İki Cihan Seyyidesi Hz.Zehrâ’nın (s.a.) şahadeti hatırası yıldönümü

13 Cemâziyelevvel günündeyiz. Rivayetlerden birine göre bu günde; Allah Resûlü’nün (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ciğerpâresi, Müminlerin Emîri’nin (Allah’ın selâmı üzerine olsun) zevcesi, Masum İmamlar’ın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) validesi ve İki Cihan Seyyidesi Hz.Fatıma Zehrâ (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şehîde olmuştur.

Keşf-ul Ğumme kitabında ve diğer kaynaklarda şöyle geçmiştir: Hz.Fatıma (O’na selâm olsun) canını teslim etmek üzere olduğu zaman Esma bint-i Umeys’e su getirmesini emretti. (O suyla) abdest aldıktan sonra ıtır (güzel koku) istedi ve onu sürdü. Ardından yeni elbiseler istedi. Elbisleri giyip Esma’ya şöyle dedi: Canını vermek üzere olduğu zaman Peygamber’e (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) Cebrail (O’na selâm olsun)geldi ve yanında cennetten Kafûr getirdi. Peygamber (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) onu üçe böldü; üçte birini kendine, üçte birini Ali’ye ve üçte birini bana ayırdı. Kırk dirhem(lik) kadardı.”

’ Sonra şöyle dedi: ‘Ey Esma; hanutun (Cenâze kıyafeti – editor) geri kalanını getir ve şu şu yere koy, sonar da başımın oraya koy.’ Ben de yaptım. Sonra namaz kılmak için abdest alırken ‘Sürünmek için kullandığım kokuyu ve namaz kıyafetimi getir’ dedi. Sonra abdest alıp kıyafetlerne büründü ve şöyle dedi: ‘Beni biraz bekle ve çağır. Eğer sana cevap verirsem (veririm); veremezsem bil ki Babamın yanına gittim. O zaman Ali’yi çağırt.’”

“Ölüm vakti gelip çattığı ve gözünün önünden perde kalkınca Seyyide Fatıma (O’na selâm olsun) keskin bir bakış ile baktı. Sonra şöyle dedi: ‘Selâm olsun Cebrail’e. Selâm olsun Allah Resûlü’ne. Allah’ım senin hoşnutluğuna, senin (habîbinin) komşuluğuna ve yurdun, selâm yurduna…’ Sonra şöyle dedi: ‘İşte semâların ehlinin alayı. İşte Cebrail. İşte Resûlullah; ‘Ey kızım ilerle; çünkü önündeki senin için daha hayırlıdır’ diyor.’ Sonra gözlerini açtı ve şöyle dedi: ‘Sana da selâm olsun ey canları alan; çabuk ol, bana azap etme.’ Sonra şöyle dedi: ‘Sana doğru Rabbim; ateşe doğru değil…’ Sonra gözlerini kapattı; ellerini ve ayaklarını iki yana doğru uzattı.”

Bunun üzerine Esma O’na seslendi; cevap vermedi. Yüzünün üstündeki elbiseyi kaldırdı; baktı ki hayata veda etmişti. Esma onun üzerine kendini atıp öptü, öptü ve şöyle dedi: ‘Ey Fatıma, baban Allah Resûlü’ne gittiğinde O’na Esma b. Umeys’in selâmını da söyle.”

Cennet gençlerinin efendileri ve anneleri…

Bunun üzerine Hasan ve Huseyn içeri girdiler. Annelerini üstü başı bürülü görünce ‘Esma; annemizi bu saatte yatıran nedir?’ diye sordular. O da ‘Ey Resûlullah’ın iki evladı; anneniz uyumuyor, dünyadan ayrıldı.’ dedi.

O bunları deyince Hz. Hasan kendisini annesinin üzerine attı. Bir ellerini öpüyor bir de ‘Anne, konuş benimle; canım bedenimden ayrılacak artık…’ diyordu. Huseyn geldi; o da bir O’nun ayaklarını öpüyor bir ‘Ben oğlun Huseyn’im! Konuş benimle; kalbim çatlayacak, öleceğim artık…’ diyordu.

Bunun üzerine Esma onlara ‘Ey Resûlullah’ın iki evladı; Babanız Ali’ye gidin ve annenizin öldüğünü haber verin’ dedi. Onlar da çıkıp gittiler; mescide yaklaştıkları ağlama sesleri yükseldi. Bir grup sahabe onlara doğru atılıp neden ağladıklarını sorunca ‘Annemiz Fatıma (O’na selâm olsun) öldü’ dediler.

Bunun üzerine Hz. Ali (O’na selâm olsun) yüz üstü yere düştü; şöyle diyordu ‘Şimdi kime taziye sunulur ey Muhammed’in kızı? Ben yası seninle tutardım, senden sonra kiminle yası tutayım?!’

İşte bu şekilde, Rabbi’ne özlem dolu; bir yandan da yaralar ve acılarla yüklü bir halde, ona zulmedenlerin ve hakkını gaspedenlerin yaptıklarını Yüce Allah’a şikayet etmek üzere öteki âleme intikal etmişti Hz. Zehrâ (O’na selâm olsun)

Hz.İmam Ali Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) cenaze güslünü ve kefenlenmesini o gece Esma ile birlikte yaptı. Sonra şöyle seslendi: “Hasan, Huseyn, Zeyneb, Ümmü Külsüm… Gelin de annenizden azıklanın (onunla hasret giderin); zira bu (andan sonrası) ayrılıktır; buluşma da cennettedir…” Bir süre sonra Müminnlerin Emîri (O’na selâm olsun) Onlar’ı O’nun üzerinden çekti. Ardından cenaze namazını kıldırdı ve ellerini semâya açıp şöyle dua etti: “Allah’ım işte şu senin peygamberinin kızı Fatıma’dır! O’nu karanlıklardan aydınlıklara çıkardın; o da mil mil aydınlattı…”

Ardından Hz.Ali (O’na selâm olsun) kabre indi. Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ciğerpâresini teslim alıp kabrine yatırdı. Sonra kabirden çıktı. Orada bulunanlar Nübuvet Hanedânı’nın incisinin üzerine toprak dökmeye başladı. Ardından hz.İmam Ali (Allah’ın selâmı üzerine olsun) kabrin yerinin kıyamete kadar bilinememesi için kabrin toprağını düzleştirdi.

Doğduğu günde, mazlume bir şehide olduğu günde ve yeniden diriltilip razı edileceği günde Hz.Fatıma Zehrâ’ya (Allah’ın selâmı üzerine olsun) selâm olsun!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: