“Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) şiarlarını, dış dünyadan önce iç dünyamızda canlandırmalı ve ahlakımızı O'nu (Aleyhisselâm) örnek alarak şekillendirmeliyiz!”

29- 30 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen (25- 26 Safer 1435) I.Taff Kültür Festivalinin açılışında konuşan Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Genel Sekreteri Temsilcisi Beşîr Muhammed Câsim, Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) matem merasimlerine farklı bir açıdan yaklaştı.

Kûfe Üniversitesi’nin Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi işbirliği ile düzenlediği festival, Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) Taff Vakıası (Kerbelâ Olayı - Aşûrâ günü,öncesi ve sonrası) ve Erbain’i (Mukaddes Şahadeti’nin Kırkı) münasebetlerini yâd etmek amacıyla düzenleniyor.

Sözlerinin başında Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Genel Sekreteri Seyyid Ahmed Sâfi’nin (Allah izzetini daim etsin) konuklara selâmını iletip Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) Erbain’i münasebeti sebebiyle konuklara taziyelerini sunan Câsim, konuşması boyunca şunlara değindi:

“Gerek Muharrem ayının onu (Aşûrâ) bölümü gerek sonrasında Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) kervanının esir edilip şehir şehir gezdirilmesi bölümü olsun, Kerbelâ vakıası’nın iki boyutu bulunmaktadır:”

“Birincisi zaman (ötesi) boyutudur. Kerbelâ vakıası 1400 yıl önce gerçekleşmiştir, ancak bizler bu olayları,bu günde bile ve hem de detaylarıyla birlikte yaşıyoruz. Yapılan tüm dezenformasyona,karartmalara ve Emevilerin, bu ölümsüz hadiseyi tarihe gömmeye yönelik gerçekleştirdiği tüm çirkin propagandasına rağmen; gönüllerimizde ve vicdanlarımızda daha dün olmuş gibidir.Bunun bu boyutta gerçekleşmiş olmasının ardında ilahi bir irade vardır. Çünkü Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) katledildiğinde yeryüzünde Allah-u Teâlâ için O’ndan (Aleyhisselâm) daha aziz, daha değerli bir varlık bulunmuyordu. Katledilişi de asla sebepsiz yere olmamış bilakis birçok önemli gaye ve sebepten ötürüdür. Bu en önemli sebeplerden biri de (yaşananların) zaman (ötesi oluşu) boyutudur.”

“İkincisi de mekan (ötesi) boyutudur. Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) o yoz oligarşik zümreye karşı isyan ettiği zaman; o dönemde artık İslam’ın sadece ismi ve Kur’ân’ın da sadece zahiri kalmıştı. Vakıa mekan ötesi olduğu için de Kerbelâ ile kısıtlı kalmamış, Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) davası her türlü sınırı aşıp dünyanın binbir köşesine erişti. İşte bu günde dünyanın her yerinde bu davanın yaşatıldığını görmekteyiz. Çünkü bu dava; Rabbani meşiyyet (irade) sonucu vuku bulmuş İlahi bir projedir!”

“Bu köklü üniversitenin eteğinde bulunan bizlerin görevi Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) şiarlarını evvela iç dünyamızda yaşamaktır. Bu şiarları yaşamak ve yaşatmak, sadece ağlamaktan ibaret değildir,(şiarlar) insanın gönlünde can bulmalıdır. Bunun için de Hz.İmam Huseyn’i (Aleyhisselâm) her şeyimizde, her davranışımızda,işimizde ve ahlakımızda kendimize örnek ve kılavuz kılmalıyız. Şükran da duysak, naza da çeksek; bizler artık Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) okulunun öğrencileri olduk artık. Bu yüzden başarılı olmak zorundayız ve başka hiçbir seçenek yoktur! Bu okuldaki başarılarımızla da belki – çok az da olsa- Hz.İmam Huseyn’e (Aleyhisselâm) olan borcumuzu edâ etmiş olacağız. Zira O (Aleyhisselâm) *** her türlü fedakarlığı yapmış, varını yoğunu feda etmiştir!”


Festival açılışının sonunda Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Medya şubesi sorumlusu edebiyatçı yazar Ali Habbaz’ın hazırladığı “Hamîd bin Muslim adlı Râvi’nin yargılanması” adlı tiyatro oyunu sergilendi. Aşûrâ Faciası’nın ardından Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) kervânından hayatta kalan Ehlibeyt-i Kirâm’ın (Aleyhim Efdalussalatu vesselâm) esir alınıp şehir şehir gezdirilmesi, bu süreçte yaşanan acı olayların ve Hz.Zeyneb-i Kubrâ’nın (Selâmullah Aleyhâ) Muaviye Oğlu Yezîd’in (Allah lanet etsin) meclisinde verdiği hutbenin ele alındığı oyun izleyenlerden çok sayıda övgü aldı.

NEDEN BU FESTİVALLER DÜZENLENİYOR?

Bu ve bunun gibi festivaller, Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) kültürünü,ahlakını ve gerçekleştirmiş olduğu Mubarek Kıyam’ın ilkelerini, üniversite ortamında yaymak için düzenlenmektedir. Böylelikle üniversiteli gençleri, yüzleşmekte oldukları; tekfirci terörist örgütler tarafından yönetilen yoz, sapkın ve bozuk inanç ya da fikirlere dayalı saldırılara karşı, Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) kişiliği, kültürü,ahlakı, kıyamı ve kıyamının ilkeleri ile üniversiteli gençlerin zihin ve gönüllerini yoğurmak suretiyle koruyup güçlendirmek amacıyla tertip edilmektedir.Tabiri caizse günümüz Ortadoğu coğrafyasını saran Tekfircilik “mikrop,virüs,bakteri vb.” karşı “Huseynî gönül ve fikir aşısı” ile “bağışıklık kazandırmak” için bu tip organizasyonlar gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra, hayatın her alanında “Huseynî sevgiyi,rahmeti, kültürü, öğretileri ve bilgeliği” taşımak gibi çok önemli gayeler de vardır kuşkusuz.





***(Bizlerin Hakk’ı bulup tanıması ve Hakk’ın istediği gibi Hakk’a yakınlaşıp kul olabilmesi, gerçek birer müslüman ve gerçek bir Muhammedî olabilmesi… Kelimeler anlatmaya yetmiyor… Bunlara ve “Hüseyni”leştikçe öğrendiğimiz çok daha fazlasına, gönlünüzden bir “... için” daha ekleyiveriniz lütfen… Çev.)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: