Hatırasında bir bakış: Çarmıha gerilen devrimci Zeyd b. Ali’nin (O’na selâm olsun) şahadeti hatırası

Hicri 122 yılında Safer ayının ikinci gününde çarmıha gerilen devrimci Zeyd (O’na selâm olsun) şehîd edilmiştir. Mubarek nesebi şöyledir: Ebu Talib oğlu İmam Ali oğlu İmam Huseyn oğlu İmam Ali Seccad oğlu Zeyd (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun).

Şahadetinin hikayesine gelince; Seyyid Muhsin el-Emîn el-Amilî “el-Mecalis-us-Seniyye” isimli kitabında şöyle anlatmıştır:

Huseyn oğlu Ali oğlu Zeyd, Hz.İmam Muhammed Bakır’dan (Hepsine selâm olsun) sonra kardeşlerinin en faziletlisi ve en üstünüydü. Çok ibadet eden, Allah’tan sakınan, fıkıhta bilgili, eli bol ve cesur bir kimseydi. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak için kılıcını çekip kıyam etmiş ve Hz. Huseyn’in (O’na selâm olsun) intikamını almak istemiştir. Kıyamının sebebi Hz. Huseyn’in (O’na selâm olsun) kanının intikamının yanı sıra şu olaydır: Bir gün Hişam b. Abdulmelik’in yanına geldi. O sırada Hişam Şamlıları yanına toplamıştı. Yanına ulaşamasın diye etrafında oturanların sıkı sıkı oturmasını emretti.

Bunun üzerine Zeyd şöyle dedi: ‘Allah’tan sakınmayla tavsiye edilmekten daha üstün ya da Allah’tan sakınmayla tavsiye edilmekten daha aşağı hiçbir kul yoktur. Ben de Allah’tan sakınmanı sana tavsiye ediyorum; öylese sen de sakın.’

Hişam şöyle dedi: ‘İnek (Bakara) kardeşin ne yapıyor?!’

Zeyd şöyle yanıt verdi: ‘Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) onu ‘Bâkır-ul ilm/İlmi yaran’ diye adlandırıyorken sen onu inek (bakara) diye adlandırıyorsun! Bunu da dünya için ihtilafa düşmenizden yapıyorsun; ahrette de ihtilafta olacaksınız!’

Hişam dedi ki: ‘Kendini hilafete layık kılıp onu isteyen sen misin? Ne sen ne o (bunu alabilir); anasız, sen cariye oğlusun!’

Zeyd şöyle yanıtladı: ‘Ben Allah katında onun gönderdiği peygamberden daha üstün bir kimse bilmiyorum; o da bir cariyenin oğluydu. Eğer iş buna bağlı olsaydı, o peygamber olarak gönderilmezdi. İbrahim oğlu İsmail’den (O’na selâm olsun) söz ediyorum. Öyleyse Allah katında peygamberlik mi daha üstündür hilafet mi Hişam? Bununla beraber; atası Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ve Ebu Talib oğlu Ali (O’na selâm olsun) olan kimse (bu iş için) eksik kalmaz!”

Hişam bunu duyunca yerinden fırlayıp memurlarını çağırdı ve şöyle dedi: ‘Şu, benim askerimin arasında gözükmesin!’

Zeyd de oradan ayrılıp şöyle dedi: ‘Kılıca varıncaya dek (başkalarını) zorlayıp da sonunda zelîl edilmeyen bir kavim yoktur.’ Bu sözünü Hişam’a ulaştırdılar. O bunu duyunca Zeyd’in ona karşı kıyam edeceğini anladı. Onun yanına Hicaz yolundan çıkmasını sağlacak kimseler gönderdi; onlar da Irak yoluna gitmesine müsaade etmediler. Adamlar onu Hicaz yoluna ulaştırıp geri döndükten sonra (Zeyd) Irak’a geri döndü. Şiiler yanına gelip biat etmeye başladılar. Kufe’den, Medain’den, Basra’dan, Vasıt’tan, Musul’dan, Horasan’dan, Rey’den, Cürcan’dan ve Arap yarımadasından toplam on beş bin kişiyi topladı. Yusuf b. Amr es-Sakafî ile savaştı. Savaşta Zeyd’in dostları hezimete uğradı ve yanında az kişi kaldı. Zeyd buna rağmen en çetin şekilde savaştı. Recezinde (savaş şiirinde) şöyle diyordu:

Ölümün izzetine hayatın zilleti mi?

Asla, akıbeti vahim bir lokmadır bence!

Mutlaka ikisinden biri seçilecekse

Git (ey can) ölüme doğru güzelce!

Akşam oldu. Zeyd kendi tarafına doğru gitti. Yaralarla dolmuştu. Alnına bir ok saplanmıştı. Oku çekip çıkarmak istediler. Bir hacamatçı adam getirdiler. Adama bu işi sır olarak saklamasını söylediler. Okun ucunu çıkarınca Zeyd o anda öldü. Onlar da oradaki derenin kenarına gömdüler. Kabrinin üzerini toprakla ve çimenle örtüp üstüne su döktüler. Anlatılana göre Sindî bir köle olan hacamatçı defin merasiminde hazır bulunmuştu. O yüzden nerede defnedildiğini bilmişti. Sabah olunca Yusuf’a gidip kabrin yerini ona anlattı. Yusuf b. Amr da gidip Zeyd’in bedenini mezarından çıkardı. Başını kesip Hişam’a gönderdi. Hişam da o başı Medîne’ye gönderdi; Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) kabrine bir gece ve bir gündüz kalmasını sağlayacak şekilde dikilmesini emretti.

Zeyd’in katledildiği haberi kendisine ulaşınca Hz.İmam Sadık (Allah’ın selâmı üzerine olsun) büyük üzüntü duydu. Kendi parasından Zeyd’in ve Zeyd ile birlikte öldürülenlerin ailelerine harcanması için bin dinar ayırdı.

Hişam da Amr b. Yusuf’a Zeyd’in bedenini çıplak halde ve ters bir şekilde çarmıha germesini emreden bir mektup yolladı. Yusuf da Zeyd’in bedenini götürüp çöplüğün üzerinde çarmıha gerdi. O çarmıha gerdiği gün hemen bir örümcek gelip Zeyd’in avret mahallinin üzerine yuva yaptı ve görülmesini engelledi. Zeyd’in bedeni dört yıl çarmıha gerilmiş halde kaldı. Hişam gidip Velîd b. Yezîd’e biat edildiği zaman Velîd Yusuf’a şöyle yazdı: “Mektubum sana ulaştıysa Iraklıların sığırına* git. Onu yak ve küllerini savur.’ Yusuf da denileni yaptı ve bedeni yakıp küllerini savurdu.

Zeyd’in öldürülmesi ve sonrasında yapılanlar; insanlığın en utanç verici ve en canavarca hadiselerinden biridir. Pek ulu ve pek yüce olan Allah’tan başka kimseden ne bir kuvvet vardır ne de bir kudret. Şüphesiz zalimler yakında nasıl bir dönüşe (akıbete) döndürüleceklerini bileceklerdi ve (güzel) akıbet takva sahiplerinindir.



* Burada kastedilen sığır benzetilmesi, Hz. Musa’nın (O’na selâm olsun) kavminin taptığı puta atıfta bulunmaktadır. Zalim, Hz.Zeyd’i “Iraklıların putu” olarak nitelemekte ve kendisine biat etmeyenleri putperestlere benzeterek tekfir etmektedir. Editör
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: