“Adaklar ve nezirler nasıl toplanıyor, nereye ve kimlere gidiyor? Kim kullanıyor, ne yapıyor?” diye merak ediyorsanız...

Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi’ni yakından ziyaret etmişseniz Hz.Ebulfazl Abbas (Aleyhisselâm) Efendimiz’in pâk bedenlerinin yattığı metal kafesten (Zarîh-i Şerîf’ten) içeriye veya üzerine adaklar bağışlandığını görmüşsünüzdür.Sitemizin canlı yayın bölümünden Mukaddes Mekânları biraz izlerseniz de Zarîh-i Şerîf’ten içeri adak veyahut nezir bırakan ziyaretçi manzarasına rastlamanız mümkün. Bunu gören konuklarımızın kafalarında oluşan soru işaretlerinin bir kısmını buradan yanıtlıyoruz.

Türbe’ye adak adamak Şirk midir?

Bazıları adak ve nezirlerin Allah-u Teâlâ’ya adanması gerektiği mevzusunu yanlış algılamaları sonucu “Türbe’ye adak adama”yı (Allah-u Teâlâ’ya sığınırız) “şirke girmek” olarak görmüşlerdir. Evet, tabii ki Adak ve nezir Allah-u Teâlâ’ya adanır. Tüm ibadetlerde olduğu gibi adak ibadeti de Allah-u Teâlâ içindir. Ancak adak mevzusunda Kur’ân-i Kerîm’de buyurulduğu gibi Allah-u Teâlâ’ya ulaşacak olan adak kurbanların etleri ya da kanları değildir. Aynı şekilde adak adanan banknotlar, gümüşler, altınlar ya da bunun gibi şeyler değildir Allah-u Teâlâ’ya ulaşacak olan. Kalplerdeki takvadır. Peki, Allah-u Teâlâ’ya nezredilen veyahut adak olarak adanan hayvanların etleri ulaşmıyorsa bunlarla ne yapılıyor? İslami hükümlerde de belirtildiği üzere bu etler fakirler,muhtaçlar,komşular ve dostlara veriliyor. Yani “Fîsebilillah – Allah yolunda” tüketiliyor.

Mukaddes Türbe’deki adak ve nezirlerin durumu da böyledir.
Bu aşamada kafalarda birkaç soru oluşabilir. “Adak adayan, Allah-u Teâlâ’ya adadım diyor. Ama bu insanlar “Falan’a adadım” diyor. Burada şirk yok mu?” diye soranlara cevabımız şudur:

“Söz gelimi bir ziyaretçi “Allah’ı bırakıyorum bir kenara, sadece Hz.Ebelfazl Abbas’a (Aleyhisselâm) adıyorum” diyorsa bu elbette ki İslami açıdan yanlıştır. Ama eğer “Hz.Ebelfazl Abbas’a (Aleyhisselâm) adak adadım” derken kastettiği şey; Hz.Ebelfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) kendi katındaki yüce makamı vesilesiyle, Hz.Ebelfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) bana şefaat etmesini umarak ve sevâbını da Hz.Ebelfazl Abbas’a (Aleyhisselâm) hediye etmek maksadıyla Allah-u Teâlâ’ya adadım” ise buna kim, ne mazeretle mani olabilir? Veya mani olmaya hakkı var mıdır? Demek ki meselenin özünde niyet vardır. Şuur vardır. Biz de teker teker kimsenin göğsünü yarıp bakamayacağımıza göre buna itiraz etmeye hakkımız yoktur. Bilinçsizce yapanlar olabilir, peki burada yapılması gereken nedir? Bilinçlendirmek. Engel olmak, ziyaretçiyi rahatsız etmek ya da “Şirk,şirk!” diye yaygara koparmak değil.

Ülkemizde bazı kötü niyetli insanların tarih boyunca bu mevzuyu suistimal etmesinden ve kimi zaman da sahte Türbeler dikmeye varan küstahlıklar yapmasından dolayı bu mevzuya karşı oluşan önyargıları anlayabiliyoruz. Ama Irak’taki Mukaddes mekânlar kutsiyetinden ve köklü geçmişi hususunda İslam aleminde ittifak vardır dersek sanırız yanlış olmaz. Meselâ Hz.İmam Ali’nin (Aleyhisselâm) paspâk Kabri, Abbasi devleti zamanında ve devletin o dönemde başında bulunan Harun’un bizzat komuta ettiği bir grubun eliyle bulunmuştur. Ehlibeyt'in (Allah'ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) tümünün şahadet sebepleri, nerede ve nasıl şehit oldukları bellidir. Asırlar boyunca yapılan saldırılar ve denemeler bu ger.eği ortadan kaldıramamış, bilakis daha da aşikâr etmiştir. Kayıtlı tüm verilere ilaveten mukaddes mekânların kendilerine özgü ilahi etkileri, kokusu, huzuru ve yaşanan sayısız kerametler – ki halen de yaşanmaya devam etmektedir – paspâk bedenlerin orada yattığına dair hiçbir şüphe bırakmamaktadır.

Bu açıdan tabiri caizse Mukaddes mekânlar “gerçekten Mukaddes”tir.

Şimdi de haberimizin konusuna geçelim.

Adak ve nezirlerin toplanması

Bu mevzuyla ilgili çok sayıda soru oluştuğu için gerekli bilgileri, Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi’ne bağışlanan adak ve nezirler hususunda en yetkili isimden alalım dedik ve “Hediye ve Nezirler Bölümü” Başkanı Adnan Bidyewî Abdulemîr Bey’den bilgi aldık:

“Ziyaretçiler tarafından yapılan bağış ve adanan nezirler bu vazifeye özel şube olan “Mali ve Aynî Nezirlerin Teslim alınması şubesi” tarafından alınır. Bu teslim alma işlemi “Vasl-ı Teslim/Teslim alma makbuzu” verilmek suretiyle gerçekleştirilir. Teslim alınan emanetler her gün Maliye Şubesi’ndeki konuyla ilgili sorumlular olan Haznedarlar’a teslim edilir. Bu işlemde de aynı şekilde “Vasl-ı Kabz/ Bulundurma Makbuzu” verilir. Parasal yolla yapılan (bağış,nezir,hediye vs.) ile ilgili (süreç) bu şekilde.”

"Mukaddes Türbe’ye gelen; birbirinden farklı çeşitteki mefruşat, cihazlar,araçlar, tuhafiyeler, vs. aynî hediyeler ise aynı metodla ama bu sever Mukaddes Türbe’ye bağlı Depolama Bölümü’ne teslim edilir. Bu (teslim alma – etme) süreci parasal yolla yapılan (bağış,nezir,hediye vs.) sürecinin aynısıdır. Teslim alınan (emanetler) depoya alınma işlemine özel düzenlenmiş evraklarla kayıt altına alındıktan sonra depolanır. Aynî hediyelerin bir diğer bölümünü oluşturan büyükbaş hayvan,inek vs. ile yemekler Mukaddes Türbenin Ziyafet Evi’ne gönderilir."

“Aynî hediyelerin bir diğer türü olan altın,gümüş vb. parçaları da, sadece bu amaca yönelik kurulmuş özel bir komiteye teslim edilir. Mukaddes Türbe Genel Sekreterliği’nin talimatıyla kurulmuş olan bu komite de bu gümüş ve altınları teslim alıp halen yapımı devam eden Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) yeni pencereliğinin (diğer adıyla Zarîh-i Şerîf) inşaatında kullanır. Teslim alma ve teslim etme süreci, benzer şekilde daha önce anlatıldığı gibidir.”


Abdulemîr, büyüklüğü veya taşımasının külfetli olmasından dolayı Mukaddes Türbe’ye getirilmesi zor olan (aynî) hediye ve nezirlere değindi. Abdulemîr bu tip hediye ve nezirlerin yurt içi veya yurtdışından gelmelerine göre iki farklı süreçten geçirildiğini kaydetti. Yurtdışı sürecinde Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Dış İlişkiler Bölümü’nün sorumluluğunda olduğunu söyleyerek, söz konusu bölümün Mukaddes Türbe Genel Sekreterliği’nin yazılı onayı doğrultusunda resmi yazışmalar,gümrük ve vergi gibi prosedürlerden sorumlu olduğunu ifade etti. Yurtiçinden yapılan bu tip hediye,bağış ve nezirlerde de başkanlığını yaptığı bölümün sorumlu olduğunu kaydeden Abdulemîr; bu tip bağış,hediye veya nezri olan ziyaretçilerin bölüm e-postası ya da doğrudan bölüme gelmeleri suretiyle koordinasyona geçebileceklerini ve bu işlemlerde takip edilen sürecin de yine diğerleri gibi olduğu bilgisini verdi.

Abdulemîr sözlerinin sonunda çok önemli bir konuya değindi:“Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesinin üç tane banka hesabı vardır.Bunlardan ikisi Irak içinde olup Rasheed (El-Reşîd) Bankası’ndaki (104) ve (132) numaralı hesaplardır.Üçüncüsü de İran’daki Melli (Milli) Bank’taki “Siba ( 0300801604006)” numaralı hesaptır. Mukaddes Türbe bunların dışında, Irak içi ya da dışında hiçbir ciheti bağış toplamakla görevlendirmemiştir. "
(Başka hiçbir hesap olmadığı gibi hiçbir şahıs,kurum ya da kuruluşa bağış,nezir,adak,hediye vs. toplama görevi verilmemiştir.)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: