Hindistan’daki ilim yuvalarında Alemdar Abbas’ın sancağı yükselecek


Daha önce Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi tarafından Hz.İmam Ali bin Ebî Talib’in (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı kardeşi Hz.Resûlullah’a,O’na ve paspâk Ehlibeyt’in üzerine olsun) doğumu münasebetiyle 12 -16 Receb 1434 (23-27 Mayıs 2013) tarihleri arasında Lucknow şehrinde, “ Hz.Emîrilmuminin; Risaletin Vasisi ve Ümmetin Emîri” şiarıyla düzenlenen I.Hindistan Hz.Emîrilmuminîn Kültür Festivali çerçevesinde ilim havzaları,medreseler ve taklit mercilerinin bürolarının da aralarında bulunduğu bir dizi resmi ziyaret yapıldığını sizlerle paylaşmıştık. Bu ziyaretlerin bir diğer önemli adımını da Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) sancağını hediye etmek oluşturdu.

Sancak hediye etmek, nedir?

Sancak hediye etmek ya da başka bir deyişle teslim etmek, bayrağını taşımak vb. gibi deyimler sancak sahibinin davasının güdüleceğini, o yolun takipçisi olunacağını ve bu hususta en önlerden gidenlerden olduğuna ahdedildiği gibi anlamlara gelir. Dolayısıyla sancak sahibi nura ve hidayete çağırıyorsa Hak yolun yolcusu oluşun, karanlık ve dalalete çağırıyorsa da batılın takipçisi oluşun nişanesidir sancak. Hiç kuşkusuz Kerbelâ’nın sancağı ve O’nu taşıyan Hz.Ebelfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) sancağı, Hz.Muhammed’in (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı O’nun ve paspâk Ehlibeyt’in üzerine olsun) davasını ayakta tutan sancak olduğundan Hakk’a çağıran en büyük sancaktır:

“Huseyn benden, ben de Huseyn’denim. Allah sever Huseyn'i seveni…”

Hadis-i Şerîfi de Kerbelâ davasının aslında; Hakk ve İslam davası olduğunu apaçık gözler önüne sermiştir. Kerbelâ’nın sancaktarı Alemdar Abbas’ın (Aleyhisselâm) sancağı da bu açıdan Kerbelâ davasının ve dolayısıyla da Hakk davasının güdücüsü ve taşıyıcısı oluşunu belirttiğinden ifade ettiği anlam pek yücedir.

Mukaddes Türbe heyeti, Hindistan’daki Kerbelâ davasının hamilleri olma mesuliyetini yüklenen değerli alimlere, medreselerin sorumlularına ve Üniversitelerin rektörlerine teslim ettiği anların ambiyansını tarif etmek gerçekten güçtü.Huşu, sevgi ve bağlılığın elle dokunulacak düzeylere vardığı bir ambiyansta gönüller coştu, dudaklar sustu ve gerisini anlatmaya kelimeler aciz kaldı.

İşte o törenlerden kareler…





(Sancakta "Ya Kamer-i Benî Hâşim!" yazmaktadır. Anlamı için buradan lakaplar bölümüne bakabilirsiniz. Hz.Ebulfazl Abbas'ın (Aleyhisselâm) lakabı olan bu sözün üzerindeki sancak, Mukaddes Türbenin sancağı olup; temelde O'nun (Aleyhisselâm) yolundan gidileceğini ifade eder.Zira Hem Hz.İmam Huseyn'in (Salawâtullah) hem de paspâk Ehlibeyt'in (Allah'ın en ulvi salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) çok sevdiği nida sahibini anmak; hem dostların gönlünü diri tutacaktır, hem de maneviyatını yüceltip güçlendirecektir.)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: