Irak'ta kendi alanında ilk niteliğinde bir proje: Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi'nin minarelerinin tezhibi projesi

Mühendis ve teknik personelden oluşan ekip, Hz. Ebul Fazl el Abbas'ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi ile ilgili yürütülen bakım, onarım ve altın suyuna batırılmış mina ile süsleme işlemini tamamladı. Bu işlem Irak'ta kendi alanında bir ilk olarak görülüyor.

Hz. Ebul Fazl Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi'nin tezhibinden sorumlu komisyonun üyesi ve aynı zamanda türbenin açılışına başkanlık eden Sn Ali el- Saffar proje ile ilgili El Kefil'e açıklamada bulundu...Saffar ''Minarelerle ilgili projenin acil bir şekilde hayat geçirilmesinin önemli bir kaç nedeni var, bu iki minarede yaptığım incelemelerin ardından mübarek minarelerin bazı kısımlarında çatlaklar tespit ettim, bunlar ciddi tehlike oluşturuyor ve minarelerin güçlendirilmesi gerekiyordu'' dedi.


Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi yönetim meclisinin bu bilgi üzerine durumu ele aldığını ve iki minarenin onarım ve güçlendirmesine yönelik karar çıkardığını belirten Ali el Saffar onarım için minareyi örten eski tuğlaların söküldüğünü ifade etti..Saffar ayrıca '' zaten eski olması ve hava koşulları gibi farklı etkenler nedeniyle görüntüsü bozulan tuğlaların değiştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Saffar ayrıca şöyle dedi:
''Çünkü belirtilen onarım ve güçlendirme işlemleri, dış tuğlaların sökülerek yerine aynı renk ve şekilde yenisinin koyulmasını gerektiriyordu. Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi genel sekreteri sn Seyyid Ahmed El Safi (İzzeti Daim Olsun) de tuğlaların yenisi ile değiştirilmesi yerine Ebi Abullah Hz. Huseyn'in Sancaktarı’nın (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) minaresini güzelleştirmek için onu altınla süslemeyi önerdi.”

''Meclis yönetimin 2-2- 2006 yılında yaptığı oturumda, minarenin tarihi niteliği, üzerindeki güzel işleme ve kitabelere zarar verilmeden minarelerin altınla süslenmesine karar verildi.Proje müezzinin şerefesinin altındaki her parça için geçerli ve minarenin 15 metre 69 santimetre uzunluğundaki kısımlarını kapsamakta. Projeye göre normal tuğlalarla birlikte, renkli olanlar ve Kerbela Fayansı olan tuğlaları da, üzeri 24 ayar altın levhalarla (inceltilmiş) kaplanmış bakır mermerlerle değiştiriliyor. Ayrıca altın dış cepheler arasında bulunan, (Kerbela Fayansı’na benzeyen) camdan elde edilen bir maddeyle kaplanmış – ve İslami motiflerle bezenmiş olan - turkuvaz renkli tuğlalar; altın suyuna batırılmış minayla kaplı bakır levhalarla değiştirilecek.

“Bu nedenden dolayı genel sekreterlik karoların içinde bulunan kitabelerin korunmasına özel önem verdi ve dağılımları,ölçüleri ve geometrisi olduğu gibi korunarak (motiflerin) yeniden resmedilişi tamamlandı.Böylece karolar sırlı tuğlalardan değil altın suyuna batırılmış mineyle kaplı bakır levhalardan yapılmış oldu. Bundan dolayı Hz.İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) minareleri ile Sancaktarı Ebul Fazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) minareleri arasında teknik farklılık kalmış olacak. Genel sekreterliğin korunması yönünde ısrar ettiği bu farklılıkla her iki minareye bakarak düşüncelere dalındığında her iki şahsiyet ile ilgili bazı ruhsal konuların (bu görüntü sebebiyle) kaybolmaması amaçlandı. Sıradan bir algı düzeyine sahip bir ziyaretçinin veya minarelere göz atan herhangi bir kimsenin her iki türbenin her şeyinden hidayete erebilmesi nedeniyle (bu tip yanılgılara düşülmemesi açısından) aralarında fark olması ve (bu farkın) kalması önemli.”

“ Genel sekreterlik, aldığı kararın uygulanmaya konması için Saygıdeğer “Şii Vakfı Konseyi ile resmi yazışmalara başladı. Proje kapsamındaki resmi onayların elde edilmesi ve ardından da Saygıdeğer Vakıf’ın Yönetim Kurulu tarafından projenin yerine getirilmesi için gereken ( altın ve bakır satın alınması, proje için altyapının sağlanması, inşaat) özel ayrılmış kredi bünyesindeki meblağın gönderilmesi amaçlanıyordu. Ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın projeye yönelik onayı, Miladi takvim ile 25/3/2007 tarihinde çıkan karar ile elde edildi.”

“Ardından Mukaddes Türbe’nin Genel Sekreterliği, tezhip projesi için Yurt dışından Bakır almak üzere El Kefil Heyeti adındaki Heyetini yolladı. (0.999) Saflık ölçeğinde (12) Oniki ton bakır alındı. Bakır yurda 2007 yılının Eylül ayında ulaştı. Ve ayrıca –proje kapsamında gereken- (108) Yüzsekiz kilogram saf altın (24 ayar) altın alındı.”

“Her iki Minare-i Şerîfe’nin güçlendirilmesi,bakımı ve tezhibi projesi kapsamında Mukaddes Hz. Abbas Türbesi Meclisi Yönetimi’nden uzmanlar ile birlikte teknik yönde tartışmalar yapılmasını gerekiyordu. Bu bağlamda proje için öncelikli gereksinimler olan; altın ve bakıra dair gereksinimlerine, işin yerine getiriliş biçimlerine ve atölyeler kurulması gibi konulara dair çalışmalar hazırlamak üzere – işinde ehil olan – Iraklı bir mühendislik şirketinin görevlendirilmesine de ihtiyaç vardı. Gerekli işlemlerin yerli imkanlarla sağlanabileceğine dair (yönetim bünyesinde) kanaat oluştuktan sonra, 1/4/2008 tarihinde birçok basın mensubunun katıldığı görkemli bir açılış töreninde projeye başlandığı, Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Yönetimi tarafından ilan edildi. 1/6/2008 tarihinde de projeyi hayata geçirmek üzere Iraklı şirket ile sözleşmeler imzalanması sona erdi. Şirketin Adı “Ard-ul Kudüs El-Hendesiyye” idi ve bu şirket işe bilfiil bu tarihte başladı.Ve gerekli işleri devretmek, denetlemek ve takip etmek üzere Mukaddes Türbe’deki (eski adıyla “Mühendislik ve Teknik İşler Dairesi” olan) Bakım Mühendisliği Bölümü görevlendirildi. 2009’da türbe bünyesindeki Mühendislik Projeleri Dairesi kurulana dek adı geçen bölüm görevine devam etti. Mühendislik Projeleri Bölümü kurulduktan sonra da görevi bu bölüm devraldı.”

El-Kefil’e konuşan Türbe’deki Mühendislik Projeleri Dairesi Başkanı ve Tezhib Komitesi Başkanı Müh. Ziya Mecit Es-Sa’iğ, konu ile ilgili şunları söyledi: “Proje için gereken atölyenin, ve minarelerin bakımı, güçlendirilmesi ve tezhibe uğramış levhalarla kaplanması için gerekli maddeler olan altın, bakır,mine ve diğer inşaat için gerekli olan maddelerin hazırlanmasından sonra; malzemelerin test ve standartlara uygunluk kontrolü yapıldı.Akabinde de Mukaddes Türbenin özel atölyesinde; bakır levhaların hazırlanması,altın folyo ile örtülmesi ve minarenin gövdesine yerleştirilmek üzere hazırlık çalışmalarına başlandı.Hazırlık çalışmaları devam ederken bir yandan da test ve standarda uygunluk denetimi aynı süreç içerisinde devam ediyordu.”

“Mühendislik (projeleri bölümü’nün) teknik kadrosu projenin en önemli olan bölümü olan minarelerin bakım ve güçlendirilmesi kısmına başladı. (En önemli bölüm çünkü) yaşlanma faktörü, değişen hava koşullarının,yer altı sularının, ihmalin ve camla kaplı olan kiremide etkiyen büyük zararlardan ötürü minareleri kötü etkilemişti. Bunun yanı sıra minarelerin gövdelerinde büyük yarıklar oluşmuştu.

Hicretin sekizinci yüzyılında inşa edilmiş olan bu minareler; birer mühendislik eseriydi ve o zamanın mimarlık harikalarına eklendi. Minareler; geçen yedi yüzyıl boyunca zamana ve Mukaddes Türbenin yüz yüze geldiği düşman etkenlere karşı sabit bir biçimde ayakta kalmıştı. (Bu yüzden, artık gövdedeki yara izlerinin onarılma zamanı gelmişti.)”

Sa’iğ altın kaplanması (tezhib) işlemi ile ilgili ise, şu açıklamaları yaptı:
“Genel Sekreterlik, minarelerin etrafına son derece estetik bir yazı yazdıracaktır. Arapça sülüs hattı ile yazılacak bu yazı için en yetenekli Iraklı hattatlar devreye sokuldu. “

Altın ile kaplanmış bakır levhaların üretilme işlemi bu amaçla özel olarak kurulan atölyede sona erdi. Üretim Iraklılardan oluşan bir kadro tarafından yapıldı. Levhaların arkasının rutubeti engelleyici bir madde olan epoksi ile kaplanması işlemi de sona erdi. Levhaların üzerine yerleştirilen, bakırcılar tarafından işlenen nakışların ve kitabelerin bulunduğu kısmın yapılış metodu için birçok çalışma ve deneme yapıldı. Ve yapılış metodu olarak el ile yapılması, malzeme olarak ceylan derisinin kullanılması, bu sanatın icrası için ise Hindistan Cumhuriyeti’nden bu konuda uzman bir kadronun görevlendirilmesi kararı alındı. Ve işin bu kısmı, Iraklılar tarafından icra edilmeyen tek bölümdü. Bu konuda tecrübe sahibi olanların, işinde uzman yetkililerin görüşleri ile Planlama Bakanlığı’nda bulunan Standardizasyon ve Kalite Kontrol Aracının verdiği rapor sonuçları göz önünde tutulduğunda; elektrokaplama yerine bu yöntem ile kaplanmasının daha uzun ömürlü ve daha garantili görüldüğü için, bakır levhaların kaplanması işlemine değindiğimiz yöntem ile yapılmasında karar kılınmıştı.”

“Proje bünyesinde hızla atılan adımların sonucunda ve levha üretimi başlangıcının tarihinden itibaren üç ayın geçmesinin ardından; (3630) adet bakır levhanın üretilmesi ve bu sayıda levhanın altın ile kaplanması işlemi sona erdi. Ayrıca (25) adet emaye ile kaplı olan ve süslü nakışlar ile kitabelerin bulunduğu levhanın yapılması tamamlandı. Bahsettiğimiz miktarlar; her iki minarenin tezhibi işlemi için gerekli levha miktarının aşağı yukarı, dörtte üçünü (¾) oluşturuyordu.”
“Minarelerde bulunacak olan nakış ve kitabe içeren levhalar konusu ile ilgili olarak ise; (levhalar) özel renkli mina aşılama işlemlerine tabi tutuldu. Proje bünyesinde Türbe tarafından ayrılan ve Iraklı bir kadro tarafından kurulan özel atölyenin inşaatı tamamlandı. Kuruluş amacı emaye maddesini bakır levhalar üzerine özel olarak yerleştirmek olan bu atölyede; işlemin yapılması için özel ekipmanlar ve bu amaca yönelik olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nde üretilen özel fırınlar bulunuyordu. Atölyenin kurulmasını çeşitli kontrollerin yapılması ve minanın yerleştirilmesini incelemek amacıyla kurulan bir laboratuar kurulumu takip etti. Laboratuarda gerçekleştirilen; Kerbela’nın hava koşullarına uygun olan mina maddesinin araştırılması, analizler ve en uygun yerlerden alınan mina örneklerinin incelenmesi sonucunda belirtilen mina maddesinin Hindistan’dan ithal edilmesine karar verildi. Araştırmalar yedi ay sürdü ve öncelikli olan maddenin Hindistan’dan ithal edilmesi yirmibeş günlük zorlu bir yolculuğun ardından tamamlandı. Bu araştırmaları üstlenen Iraklı uzman; aynı zamanda maddenin levhalar üzerine yerleştirilmesini harfi harfine uygun olarak ve bahsi geçen atölyede bizzat kendisi gerçekleştirdi.”

"Kur’an’dan ayetlerin ya da başka sözlerin kitabe olarak bulunduğu levhalar, Minare-i Şerifeler’e yerleştirilip görebileceğimiz hale gelmeden önce birçok aşamadan geçer.Sonunda da bir yalıtım malzemesi olan epoksi ile levhanın sırt kısmı sıvanır ve plastik bir torba içinde saklanır.Ardından da yerinde kullanılmak üzere kullanılır ve işlem biter.”

“Mukaddes Türbe bünyesindeki kaplama ve yapıştırma atölyesinden çıktıktan sonra; yapılan tezhibin denetlenmesi işlemi sona erdi. Bu denetim işlemi Türbe bünyesindeki Hediyeler Ve Adaklar Bölümü’ne bağlı Iraklı kadrodan oluşan Kuyumculuk Şubesi tarafından yapıldı. Bu kadro bünyesindekiler; levhalar Kaplama ile Yapıştırma Atölyesi’ne gitmeden önce, tezhip işlemindeki her parçanın ayıplarını ve hatalarını incelediler. Tezhib işleminde bir aksaklık gördüklerinde de sorunlu kısım ile ilgili çalışan arkadaşa düzeltebilmesi için gereken bilgilendirmeyi yaptılar ve düzeltebilmesi için levhayı o arkadaşa geri gönderdiler. Bu süreçten geçtikten sonra biten levha tekrar adı geçen şubeye gelir ve denetimden geçer. Levha her yönden sağlam olduktan sonra (denetim aşamasından da onay alır ve –m- ) minarelere yerleştirilme ve bina aşamasına yollanır.”

“Denetlemek ve gerekli özellikler ile uyuşup uyuşmadığını incelemek üzere Bağdat’taki Ana Standardizasyon ve Kalite Kontrol cihazına örnekler yollandı. Çok olumlu sonuçlar alındı.”
Mukaddes Hz. Abbas Türbesi bünyesinde, önceki rejimin devrilmesinin ardından kurulmuş olan “Mühendislik Projeleri Dairesi” ile “Mühendislik ve Teknik İşler Bölümü”; kuruluşlarından bu yana – içlerinde bu projenin de bulunduğu – onlarca projeyi hayata geçirdiklerini hatırlattı. Projelerin büyük çoğunluğun bu bölümlere ait Iraklılar tarafından gerçekleştirildiğini, geri kalan projelerin denetiminin ve yapılışının da Türbe dışındaki şirketler bünyesinde çalışan çoğu Iraklılar tarafından yerine getirildiğini sözlerine ayrıca eklediler.Türbenin Yönetim Kurulu adına konuşan Genel Sekreter Allame Seyyid Ahmed Sâfi, türbenin resmi sitesi olan El-Kefil’e yaptığı açıklamada bunun yararını şu sözlerle anlattı: “ Projeler bünyesinde yapılan çeşitli çalışmalar yapıldı ve mühendislik, imalat malzemeleri, bilimsel araç gereçler ve çeşitli ulaşım araçları satın alındı. Bunları yapmaktaki amaç; Türbe bünyesindeki bölümlerin ihtiyaçlarını karşılanması, hizmetlerinin yerine getirilmesi, Türbe’nin geliştirilmesi ve Türbe’nin ziyaretçilerinin rahat etmesini sağlamaktır.

Finansmanın %80’i Irak Bakanlar Kurulu’na bağlı olan Şii Vakfı’nın Bürosu tarafından karşılandı. Geri kalan - yani %20’si – ziyaretçilerin Mukaddes “Zarih”in (Türbenin çekirdek kısmı, mukaddes şahsiyetlerin gömülü olduğu parmaklıklarla çevrili bölge –m-.) pencerelerinden içeri attığı ikramlar ile yurtiçinden Iraklıların ve yurt dışındaki Araplardan veya başka milletlere mensup yabancılar tarafından ikram olarak yollanan malların bulunduğu “Hediye ve Adaklar Bölümü”nden karşılandı.”



























Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: