Seyyid Ahmed Sâfî
“Bu uzun sürenin geçmesi bizim vakti boşa harcadığımız anlamına gelmiyor. Milyonların geldiği ziyaretlere ve gitgide artan ziyaretçi sayısına rağmen gece gündüz sürekli bir biçimde çalışmasaydık bu dev teknik işi bitirmeye zaman yetmeyecekti. Kazanan tasarım; doğal aydınlatma, havalandırma gibi ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklere sahip olması sebebiyle seçildi. Tüm tavan alanının %40’ı cam ile kaplı olması güneş ışığının ve havanın doğal bir şekilde mekâna girişini sağlıyor. Buna ek olarak minareleri ve Kubbe-i Şerîfe’yi görmeye de imkan sağlıyor. Bunun da saygıdeğer ziyaretçiler nezdinde özel bir önemi bulunuyor.”
“Camlar cam çadırlara dönüştürüldü. Bu cam çadırlar bir kontrol sistemi ile bağlı olup saygdeğer ziyaretçilerin doğal hava ve güneş ışığına ihtiyaç duyması durumunda hareket ettirilebilmektedir. Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) ömrünün senelerinin sayısı kadar yani 34 cam çadır yapılmıştır. Bu tasarım mekânın sembolik mimari düşüncesini gerçekleştirmiştir. Zira cam çadırlar Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın Zarîh-i Şerîfi’nin etrafını sarmıştır. Adeta Hz.İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) çadırlarının hâmîsi ve Taff’taki (Kerbelâ’daki) sancaktarına sığınmaktadırlar.”
“Bu yapının dış tasarım düşüncesi cam, Kerbelâ çinisi, çadırlar, kubbeler ve altın minareleri ile bir sinerji oluşturdu. Hepsi birbiri ile uyumlu bir şekilde modern ve yeni bir Taff Vakıası (Kerbelâ olayı) düşüncesi ortaya koydu. Öte yandan mühendislik açısından büyük bir meydan okumaydı. Çünkü büyük sayıda elementler barındırıyordu: 18 küçük kubbe, 34 sabit ve hareketli cam çadır, binlerce mukarnas, onları kaplayan aynalar, büyük sayıda dev avizeler… Eğer geleneksel inşaat metotlarını takip etseydik bunun sonucunda oluşacak büyük yükü (tavan) kaldıramazdı. Bu yüzden bu düşüncenin uygulaması ve mimari düşüncesi ile uyumlu ve makul yüklerde olacak inşaat çözümleri bulmamız gerekiyordu.”
“Karbonfiber ile güçlendirilmiş fiberglas malzemesi bu tasarım için ideal seçim oldu. Çünkü bu malzeme sağlam ve güçlü olduğu gibi yükü hafifti. Kubbeler iki tabakadan yapıldı. Dış kubbede Kerbelâ çinisi, iç kubbede ise aynalar bulunyordu. Büyük kubbenin ağırlığı 8 tonu aşmamakta olup 9 metre çapında ve 5 metre yüksekliğindedir. Küçük kubbenin ağırlığı ise 3.5 yon olup 6 metre çapında ve 3 metre yükseliğindedir. Aynı şekilde tavandaki mukarnasların iskeletinin yapımında fiberglas kullanmak ve bunları aynalar ile kaplamak da yükleri dörtte bir oranında azaltan başarılı bir seçim oldu. Şunu da bilgi olarak verelim: Bu malzeme ilk defa bu tür kullanımlara dahil ediliyor. Çünkü bu malzeme uçak iskeleti ve nehir kayıklarının yapımında kullanılan bir malzeme. Demir iskeletlerin üretimi için Malezya Devleti’nin seçilmesi de iyi bir seçim oldu. Çünkü bu ülkede kullanılan demir Irak’taki değişken ve sıcak hava koşulları ile uyumlu niteliklere sahiptir.”
“Bu tavanın perdesinin açılması ile birlikte aynalardan bitkisel nakışlardan, motifleren ve Irak’ın köklü mukarnaslarından oluşan harika tablolar ortaya çıkacaktır. Bunlar bu türdeki mimari süsleme ve nakışlar için bir kayıt oluşturacaktır. Toplam farklı hacim ve biçimlerde 500 milyon ayna parçası kullanılmıştır.”
“Bu çalışma tasarımıyla ve uygulamasıyla Iraklıdır ve hem tüm Iraklılar için hem de tamamlanmasında katkıda bulunan tüm yabancılar için bir iftihar kaynağı olarak kalacaktır. Bu onların çalışmalarının kayıtlarında beyaz bir sayfa olacaktır. Iraklıların bu büyük çalışmanın detaylarında yaratıcılığı (üretkenliği) akıllarda kalacak bir rekor olarak kayıtlara geçecektir.”
“Başta bir önceki Şii Vakfı Konseyi Başkanı Seyyid Sâlih Hayderî ve bu büyük projede yeni olan her şeyin destekçisi Sayın Seyyid Ahmed Sâfî olmak üzere projeye katkıda bulunan ve destek veren herkese teşekkür ederiz. Aynı şekilde bu çalışmaya katılan Iraklı şirketlere, Iraklı işçilere ve yabancı şirketlere bu çalışmaya yönelik katkılarından ötürü teşekkür ederiz. Allah bunu onlar için nur kılsın. Onlara diyoruz ki: ‘Bu, Allah'ın dilediğine verdiği lütfüdür. Allah, büyük lütuf sahibidir.’ (Cuma 4)”