Hz.İmam Huseyn’in (a.s.) başından bir damla kanın düştüğü o makâmın hikayesi üzerine…

Siyer kitaplarının yazarları Esirler Kervanı’nın Hz.İmam Huseyn’in ve dostlarının (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) kesilen mübarek başları eşliğinde götürüldüğü esaret yolculuğuyla ilgili olarak birçok hadise nakletmiştir. Bunlardan biri de işte bunun gibi bir günde Irak’ın kuzeyinde, Dicle nehrinin kıyısında ve Kufe’den 600 km uzakta yer alan Musul şehrinde meydana gelmiştir.

“Nefs-ul Mehmûm” kitabının yazarı konuyla ilgili olarak şöyle aktarmıştır: “Musul’daki makama gelince… Hz.İmam Huseyn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) esîr edilen ailelerinden oluşan Esirler Kervanı’nı götürenler, Musul’a girmek istedikleri zaman oradaki ajana haber saldılar. Şehre girebilmeleri için ondan azık, yem ve barınma yeri ayarlamasını istediler. Musul halkı ajanla şu şekilde anlaştı: Gelenler şehre girmeyecek, şehir dışında onlar için bir yer ayarlanacak, ayarlanan bu yerde istedikleri onlara sunulacak ve buna karşılık hiçbir şekilde şehre girmeden yollarına devam edeceklerdi.

Bunu kabul ettiler ve Musul’dan bir fersah ötede bir yerde konakladılar. Bu sırada Hz.İmam Huseyn’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) mübarek başını bir kayanın üstüne koydular. Mübarek baş kayaya konunca bir kan damlası damladı ve kayaya akan o damladan bir su pınarı fışkırdı. Pınar o vakitten sonra her sene Aşura gününde kaynayıp köpürmeye başladı. Durumu gören yore halkı dört bir yandan toplanıp orada Aşûra matemi düzenler oldu. Bu durum Mervan oğlu Abdulmelik dönemine kadar devam etti. Abdulmelik bunu duyunca o kayanın kaldırılmasını emretti ve o saatten sonra bu iz bir daha görülmedi. Ancak tüm bunlara rağmen Ehlibeyt (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) sevdalıları o konumun üzerine bir kubbe yaptırdı ve bu makama “Meşhed-un-Nukta/Damla Makamı” denmeye başlandı.

el-Bahaî “el-Kâmil” isimli kitabında şunları aktarmıştır: “O mübarek başı taşıyanlar Arap kabilelerinin onlara karşı çıkıp başı ellerinden almalarından korkuyordu. Bu yüzden bilindik yolu bırakıp başka bir yol tuttular. Ne zaman bir kabilenin olduğu bir yere varsalar azık ve barınacak yer isteyip ‘Yanımızda bir haricînin başı vardır’ diyorlardı.”

Aynı yazar başka bir yerde bu makamın inşa edilmesinin sebebi ile ilgili olarak şunları aktarmıştır: “Hz.İmam Huseyn’i (O’na selâm olsun) katlettikten sonra başını Şam’a doğru götürdüler. O sırada Benî Saîd Manastırı’nın yanından geçtiler ve yakınlarında kaldılar. O sırada Hz.İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) hayvanların boynuna astıkları başını bir çuvala koymuşlardı. Manastır’daki bir rahip bunun haberini alınca başı aldı, yıkadı ve güzel kokular sürüp bir gece kendi yanında sakladı. O sırada baştan bir damla kan kaldıkları yere damladı. Rahip de bu yere bir makam inşa etti ve buraya Huseynî Damla makamı denmeye başlandı. O tarihten sonra Musul’un seçkin kimseleri oraya defnedilmeye başlandı.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: