“Fatımî Hüzünler Mevsimi” devam ediyor: Mukaddes Türbe’de matem merasimi…

Âlemlerin Hanımlarının Seyyidesi ve Hz.Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) canparesi Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Salawâtullah Aleyhâ) şahadeti münasebetiyle düzenlenen “Fatımî Hüzünler Mevsimi” devam ediyor.

Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Salawâtullah Aleyhâ) şahadeti münasebeti dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Şahadetin başkenti Kerbelâ’daki müminleri de hüzne boğdu. Karalar kuşanan müminlerin elem ve hüznüne, Mukaddes Türbe’nin dört bir yanındaki kara sancaklar eşlik etti. Hz. Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) Mukaddes Ziyaretgâhı özel olarak hazırlanarak, mubarek mekânın dört bir yanına Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Salawâtullah Aleyhâ) yaşadığı o dev mazlumiyeti anlatan tabelalar yerleştirildi. Mukaddes mekânda yapılan Pazartesi ve Perşembe günleri hizmet devir merasimine Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Salawâtullah Aleyhâ) şahadeti özel bölümü eklendi.

Mukaddes Kerbelâ’nın dört bir yanından gelen Huseynî matem grupları da, Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) ve Can Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) pâk ruhlarına taziyelerini arzetmek ve bu vesileyle Allah-u Teâlâ’nın hoşnutluğuyla müşerref olmak için mukaddes mekânlara akın ettiler…

Kur’ân-i Kerîm ayetleri, hüzün dolu şiirler, mersiye feryatları, sel olup taşan gözyaşları ve matem iniltileri… Fatıma’nın Huseyn’inin diyarında yas vardı…

Nasıl olmasındı?

Âlemlerin Efendisi, Fahr-ı Kâinat, Alemlerin Rabbi’nin Habîbi ve En üstün Kul olan Hz.Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi)

“Cenneti özlediğim zaman Fatıma’nın boynunu koklarım” buyuruyordu.

O’na (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) ilk iltihak eden de Fatıması’ydı.

Hz.Zehrâ-i Betûl (Salawâtullah Aleyhâ), Babası’nın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) hayatı boyunca büyük bir sorumluluk taşıyordu. İslam’a davet sürecinin neredeyse tüm meşakkatine eşlik etmişti. Küçük yaşına rağmen, ta İslam’a davet sürecinin başlarından itibaren; Babası’nın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) yaşadığı problemlerinin neredeyse tümünde yardımcısıydı, sürekli acılarına ortak oluyor, yaralarını sarıyordu. O'na (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) yapılan o canavarlıklara, hoyratlıklara ve çiğ davranışlara ilk tepki gösterenlerden biri; kız evlatlarını diri diri gömecek denli kalpsiz ve vahşi bir topluma hiç aldırış etmeden hakkı söyleyen, o engin yürekli minik Fatıma'sıydı.

Muhammed'in bir yiğit Ali'si olduğu gibi, bir de minik Fatıma'sı vardı.

Hanif İslam dininin ve mukaddes ilkelerinin yayılması için verdiği o tarifsiz zorluktaki mücadelede; Babası Fahr-ı Kainat'a (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) o kadar şefkat,merhamet ve iyilik gösteriyordu ki O'nu (Selâmullah Aleyhâ); “Ummu Ebîha/ Babasının Annesi” diye tanıtıyordu...


Son ve en mükemmel semâvi dînin ilk, en büyük,en mükemmel tasdik edicisi ve o dinin Peygamberi'nin Allah-u Teâlâ'dan sonraki en büyük yardımcısı olan Müminlerin Emîri Hz.İmam Ali bin Ebî Tâlib'in (Aleyhimasselâm) "gözlerinin nuru"ydu. Müminlerin Emîri (Aleyhisselâm) Hz.Fatıma Zehrâ’ya (Aleyhisselâm) baktığında tüm dertlerini unuturdu. İslam dininin varoluş sürecinde Hz.Resûlullah’ın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) yanını bir an olsun terk etmeyen, bir numaralı sırdaşı, dostu, ilminin varisi ve “nefsim”dir buyurduğu Müminlerin Emîri’nin (Aleyhisselâm) can yoldaşıydı. İslam düşmanları ile bedenine onlarca yara alarak savaşan, münafıkların bitmez tükenmez tuzakları,komploları ve yalanlarını çürüten tüm bunlar bitince de cahil bedevilerin o berbat huylarının arasında büyük sabır içinde hakkı eda etmekle mükellef olan Müminlerin Emîri (Aleyhisselâm) için; her şeyden çok sevdiği Hz.Muhammed Mustafa’nın (Sallallâhu Aleyhi we Âlihi) Canpâresi’nin O’na (Aleyhisselâm) “yuva” olması, namaz ve ibadetlerden sonra O’nun (Aleyhisselâm) en büyük yardımcısıydı.

Yuvaları öylesine özel ve öylesine güzeldi ki; doğru bir yuva örneği verilince ilk akla gelen:

“Ali ve Fatıma”

“Fatıma ve Ali”


Olmuştu…

Eş olmak denince akla gelen “Fatıma” örneğiydi. İslam dünyası asırlardan beridir örnek eş olarak O’na (Salawâtullah Aleyhâ) işaret etmektedir…

Hayatında pek zahide idi, dünyevi işlerin çok, çok üstündeydi. Gelinliğini bile sadaka olarak bağışlayabiliyordu. Evlerini üç gün ardarda çalan fakir, miskin ve esir kimse için üç gün üstüste aç kalabilen bir yuvanın sahibesiydi. (İnsan “Dehr” Suresi O’nun (Salawâtullah Aleyhâ) ve içinde bulunduğu yuva hakkında inmişti.)

Peki ya anne oluşu…

Cennet gençlerinin Efendileri Hz.İmam Hasan (Aleyhisselâm) ve Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) annesiydi.

Taliboğulları’nın Akîlesi, Vahy Hanedanı’nın Seyyidesi ve Hz.İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) Kerbelâ’da bıraktığı o dev elçinin…

Hz.Zeyneb-i Kubra’nın (Selâmullah Aleyhâ) annesiydi…

En sonunda da yine İslam’ın ayakta kalması için karnındaki evlâdı Hz.Muhsin’i (Aleyhisselâm) feda etmişti…

Biz burada Hz.Fatıma Zehrâ’dan (Salawâtullah Aleyhâ) özür dilemek istiyoruz…

Çünkü ne yazarsak yazalım; Hz.Fatıma Zehrâ (Salawâtullah Aleyhâ) karşısında çok kusurlu kalmaktadır…

Zira bizlerden çıkan sözler ve tarifler, ancak kendi idrakımız ve kendi şuurumuz kadardır…

Bizler de Hz.Fatıma Zehrâ’yı (Salawâtullah Aleyhâ) tam anlamıyla idrak edebilmekten “fatm” edilmiş kimseleriz. Yani sütten kesilen bebeklerin anne sütüne tekrar erişemeyeceği gibi, bizler de; O’nun (Salawâtullah Aleyha) tam anlamıyla idrak edebilecek marifete hiçbir zaman erişemeyeceğiz…

Tabiri caizse O (Salawâtullah Aleyhâ) bir derya, bizler ise sadece o deryada birer zerreyiz…

Selâm olsun Sana ey Seyyidemiz, Ey Âlemlerin Hanımlarının En Üstünü, Ey Babası’nın Annesi…

Salât ve selâmın en üstünü Babana, Sana, Eşin Müminlerin Emîri’ne ve o tertemiz, Pek Pâk olan Evlatların’a olsun…

Doğduğun günde,

Şehîde olduğun günde,

Ve yeniden dirilerek Sana zulmedenlerden hakkını alacağın günde!

Sana selâm olsun!


Not: Daha önceki haberlerimizde açıklamalı olarak irdelediğimiz gibi Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Salawâtullah Aleyha) şahadetine dair birkaç rivayet bulunmakta olduğundan birkaç kez matem düzenlenmektedir. “Fatımî Hüzünler Mevsimi” deyimi de buradan doğmuştur.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: