Seyyid Safî: İçinde Hz.İmam Huseyn (O’na selâm olsun) olmayan bir ümmet maneviyatı eksik bir ümmettir

Erbain ziyaretine yönelik teblîğ projesinin başladı. Necef-i Eşref’teki ilimler havzası gözetiminde gerçekleştirilen projenin başlaması münasebetiyle Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) bir rehberlik konuşması yaptı. Konuşmada üzerinde durulan en önemli noktalar şöyleydi:

  • - Bu tebliğ döneminde değerli tebliğciler tüm eyaletlerden toplumun tüm kesimleri ile iletişim kurmaktadır.
  • - Şehitlerin Efendisi’ne (O’na selâm olsun) yürüyerek gidiş, önem ve ilgiyi gerektiren bir yürüyüştür.
  • - Çok sayıda ziyaretçi; Şehitlerin Efendisi’ne (O’na selâm olsun) doğru yürüyüş döneminde geçen uzun süre boyunca kendilerini yeniden gözden geçirip tefekkür ederek bu fırsatı değerlendirmektedir. Sonuçta ziyaretçinin de sorularına cevap verilmesine ihtiyacı var. Özellikle de manevi bir ortam gördükleri zaman zihinlerinde birtakım sorular oluşuyor. Yıl boyunca meşgul olabiliyorlar ve bu yüzden de kendilerini ilgilendiren soruları soramayabiliyor. Bu sorular da sadece ibadet ile ilgili sorular değil. Toplumsal, dini, alışveriş hükümlerine bağlı, bazı itikadi konulara dair ve alışverişe, günlük eylemlere dair sorular da olabiliyor. Mesela ailesiyle olan ilişkileri ya da arkadaşlarıyla olan ilişkileri ilgili de olabiliyor. Bu yüzden de bazı sorulara vakıf kimselerin olması; ziyaretçinin ihtiyacının bir parçası. Necef-i Eşref’teki mubarek havza da yol boyuna bunun için birçok durak kurma girişiminde bulunmuştur. Buralarda değerli kardeşlerimiz bahsi geçen sorulara cevap vermektedir.”
  • - Bu çalışmanın pozitif bir tarafı var. O da ziyaretçiler ile bu değerli (ilim talebesi) kardeşlerimiz arasında hoş bir ilişkiyi devam ettirmesi. Çünkü bazı sorular oluyor; yanıtlanmaları için zamana ve kaynaklarda titizlikle inceleme yapmaya ihtiyaç olabiliyor. Ya da bazı sorular sadece bir tarafı olmayan sorular oluyor. Bu tarz sorular için o sırada orada olmayan diğer bir tarafa da sorulması gerekiyor. Bu da ziyaretçi ve değerli ilim talebesi kardeşimiz arasında ziyaret sonrasında da devam eden hoş bir bağ kuruyor.
  • - Bu mubarek proje uzun yıllardır elle tutulur, olumlu sonuçlar vermiştir.
  • - Erbain ziyareti dönemlerinin tarihe kaydının tutulması son derece zorunludur. Kardeşlerimizin bu yürüyüşü devam ettirmek için nasıl ısrarcı olduğu tarihe geçmelidir.
  • - Erbain yürüyüşüne karşı çok savaşıldı. İnsanlar sırf Şehitlerin Efendisi Hz.İmam Huseyn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ziyaretine gidebilmek için binbir türlü yoldan belli başlı yöntemler izleyerek gittiler.
  • - İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) ziyaretinin akkoru (ateşi); müminlerin gönlünde sönmez. Müminler her sene Şehitlerin Efendisi (O’na selâm olsun) ile biatlerini tazelemeye özel özen gösteriyorlar.
  • - İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) ziyaretine giden yollarda her türlü hizmet temin edilmiş durumda. Bu hizmetlerden biri de dini tebliğ. Geçmiş dönemde bu böyle değildi; tam tersiydi. Zorlukları çok çetindi, yollara düşen kardeşlerimizin peşine düşülüyordu. Hz.Huseyn’e (O’na selâm olsun) ulaşmayı engelleyen taraflar vardı.
  • - Noksan sıfatlardan münnezzeh olan Yüce Allah; o zaman bazı tarımsal yollarda birtakım kardeşlerimizi hazır kılıyordu. Şimdi koca adamlar olan o kardeşlerimiz, o zaman küçüktü. İçinde tehlike olan yolu belirtmek için yere kuru kafa ve tehlike resmi çiziyorlardı. Bu o yolda; yürüyen ziyaretçileri izleyen kimseler olduğu anlamına geliyordu. Başka bir tarafa doğru bir ok çiziyorlardı; bu o yolun güvenli olduğu anlamına geliyordu. Bu hadiseye kendim şahit oldum. Bu resimleri çizenler; beş ya da altı yaşından on altı yaşına kadar farklı yaşlarda kardeşlerimizdi. Kuşkusuz muhterem ailelerinin talimatı vardı; ziyaretçinin hedefine Hz.İmam Huseyn’e (O’na selâm olsun) ulaşması için işlerini kolaylaştırıyorlardı.
  • - Hedefimiz Şehitlerin Efendisi (O’na selâm olsun). Huseyn’i olmayan bir ümmet maneviyatı eksik bir ümmettir. Huseyn’i olan bir ümmet ise morali tam bir ümmettir.
  • - Her yıl Hz.İmam Huseyn (O’na selâm olsun) bizi iman ve hidayet saffına yeniden geri getiriyor. Ne zaman bir tür dert, gam, iç daralması ve (sıkıntıdan) nefesimizin sıkışması durumuna düçar olsak; Şehitlerin Efendisi’nin (O’na selâm olsun) yanında rahat buluyoruz. Bu da zorlama bir şey değil. Hz.Peygamber (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ‘Huseyn, hidayet çırağıdır’ diyor. Huseyn gerçekten de hidayet çırağıdır; özellikle karanlık çöktüğü zaman onunla daha da fazla aydınlanıyoruz.



“Yüce Allah’tan bizlere Şehitlerin Efendisi (O’na selâm olsun) bereketleri nimetini daim kılmasını ve sağlık talimatlarına bağlı kalan kardeşlerimizi hıfz eylemesini niyaz ederiz. İnşa’Allah onlar kendilerini koruyup ayinleri eda edebilecek kimseler. Yüce Allah’tan bu belayı bu ümmetten def eylemesini niyaz ederiz. Yüce Allah’a Şehitlerin Efendisi’nin şefaatiyle yalvarıyor; inşa’Allah en kısa zamanda feraha kavuşturmasını, en az kayıplarla insanları doğal yaşamlarına geri döndürmesini ve herkese hayırdan başka bir şey göstermemesini niyaz ediyoruz. Ve Dualarımızın sonu ‘Âlemlerin Rabbi’ne hamdolsun’dur. Allah’ın salât ve selâmı Hz. Muhammed’e ve O’nun pek Pâk, pek Güzel (kokulu) Hanedânı’na (Ehlibeyti’ne) olsun!”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: