8. Uluslararası Risaletin Baharı Kültür Festivali önemli mesajlarla başladı! Önemli sorun, "Güneş" ve "aydınlığı", hepsi bu haberde!

Mukaddes Hz.Huseyn ve Hz.Abbas (Aleyhimasselâm) Türbeleri Genel Sekreterlikleri’nin katkılarıyla düzenlenen 8. Uluslararası Risaletin Baharı Kültür Festivali başladı. 17 Ocak 2014 (15 Rebiulevvel 1435) Cuma günü öğleden sonra (15:00) Mukaddes Hz.Huseyn (Aleyhisselâm) Türbesi Sahn-ı Şerîf’inde (Ana avlusunda) düzenlenen açılış töreniyle birlikte start alan festivalin bu seneki sloganı “Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi); hidayete götüren merhamet ve kurtuluş yolu” oldu.

Hz.Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ve evlâdı Hz.İmam Cafer-i Sâdık’ın (Aleyhisselâm) mubarek doğum günleri münasebetiyle düzenlenen festivale; farklı inanç ve mezheplerden çok sayıda din adamı,siyasetçi,akademisyen, edebiyatçı ve kültür-sanat camiasına mensup isim katıldı. Yoğun ilgi gören festival açılışını çok sayıda uydu kanalı canlı yayınlarken, birçok yazılı,görsel ve elektronik medya mensubu da açılışta hazır bulundu.

Mustafa El-Ğalibî’nin Kur’ân-i Kerîm tilaveti ile başlayan törende, Festivalin açılış konuşmasını, Mukaddes Hz.Huseyn ve Hz.Abbas (Aleyhimasselâm) Türbeleri Genel Sekreterleri adına Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Genel Sekreteri Sn. Seyyid Ahmed Sâfî yaptı:

“Aziz kardeşlerim, muhterem hocalarım, değerli konuklar... Allah’tan size selâm,rahmet ve bereket olsun! Hz.Resûlullah’ın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ve Torunu Hz.İmam Cafer-i Sâdık’ın (Aleyhisselâm) bu mubarek günlerde oluşumuz sebebiyle sizlere tebriklerimizi arzeder; hepinizin, tevfikinizin devamlı olmasını temenni ederiz.”

TÜM MÜSLÜMANLARI İLGİLENDİREN ÖNEMLİ SORUN

“Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) sîretinin maruz kaldığı gerçek bir sorun vardır. (Sizin de bildiğiniz üzere) Müslümanların hepsi; hiçbir kuşku duymaksızın Kur’ân’ın Hz.Peygamber’e (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) indiğine ve her türlü tahriften korunmuş olduğuna inanır. Bu hepimizin aleyhine bir hüccettir (mazerete yer bırakmayan delildir). Kur’ân-i Kerîm’de de, Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetine dair çok sayıda ayet yer almaktadır. Başka bir şekilde söyleyecek olursak;Peygamberlerin Sonuncusu’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Peygamberliği, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde isbat olunmuştur demek istiyoruz. Bu yüzden; bizler de Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyeti için Kur’ân-i Kerîm’den yola çıkarak temeller atmalıyız. Şayet başarabilirsek – ki bu da kolay bir iştir – Kur’ân-i Kerîm’de yer alan Nebevî Muhammedî şahsiyete dair ayetler seçtiğimiz zaman O Kur’ân-i Nebevî şahsiyete dair bir açıklık hâli hasıl olmuş olacaktır. Bu da Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Sîretini ele almak istediğimizde bize yardımcı olacaktır. (Bu vesileyle) Hz.Peygamber’i (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Kur’ân-i Kerîm ile koruyabileceğiz. O’nu (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi), ismini ve imajını çirkin göstermek için uydurulmuş o yalan hadis ve rivayetlerden koruyabileceğiz.”

“Hz.Peygamber’i (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) hayatının tüm detaylarıyla tanımak zorundayız. Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) isminin Abdullah oğlu Muhammed (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi), annesinin isminin Âmine ve Zevcesinin isminin de Hadîce olduğunu bilmek yeterli değildir. Yetmez bu. Çünkü Kur’ân-i Kerîm “Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var, (o, size en güzel bir numune ve Allah'tan mükâfât umana ve âhiret gününde mükâfât umana ve Allah'ı çok çok anana da en güzel bir örnektir o.)” buyurmaktadır. Bu “usve-i hasene” (pek/en güzel bir örnek - ilanı) için zaruri özelliklerin tümünü gereken Kur’ân-i Kerîm, Hz.Peygamber’e (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) verme sorumlululuğunu kendisi üstlenmektedir... Hz.Peygamber’i (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) kendisine atfedilen ama Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) berî (uzak) olduğu o uyduruk rivayetlerden koruyabilmek için de, (Kur’ân-i Kerîm’e müracaat etmeliyiz). Müslüman her ne kadar şu ya da bu sebeple o hadislerin Hz.Resûlullah’ın (Sallallâhu Aleyhi we Âlih) şahsiyetini ortaya koyduğunu zannetse (de öyle değildir).Zira Kur’ân-i Kerîm semavi kitapların sonuncusudur ve Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetini O himaye etmektedir. (Mesela) bazı Siret kitaplarında geçen Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) –haşâ– zayıf bir kişiliği olduğuna ya da Risaletinden (Peygamberliğinden) kuşkusu olduğuna dair sözler yer almaktadır. Bizim böylesi şeyleri inanmamız mümkün değildir!”

“Bazı ayet-i şerîfelerin delâleti (işaret ettiği gerçek) aşîkardır. Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetini irdaleyen rivayetleri de, Müslüman olarak bizlerin attığı temellere göre yargılayacağız. Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetini müdafaa etmek zorundayız. Çünkü Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetinin itibarı, her itibarın üstündedir. Kur’ân-i Kerîm de, bu ayetlerle Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetini korumaktadır. Meselâ “Abese ve Tevella/ Yüzünü ekşitti ve başını çevirdi.” (Ayet-i kerîmesini) okuduğumuzda bu Ayet-i Kerîme’nin kınama makamında olduğunu biliyoruz. Böylesi bir fiil, hiçbir durumda Hz.Peygamber (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) hakkında nazil olmuş olamaz! Çünkü Kur’ân-i Kerîm şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Sen, pek üstün bir ahlâk üzeresin!” Kur’ân-i Kerîm böyle derken; Kur’ân-i Kerîm’i anlamayan bir müfessir geliyor ve bu ayet ile Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) kastedilmiştir diyor! Ya da ne Şia ne de Sünni kitaplarıyla hiçbir ilgisi bir rivayet geliyor;O şahsiyet (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Allah-u Teâlâ tarafından yetiştirip hazırlanmış olduğu halde, yine de Ayet-i Kerîme O’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) hakkındadır (diye iddia edebiliyor)!”


Sâfî sözlerinin sonunda kültür camiasını ve akademisyenlere hitap ederek Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) şahsiyetini; Hatem-i Enbiyâ’yı (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) müdafaa ve himaye eden Kur’ân-i Kerîm ayetleri ışığında tanınmasını sağlayacak daha çok araştırma yapma ve yeni eserler ortaya koyma çağrısında bulundu.

Ardından sözü Irak Yüksek öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanı adına Gelişim ve Bilimsel Araştırma Müdürü Dr. Muhammed Abd Atiyye Sirac aldı. Aynı zamanda da Yedinci Akademisyenler Konferansı Daimi Organizasyon Kurulu Üyesi de olan Dr.Sirac şunları söyledi:

“Şüphesiz insanın, İnsanlığın Efendisi, Peygamberlerin önderli ve Yaratılmışların En Seçkini Hz.Muhammed’den (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) konuşacak vaziyette kalmak, gerçekten de zor bir durumdur. Özellikle de, Şehîtlerin Efendisi Hz.İmam Huseyn’in ve Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhimasselâm) huzûrunda...”

“Şüphesiz Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ilahi mesaj olan Kur’ân’ı yüklenmiş ve insanlığa tebliğ etmiştir. Hayatı, rahmetin tüm anlamlarının en şekliyle hayat bulduğu şekilde geçti. Refîk-i Âlâ’ya gidene kadar da hep bu şekildeydi. Ashâbı O’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) için “Bize karşı, kendimizden bile merhametli idi.” demişlerdir. O’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi), ilahi risaletin tüm değerlerini ve ilkelerini tümüyle uygulaması olmasaydı; insanlık, ilahi yolun hakiki manasını anlayamayacak ve gerçek bir örneğini görüp tecrübe edemeyecekti. Onları;cinsiyet ya da coğrafi farklılıkları aşarak tek bir inanç üzere birleştirerek bir toplumsal düzen içerisinde biraraya getiren ve ruh ile beden arasında uyumlu,insanı insan kılan o yol...(İşte o yola) Hz.Resul-i Âzam (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) hidayet öncülüğünü etmiş ve torunu Hz.İmam Cafer-i Sâdık’ın (Aleyhisselâm) sürdürmüştür. Hz.İmam Cafer-i Sâdık, Babası ile birlikte (Aleyhimasselâm); İslam tarihindeki en büyük okulu kurmuş ve tüm İslami okulların önderleri de o okulun öğrencisi olup büyük bir minnet borçlulardır.”


Dr.Sirâc önemli bir duyuru da yaptı: “Bu münasebet vesilesiyle Yüksek öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı’nın siyaseti ve Merce-i Âlâ Sn. Ayetullah Uzma Seyyid Ali Sistanî’nin (Allah bereketli ömrünü uzatsın) yönlendirmeleri çerçevesinde eğitim müfredatlarını yenileme çalışmalarını başlattığını ilan etmekten onur duyar.” Böylece Irak’ta 2003’e kadar Baas diktatörlüğü rejimi ve ondan sonraki dönemde yaşanan terör saldırılarının gölgesinde yıpranan yüksek öğrenim; Ayetullah Uzma Seyyid Ali Sistanî’nin (Allah bereketli ömrünü uzatsın) yönlendirmeleri ve söz konusu bakanlığın siyasetine göre şekillenerek çok daha çağdaş, akademik ve bilimsel bir kimliğe kavuşacaktır.”

Dr.Sirâc daha sonra başlatmış oldukları büyük yüksek öğrenim hamlesini detaylarıyla sıraladı.

Akabinde Şair Necah El-Urâsân bir kaside okudu.

Sonrasında Festivale katılan ziyaretçi heyetler adına Pakistan’daki Kawthar Üniversitesi Rektörü Şeyh Eşref Enver konuşma yaptı:

“Sözlerimin başında Nûr-i Âzam, Hayatın Menba’ı, İnsanın Hürriyetinin, ilerlemesinin ve kalkınmasının temel dayanağı, Peygamberlerin ve Elçilerin sonuncusu Hz.Muhammed bin Abdullah’ın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ve torunu Hz.İmam Cafer-i Sâdık’ın (Aleyhisselâm) viladeti münasebetiyle; başta en yüce tebrikleri, Efendimiz, İmamımız ve Kıyamet gününde günahlarımızın şefaatçi olacak olan Hz.İmam Huseyn’e (Aleyhisselâm), Hz.İmam Hasan Askeri (Aleyhisselâm) oğlu Hz.İmam Mehdî’ye, (yani) Allah’ın yeryüzündeki Hücceti’ne (Canlarımız O’nun ayaklarının altındaki turâba feda olsun) ve Ümmetin Merceiyeti ile fakîhlerine olmak üzere, müminlere,müminelere,yeryüzünün doğusunda ya da batısında olan tüm müslümanlara ve siz değerli canlara arzediyorum!”

EN ÖZEL...

“Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey Peygamber! Şüphesiz biz seni; bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” Ayet-i Kerîme, Hz.Resûl-i Âzam’a (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Peygamberlik ile hitap etmiş ve Allah-u Teâlâ’nın O’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) dışındaki Peygamberlere (Allah’ın salât-u selâmı hepsine olsun) ettiği alışılmış hitaba aykırı bir şekilde, “Ey Peygamber!” diye başlamıştır. Zira alışılmış Olan Allah’ın (Azze ve Celle) Peygamberlere (Allah’ın salât-u selâmı hepsine olsun) isimleriyle hitap etmesidir: Ey Nuh! Ey İbrahim! Ey Musa! Ey İsa! Ey Yahya! Mesela Onlara (Allah’ın salât-u selâmı hepsine olsun); “Ey Peygamber!”, “Ey Örtünüp (elbisesine) bürünen!” veya “ Ey Müddessir” (“Ey Peygamberlik örtüsüne bürünen”), “Ey Müzzemmil” gibi bir hitapta bulunmamış olup bu hitaplarda Hz.Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) için şanını Onlardan (Allah’ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) üstün tutan bir tazim, saygınlık anlamları ve Allah (Azze ve Celle) katında Kendisi’nin (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) diğer Peygamberlerde (Allah’ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) üstün bulunmayan ayrıcalıklara sahip olduğunun (beyanatı vardır).”

“GÜNEŞ’E VE KUŞLUK VAKTİNDEKİ IŞILDAMASINA YEMÎN OLSUN!”

“Güneş sisteminde, güneşin kendisi merkezdir. İşi yeryüzünde yaşayan varlıkların potansiyellerini uygun kemal seviyesine varıncaya kadar beslemektir. Melekût Âleminde ya da Bâtın Âlemindeki (Semâvi – madde ötesi – boyutta dersek daha anlaşılır olabilir) düzende de bir nizam (sistem/düzen) vardır. Bu sistemin Merkezi ve Güneşi Hz.Nebiyy-i Âzam Efendimiz olan Hz.Muhammed’dir (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi). Akli ve nakli deliller Hz.Resûlullah’ın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Melekût Aleminin Güneşi ve Öte bir Maden’dir. (“Şüphesiz İnsanlar altın ve gümüş gibi birer madendirler” Hadîs-i Şerîfi’nden.) Peygamberlerin (Allah’ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) sonuncusu makâmı İlk Yaratılan İnsan Makamı’dır ve tenzîlî bir varlığı vardır. (Hz.Muhammed’in Sallallâhu Aleyhi we Âlihi – bu âleme inmiş olan boyutudur, öteki âlemlerdeki varlığı çok daha başkadır demek istediğini zannediyoruz. Şüphesiz Allah-u Teâlâ daha doğrusunu bilendir. Ç.). Varlığın hakîkati ise tek bir varlığa özgü olup O varlık da Hz.Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi)’dir. Vâhid ve Ehad (Bir ve yalnız tek) olan, ikincisi olmayan ve hiçbir zaman da olmayacak olan Allah’ın isminin Ayeti O’dur (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi). Allah-u Teâlâ’nın “Yemîn olsun şems’e (güneşe) ve onun (kuşluk vakti) aydınlığına (ışıltısına)!” (Duha Suresi) ayetinde geçen “Güneş” O’dur (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi). “Aydınlık da” Hz.Peygamber’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Nuru’nun Melekût Âleminde inbisâtı (açılması,genişlemesi) ve O’nun (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) dininin Mülk Aleminde (İçinde var olduğumuz boyut) yayılmasıdır.”

Akabinde Küçük Hüseynî ve Mukaddes Hz.Huseyn ile Hz.Abbas (Aleyhimasselâm) Türbeleri İlahi grupları, mubarek münasebetlerin Sahipleri’ne (Allah’ın en ulvî salât-u selâmı Onlara ve Pâk Ehlibeyt’in tümüne olsun) ithaf edilen ilahiler okudu.

Sonrasında hep beraber festival faaliyetlerinden biri olan ve Hz.Akîle Zeyneb’in (Selâmullah Aleyhâ) Avlusu’nda yer alan Fotoğraf Sergisi’nin açılışına doğru hareket edildi.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: