“Aşûrâ’yı anlayamayan, İmam Huseyn’i (Aleyhisselâm) anlayamaz. İmam Huseyn’i (Aleyhisselâm) anlayamayan da, doğal olarak Hz.Peygamber’i (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) anlayamayacaktır.”

13 Kasım 2013 (9 Muharrem 1434) tarihinde devrik diktatörlük rejimi sürecinde sürgün edilmelerinden ötürü ABD’de yaşayan Iraklılar; Cennet gençlerinin, Şehitlerin ve Hürlerin Efendisi Hz.İmam Huseyn ile (Aleyhisselâm) Sağ kolu, can kardeşi ve sancaktarı Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) Mukaddes Türbelerinin ziyaretiyle müşerref olmak üzere Mukaddes Şehir Kerbelâ’ya geldi.

190 kişiden oluşan ve dini,ilmi, akademik ya da kültürel anlamda önemli şahsiyetler ihtiva eden Kâfile; ziyaretinin bir bölümünde Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Genel Sekreteri Sn. Seyyid Ahmed Sâfi (Yüce Allah izzetini bâki kılsın) ile bir araya geldi.

Seyyid Sâfi şöyle konuştu: “Yolculuğun zorluğuna dayanarak, (uzun) yol çilesine göğüs gererek ve hem ailelerinizi hem de işlerinizi bir yana bırakarak Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ziyaretine büyük bir aşkla geldiniz. Bu da sizleri O’nun (Aleyhisselâm) ziyaretine canlarınızı ve bedenlerinizi müşerref ettiren şeyin O’na (Aleyhisselâm) duyduğunuz (Hüseynî) cezbe olduğuna işaret etmektedir.”

ÇİZGİLER

“Aşûrâ olayı, Hz.Peygamber ve Ehlibeyti’nin (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı üzerlerine olsun) büyük önem verdiği ana konulardandır. Bizler Hz.İmam Huseyn’e (Aleyhisselâm) borçluyuz.Zira O (Aleyhisselâm) vicdanlarımızı uykudan uyandıran ve iki çizgiyi birbirinden ayırt etmemizi sağlayan şahsiyettir. O iki çizgi de köklü (hakiki) çizgi ve sahte (batıl) çizgidir. Eğer İmam Huseyn (Aleyhisselâm) ve (döktüğü) pâk kanları Müslümanların gözünde bu çizgiler kaybolacak ve birbirine karışacaktı.”

FARK

“İnsan inancının mânâ âlemi ile bağlantılı olduğunu iddia ettiğinde benliklerde yer alan bir gerçeğe ve bu yakîn’e (gerçekten hiçbir şekilde şüpheye yer bırakmayan kuvvetli imana) ihtiyaç duyar. Buna akîdeyi de Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) döneminde kendisinden başka hiç kimse iddia etmemiştir. O (Aleyhisselâm) itaati farz imamdır. Öyledir, Hz.Peygamber (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) O’nu (Aleyhisselâm) bize tanıttığında şöyle buyuruyordu: “Huseyn bendendir, ben de Huseyn’denim.”

ÖNEM

“Peki Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) İmam Huseyn’den (Aleyhisselâm) olması nasıl mümkün olabilir? Bu anlam; İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ve Hüccet İmam Hz.Mehdî’nin (Allah pek şerefli ve pek kutlu ortaya çıkışını çabuklaştırsın) o çizginin uzantısı oluşunda hayat bulmuştur. Masum İmamlar (Aleyhimusselâm) bu konuya odaklanmışlar ve Ehlibeyt (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah’ın olmak üzere hepsine olsun) dostlarının gönüllerinde derinlere yerleştirmişlerdir. Her bir Masum İmam (Aleyhisselâm), Şehitlerin Efendisi’nin (Aleyhisselâm) davasına çok önem vermiştir.Bu anlama dair birçok hadis rivayet olunmuştur ve bunlardan bazısı ziyarete, bazısı dini merasimleri düzenlemeye, bir diğer bölümü de Mukaddes Kabirleri onarmaya teşvîk etmektedir. Bu destek ve teşvîk; iki yüzyıllık bir süreç boyunca Aşûrâ Olayı’nın nefislerimizin derinliklerine yerleşmesine vesile oldu.Nitekim bu olay, Paspâk İmamlar’ın (Allah’ın en üstün salât ve selâmı üzerlerine olsun) hayatının en ön plana çıkan yönü olmuştur.”

SIR

“Bazı ziyaretlerin anlamı hâlen daha anlaşılmamıştır.Receb-i Şerîf ayının ziyareti mesela...Hz.İmam Sâdık (Aleyhisselâm) o ziyarette “ Şehadet ederim ki kanlarınız Arş’ın gölgesine yerleşmiştir!” buyurmuştur. Bu sözlerin anlamı nedir? Hz.İmam Sâdık (Aleyhisselâm) boş konuşmaz elbette. Bu sözler büyük bir soru işareti olarak kalmıştır. Bizler o sözlerin sırrına Hz.İmam Sâdık’ın (Aleyhisselâm) gördüğü şekliyle hala vakıf olamadık. İdrak edemediğimiz olaylardan bir diğeri de Aşûra olaylarından biri olan şu olaydır: Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) okla vurulduğunda (oku çıkarıp) elini okun çıktığı yerin altına yerleştirmiş ve akan avucunda toplayıp gökyüzüne fırlatmıştır. O paspâk kandan bir damla olsun bile yere düşmemiştir. Yerçekimi kanunları neden o hadisede çalışmamıştır? Hz.İmam Sâdık (Aleyhisselâm) bu hadiseyi ziyarette tazim etmiş ve öyle buyurmuştur.”

“Mânâ âlemi ile madde âlemi arasında etkileşim vardır.Aşûrâ hadisesi de dar ve kısıtlı madde âlemi ile sınırlı kalmamış, bilakis mânâ âlemine ve o âlemin sâkinlerine doğru yüceldikçe yücelmiştir. Bu da şunu göstermektedir. Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) davası ilahi bir projedir ve Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) getirdiği dine yeniden hayat vermektir. Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) bize ölmenin yolunu değil yaşamanın yolunu öğretmektedir. Aşûrâ’yı anlamayan da Hz.İmam Huseyn’i (Aleyhisselâm) anlamayacaktır. Hz.İmam Huseyn’i (Aleyhisselâm) anlamayan da, doğal olarak Hz.Peygamber’i (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) anlamayacaktır.”

Ehlibeyt (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) Dostları; Ehlibeyt (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) ile bağlarını perçinlemek ve Aşûrâ gibi, mukaddes münasebetleri ihya etmek için akın akın Mukaddes mekânları ziyaret etmektedir.Söz konusu ziyaret; Mukaddes mekânlara sıklıkla düzenlenmekte olan resmi,yarı resmi ya da resmi olmayan çok sayıda ziyaretten biridir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: