Hz.İmam Zeynelabidîn’in Babası ve hane halkı (a.s.) için duyduğu hüzün üzerine…

Babası, kardeşleri, kuzenleri ve babasının dostlarının (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) şehîd oluşlarını gözleriyle gören Hz.İmam Zeynelabidîn (Allah’ın selâmı üzerine olsun); bu yürekleri paramparça eden facianın hüzün, keder ve gamını sürekli yüreğinde taşımıştır.

Facia yaşanan katliamla bitmemiş; akabinde kendisi haftalarca ve acı tadı hayatı boyunca süren bir esaret yolculuğu yaşamıştır.

Bu yüzden de Hz.İmam Zeynelabidîn (Allah’ın selâmı üzerine olsun) gece gündüz ağlardı. Babası’nın ve hane halkının (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) başlarına gelenlere döktüğü gözyaşı ve hüzün ile ilgili olarak Hz.İmam Sadık’tan (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şöyle bir rivayet aktarılmıştır:
“Dedem Huseyn oğlu Ali, babasına yirmi sene ağladı. Ne zaman önüne yemek konsa (onları hatırlayıp) ağlardı. Bir gün kölelerinden biri onu vazgeçirmek istedi ve şöyle dedi: ‘Ben senin (böyle yaptığın için) ölmenden korkuyorum…’

İmam da şefkatle ona şöyle dedi: “‘Ben yalnızca derdimi ve tasamı Allah’a şikayet ediyorum ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum’ (Yusuf 86) Yakub peygamberdi; Allah ondan evlatlarından birini gizledi. (Üstelik) on iki oğlu vardı. Onun (kaybolan oğlunun) sağ olduğunu da biliyordu. Ona rağmen gözleri hüzünden beyaz kesilinceye dek ağladı. Ben ise babamın, kardeşlerimin, amcalarımın ve dostlarımın etrafında öldürülmesini gördüm; nasıl bitsin benim hüznüm?! Ne zaman Fatıma’nın oğlunun öldürüldüğünü; halalarımın, bacılarımın bir çadırdan diğerine koşuşmalarını görsem beni bir ağlama tutar…”

Hz.İmam’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) hüznü ve acısı suya bakınca daha da şiddetlenirdi. Çünkü o vakit babasının ve hane halkının susuzluğunu hatırlardı. Ravî diyor ki: “İmam ne zaman içmek için biraz su alsa ağlardı. Ona sebebi sorulduğunda şöyle derdi: ‘Aslanlardan ve vahşi hayvanlardan bile esirgemedikleri suyu babama içirtmediler; ben nasıl ağlamayayım?’”

Hz.İmam Sadık’tan (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şöyle rivayet olunmuştur: “Çok ağlayanlar beş kişidir: Adem, Yakub, Yusuf, Muhammed kızı Fatıma (Allah-u Teâlâ Onlar’a ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ve Huseyn oğlu Ali (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun)… Huseyn oğlu Ali’ye gelince; O Huseyn’e (O’na selâm olsun) ya yirmi ya da kırk yıl boyunca ağladı. Önüne ne zaman yemek konsa ağlardı. Bir gün bir kölesi şöyle dedi: ‘Canım sana kurban olsun ey Allah Resûlü’nün evladı! Ben senin ölmenden korkuyorum!’”

“O (O’na selâm olsun) da şöyle cevap verdi: ‘Ben yalnızca derdimi ve tasamı Allah’a şikayet ediyorum ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum’ Ne zaman Fatıma’nın evlatlarının öldürülmesi aklıma gelse bir ağlama tutar beni.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: