin kana bulanmış boğazını kutsamak için inip çıkan melekler grubunun etrafında halkalar oluşturanlara (toplaşanlara) ne mutlu! Allah burayı iştiyâk dolu bir kalp ve “Seni yitiren ne bulmuştur ki? Seni bulan ne yitirmiştir ki?” diyen bir dil ile kutsamıştır!”
“Saygıdeğer efendiler; Huseynî kutsiyetin kapısından içeri dalmak üzere ve yüceliğin, makamların ve (yere sıkı sıkı çakılı) bu ulu dağların eşiğinde olduğumuz şu anlarda sizlere hoş geldiniz diyor ve davete gerçekleştirdiğiniz bu saygın icabetten ötürü teşekkür ediyoruz. Sizlerin burada bulunması ile işte bu rengarenk toplum oluşmuştur. Allah-u Teâlâ’dan hepimizi güven kıyısına doğru (gidebilmemiz için) istikâmet, başarı ve ilham bağışlamasını ve (rahmet) kanatları ile esirgemesini niyaz ederiz. Burada iki hususu zikretmeyi arzuluyorum.”
“Şehitlerin Efendisi’nin (O'na selâm olsun) davası, batılı haktan ve köklüyü sonradan girenden ayırt etme konusunda hep öncü olmuştur. Kendi yerinden ve daha zamanından daha geniş ve kendi öfkesinden (hırsından) daha uzun bir destandır. Tarihi başlangıcından daha eskidir. Erleri ise yeryüzünün erlerinden daha büyüktür. Kadınları kadınların en iffetlileri, en pâkları ve en hayâlılarıdır. Süt emen bebeğinin ömrü yeryüzü sakinleri arasında en uzun ömürlü olandır. Bu yüzden her araştırma; Aşûrâî bir terimi araştıracak kadar genişlemelidir. Bu davanın ardından binbir dava olmuştur. Öyleyse araştırılacaklar uzun ve konuları geniştir. Kardeşlerin kalemleri geçmiş yıllarda cömertlik etmiştir; umulu ki bu baharda daha çok cömertlik eder.”
“İkincisi: Memleketimiz bu günlerde sapkın ve saptırıcı bir güruha karşı azılı bir savaş vermektedir. Bu güruh yeryüzünde bozgunculuk çıkarmış, ekini ve nesli bozmuş; ümmetin sözünün birliğini parçalamaya ve sevgi ve barışın köklerini koparıp atmaya kalkmıştır. Ancak Allah-u Teâlâ’ya hamdolsun çarçabuk başarısız olmuştur. Bu da bilincin, uyanışın, hamiyetin ve cesaretin sayesinde olmuştur. Ümmetin tarihini özetleyen, geleceğini okuyan ve kulak veren kalp sahiplerine hak sözü söyleyip o örümcek yuvasından daha gevşek olan o yuvayı bakanların gözleri önünde darmadağın eden bir ak sakal sayesinde olmuştur. Demir silahlara sıkıca sarılan pazulara sahip, her birinin parmak ucunda bir Davut ya da daha fazla kuvvet olan, savaş meydanına doğru itişircesine atılıp destanlar yazan, kendi kanlarını hiçe sayan, düşmanlarını zelîl eden ve o kutsî kandan yükselip hala dünyanın kulaklarının duyduğu “Zillet bizden uzaktır” feryadından yardım alarak tarih yazanlar sayesinde olmuştur.”
“Ey sevdiklerimiz; sözlerimi tamamlarken sizlere tekrar hoş geldiniz demek istiyor ve Allah-u Teâlâ’dan sözümüzü bir kılmasını, kalplerimizi kaynaştırmasını ve niyetlerimizi en güzel niyetlere, amellerimizi de en üstün amellere eriştirmesini niyaz ediyorum. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun...”