Hz.İmam Zeynelabidîn’in (a.s.) şahadeti hatırası üzerine…

Muharrem-i Haram ayının yirmi beşinci günündeyiz. Hicri 94 senesinde bu günde Nübuvvet Hanedânı Pâk Ehlibeyt’ten olan dördüncü Hidayet Önderi Hz.İmam Ali Seccâd (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) şehîd olmuşlardır.

Hz.İmam Zeynelabidîn (O’na selâm olsun) hayatının çoğunluğunu gündüzleri oruç ve geceleri ibadetle geçirmiştir. Kerbelâ Olayı’nın bitmez tükenmez yaralarını da nereye giderse beraberinde götürmüştür. Babası’nın, ağabeyinin, kardeşinin, amcalarının, akrabalarının ve dostlarının bir bir şehîd oluşunu…Alçakların “Yakın zalimlerin evlerini!” feryatları içerisinde çadırlarını ateşe vermesi…Validesinin, halalarının, kız kardeşlerinin ve yeğenlerinin yanan bir çadırdan diğerine koşuşması… Hepsi sık sık gözünün önüne gelirdi ve göz yaşlarına boğulurdu… Bu yürek parçalayan manzaralar doğal olarak da onun sağlığına büyük etki etmiştir.

Hz.İmam (Allah’ın selâmı üzerine olsun) halkın nezdinde büyük bir itibare sahipti. İlmi, fıkhı, ibadeti, ahlakı, sabrı ve birbirinden güzel huyları insanları hayretler içerisinde bıraktıran cinstendi. Bu yüzden onu görüp sohbetiyle şereflenen ve sözlerini dinleme fırsatını bulabilen kimse kendini çok mesut görürdü. Bu durum da Emevîlerin uykularını kaçırıyordu. Emevîler içerisinde ona en çok kin güden kimse de Abdulmelik oğlu Velîd idi.

Velîd’in ne denli alçak bir kimse olduğunu anlamak için Zuhrî’ye dayanan şu rivayet yeterlidir. Zira Zuhrî, Velîd’in şöyle dediğini aktarmıştır: “Huseyn oğlu Ali dünya yurdunda olduğu müddetçe bana rahat yoktur!” Kıskançlığından kuduran alçak, işte bu nedenle başa geçince ilk iş olarak Hz.İmam Seccad’a (Allah’ın selâmı üzerine olsun) suikast yaptırmayı karar aldı. Bunun için de Yesrib’de yaşayan bir ajanına zehir verip Hz.İmam’ı (Allah’ın selâmı üzerine olsun) zeirletmesini emretti. O cani verilen emri getirince Hz.İmam (Allah’ın selâmı üzerine olsun) şiddetli zehrin ağrılarıyla önce kıvranmaya başladı, sonra da yatağa düştü. Yatalak haldeyken Yüce Allah’a derdini döken hazret bir yandan da rahmet ve mağfiret diliyordu. Halk olanları duyunca etrafına toplandı. Son nefeslerini vermeye yaklaşınca insanlar O’nun kendisine yaradılanların en kötüsünün eliyle şehadeti rızıklandırdığı için Yüce Allah’a hamd-u senâ ettiğini duydu...

Hz.İmam Muhammed Bâkır, Babası (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) şehîd olunca babasının cenâze işlemlerini üstlendi. İnsanlar bazı cenaze işlemleri esnasında hazretin Yüce Allah’a secde etmekten alnının deve dizi gibi nasır bağladığını gördü. Bazısı omzunda da nasır görüp Hz.İmam Bakır’a (Allah’ın selâmı üzerine olsun) nedenini sordu: “Babamın omzunda taşıdığı çuvalın izi bu. Bunu omzuna alıp içine yiyecek kor ve geceleri fakirlere yemek dağıtırdı.” Hz.İmam Bâkır, Babası’nın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) cenaze guslünü ve kefenlenmesini tamamladıktan sonra cenaze namazını kıldı.

Hz.İmam’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) cenâzesi eşi görülmemiş kalabalığa sahne oldu. İyi kötü herkes cenazesine geldi. Hazretin mübarek bedeni teşyi edilirken ve toprağa verilirken herkes etrafına toplandı, göz yaşları sel oldu...

Tekbir ve hamd duaları eşliğinde Bakî Kabristanlığı’nda amcası Hz.İmam Hasan’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) yanına kabir kazan Hz.İmam Bâkır (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ardından babasının mübarek başını kabre indirip toprağa verdi. Böylece bir Hidayet gemisi daha yol almış ve bu ümmet eşi benzeri bulunmaz bir değerini daha kaybetmiş oldu...

Doğduğu günde, şehîd olduğu günde ve yeniden dirildiği günde O’na selâm olsun!

Allah’ın selâmı Hz.İmam Seccâd’ın üzerine olsun!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: