İbn-i Ziyad alçağı Kûfelileri korkutup Hz.İmam Huseyn’e (a.s.) yardım etmelerini engelliyor

Hicri 61 yılınına Muharrem-i Haram ayının dördüncü gününde o sırada Kufe Valisi olan Ubeydullah b. Ziyad minbere çıkıp halka çok sert bir konuşma yaptı ve Kufe’de hz.İmam Huseyn’e (O’na selâm olsun) yardım eli uzatacak herkesi derhal öldürme ya da idam etmekle tehdit etti. Olaya din kisvesi giydirmek isteyen İbn-i Ziyad alçağı; Kadı Şureyh’in Hz.İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) kanının mubah olduğunu söylediği fetvasını okudu. Ardından da Kufe’ye götüren tüm yolların kapıların kapatılmasını emretti. Çünkü Kufelilerin ya da başka şehirlerden hiç kimsenin Hz.İmam’a (Allah’ın selâmı üzerine olsun) asker olmasını ya da yardım etmesini engellemek istiyordu.

Halkı terörize etmek ve ağır baskı uygulamak, İbn-i Ziyad’ın yöntemiydi. Bir yandan tamâh ettiriyor öte yandan da korkutuyordu. Tamahkar kimseleri parayla kandırıyor; liderlerin ve aşiret büyüklerinin gönlünü daha çok otorite ve itibar vaad ederek kendine çekiyordu. İnancı sağlam, kalpleri dünyevi zevklere yenilmeyen kimselere bu fayda etmediğinden onları tutuklatıp hapse attırıyordu. O süreçte hapse atılan Kûfelilerin büyük bir kısmı; Aşûra faciasından birkaç yıl sonra hapisten çıkarılınca Süleyman b. Sured el-Huzai önderliğinde Tevvabîn hareketine katıldılar ve Hz.İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) intikamını almak için ölene kadar savaştılar.

Dünyaya kalpleri meyletmeyen aşiret büyükleri ve liderlere gelince; kimisi ihanete uğradı kimisi de hapse atıldı. Şunu da hatırlatalım: Bir topluluğu doğru hedefe doğru hareket ettiren ve o hedef etrafında bir araya getiren kişiler her zaman o toplumda konum ve nüfuz sahibi kimselerdir. Kabileye dayalı toplumlarda o tarz kimseler kabileden tasfiye edilir ya da atılırsa; halk yalnızca kabile büyüğünün peşine takılır ve o nereye giderse peşinden giderler. O dönemde de aşiret liderleri Hz.İmam Ali (Allah’ın selâmı üzerine olsun) dostları ve Emevî yandaşları olmak üzere ikiye ayrılıyordu. İbn-i Ziyad kendisine karşı olanların tasfiyesi için Emevî tarafını tutan aşiret reislerini kullanıyordu.

Liderini ve söz sahiplerini yitiren kabileler ise parçalanıyordu. Tüm bunlara İbn-i Ziyad’ın kendisine muhalefet edenlere yönelik korkunç vaatleri, uyguladığı terör politikası, Kufe girişlerinin gözetlenip takip edilmesi için casusları salması ve Şam’dan gelecek orduyla tehdit edip durması da cabasıydı. İşte böylesi bir ortamda kimsesi olmayan ezilmişlerin elindeki kozlar ortadan kalkıyor; dik durup zalime meydan okuyacak ve hareket edecek gücü kendilerinde bulamıyorlardı…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: