Muharrem ayının yedinci günü ve Hz.Ebulfazl Abbas (a.s.) ile bağdaştırılması üzerine…

Irak’taki Muharrem kültürünün bir parçası da Muharrem ayının yedinci gününü Hz.Ebulfazl Abbas’I (Allah’ın selâmı üzerine olsun) anmaya ayırmaktır. Bunun nedeni de hicri 61 senesinde Muharrem ayının yedinci gününde gerçekleştiği rivayet edilen şu hadisedir:

Bu günde Hz.İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) ve beraberindekilerin etrafındaki abluka daraltıldı. Çıkışlar kapatıldı ve suya ulaşmaları engellendi. Ömer b. Sâd (Allah’ın laneti üzerine olsun) Alkami nehrinin başına beş yüz kişiyi bekçi olarak dikti. Çünkü İbn-i Ziyad denen alçak bir mektup göndermiş ve Hz. Huseyn’in, hane halkının ve dostlarının (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) suya erişiminin engellenmesi emrini vermişti.

Kavurucu susuzluk her yanı sardı. Bir yanda çocuklar inliyor, öte yanda yaşlılar kurumuş ciğerlerinden dert yanıyordu. Öbür yanda ise uzun uzun mızraklar ve kınlarından çekilmiş kılıçlar; suya ulaşmayı engelliyordu. Hepsi Şehitlerin Efendisi’nin (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) ve hamiyetperver dostlarının gözleri önünde gerçekleşiyordu. Hz.Abbas’ın (O’na selâm olsun) içi bu manzaraya daha fazla tahammül edemiyordu artık…

Derken Şehitlerin Efendisi (Allah’ın selâmı üzerine olsun) kardeşi Abbas’ı (Allah’ın selâmı üzerine olsun) bu vazife ile görevlendirdi. Hanımefendilere ve çocuklara su getirmesini emretti. Yanına da yirmi cengaver ve yirmi kırba verdi. Nehrin başında durmakla kimin görevlendirildiğine bakmadan Fırat’a doğru atıldılar. Başlarında Âl-i Muhammed’in Arslanı ve Haydar-ı Kerrar evladı Hz.Ebulfazl Abbas (Allah’ın selâmı üzerine olsun) varken ne önemi vardı zaten? En önlerinde de Nafi’ bin Hilal El-Muradi vardı, sancağı taşıyordu. Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) eşsiz dostlarındandı. Onu Kerbelâ savaşının canîlerinden Amr b. Hacca el-Zubeydî karşıladı. Fırat nehrinin bekçiliği ile görevlendirilmişti. Nafi’ e şöyle dedi:

- Seni ne buraya getirdi?

- Mani olduğunuz sudan içmeye geldik!

- İç, afiyet olsun; ama ondan Huseyn’e taşıyıp götüremezsin.

- Hayır, Allah’a yemin olsun ki; Huseyn, hane halkı ve dostları susamışken ondan bir damla dahi içmem!

Sonra da beraberindekilere “Kırbalarınızı doldurun!” diye seslendi. Bunun üzerine Amr b. El-Haccac’ın adamları saldırıya geçince bir kısmı su doldurup diğer kısmı savaşmaya başladı. Müminlerin Emîri’nin arslan oğlu Ebulfazl Abbas (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) de onlarla beraber savaşıp adeta ulu bir dağ gibi onları koruyordu…

Suyu aldılar ve çadırlara getirmeye başardılar. Başlarında o heybetli cengaver olduğu için düşmanlardan hiç kimse yakınlarına yaklaşmaya bile cüret edememişti. Mübarek hanedânın susuz kalmış hanımları ve yavruları büyük sevinç yaşadı. Alemdâr Abbas’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) artık bir lakâbı daha vardı: “Sakî Ataşâ Kerbelâ” yanî Kerbelâ’nın susuz kalmışlarının su getiren kimsesi..

Bu hadise üç gün sonra yeniden tekrarlandı. Hz.Abbas (Allah’ın selâmı üzerine olsun) bu sefer de Alkami nehrinin üzerindeki ablukayı kırdı ve su almayı başardı. Ancak geri döndüğü sırada onunla yüzyüze savaşmaya cesaret edemeyen düşman hain bir pusu kurdu. Hz.Abbas (Allah’ın selâmı üzerine olsun) kurulan alçak tuzağın sonucunda önce sağ kolunu ve sonrasında da sol kolunu yitirmesine rağmen amansızca çarpıştı. Derken hainlerin yağan oklarından biri su kabına denk geldi. Sonra da hepsi birden saldırılar ve hazret şehîd oldu…

Selâm olsun Kerbelâ’da susuz bırakılan Ehlibeyt’e su getiren Sekkâ’ya!

Selâm olsun Haşimoğulları’nın Dolunayı’na!

Selâm olsun Hz.Ebelfazl Abbas’a!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: