Türkiye'den Balkanlar'a; Afrika'dan Asya'ya,Pakistan'dan Filipinler'e... Dünyanın dört bir yanındaki Huseynî'ler, Huseyn'in Kerbelâ'sında buluştu! 10. Uluslar arası “Şahadetin Baharı Kültür Festivali” başladı!

Mukaddes Hz.İmam Huseyn (Aleyhisselâm) ve Hz. Abbas (Aleyhisselâm) Türbeleri Genel sekreterlikleri tarafından, Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm), Hz. İmam Zeynelâbidîn'in (Aleyhisselâm) ve Hz. Ebulfazl Abbas'ın (Aleyhisselâm) kutlu doğumları münasebetiyle 3-7 Şaban 1435 (2-6 Haziran 2014) tarihlerinde düzenlenen “10. Uluslar arası Şahadetin Baharı Kültür Festivali” 3 Şaban 1435 (2 Haziran 2014) Pazartesi akşamı düzenlenen açılış töreninin ile birlikte resmen başladı.

Bu yıl şiarı “İmam Huseyn (Aleyhisselâm); En hayırlılara Nur ve En iyiler için Hidayettir…” olan festivalin açılış tören Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın ana avlusunda (Sahn-ı Şerîf) düzenlendi.

Açılışta taklit mercileri temsilcileri ve ulemanın yanı sıra; Türkiyemiz’in de aralarında yer aldığı dünyanın farklı kıtalarından gelen çok sayıda heyet hazır bulundu. Farklı inanç ve ülkelere mensup yüzlerce akademisyen, din adamı, kültür sanat camiasına mensup isim, düşünür ve siyasetçi; Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) çatısı altında buluştu. Mukaddes Ziyaretgâh’ın ana avlusunda düzenlenen törene basın büyük ilgi gösterdi. Uydu üzerinden canlı olarak yayınlanan açılış, birçok yerel ve uluslar arası yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medya organlarıyla dünyanın farklı ülkelerinde haber olarak verildi.

Tören, Mukaddes mekânlarca düzenlenen her etkinlikte olduğu gibi Kur’ân-i Kerîm tilaveti ile başladı. Ardından Mukaddes Türbeler Genel Sekreterlikleri adına açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye Mukaddes Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) Türbesi Genel Sekreteri Sn. Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî çıktı. Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî konuşmasında “İslam’ın tertemiz imajının ortaya çıkması için sarf edilen çabalar ve atılan adımlar kat kat artırılması zorunludur. Toplumlarımızı, çocuklarımızı ve gençlerimizi cahiliye’ye ait olan bu karanlık düşüncenin tehlikelerine karşı koruyacak ilmi ve kültürel faaliyetleri yoğunlaştırmak zorundayız.” Dedi. Şeyh Kerbelâî’nin konuşması için tıklayınız .

Ardından sözü Şii Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Seyyid Salih Hayderi aldı. Seyyid Hayderî “Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) çok ender bulunan bir inci gibidir; tüm insanlığın iyiliği için saçtığı öz Muhammedî ışığıyla İslam’ın ruhunu ortaya koyar.” Dedi. Seyyid Hayderî’nin konuşması için tıklayınız .

Akabinde Lübnanlı Hristiyan şair Mişel Cuha Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) doğumu münasebetiyle fasih Arapça bir şiir okudu.

İSLAM DİNİNİ, TÜM KARALAMALARA RAĞMEN TAHRİF OLMAKTAN KORUYAN ŞEY

Sonrasında kürsüye Pakistan’ın başkenti İslamabad’da yer alan Kawthar Üniversitesi rektörü Şeyh Musin Ali Necefî geçti. Şeyh Necefî konuşmasında şöyle dedi:

“Geçmiş dinlerin başına gelen her şey, İslam dininin başına da gelmektedir. İslam son din olduğu ve kendisinden sonra din gelmeyecektir. O halde bu tahrif nasıl olabilmektedir? İslam son din olduğu için, her ne kadar bu ümmette tahrif yapmak isteyen eller bu dönemde de tüm kuvvetiyle var olmuş olsa da; tüm sembolleriyle birlikte muhafaza edilerek gelmiş olmalıdır. Çünkü Allah-u Teâlâ onların İslam dinine zarar görmeyeceğini ve bu ölümsüz dini muhafaza etmeye yetkin kimselerin -yani “şükredenler”in – var olduğu müddetçe dine kimselerin zarar veremeyeceğini vaat etmiştir.”

“Dinin garantiye alınmasının anlamı Hürlerin Efendisi (Aleyhisselâm) ile hayat bulmuştur. Zira “O Resulullah’tandır” (Sallallahu Aleyhi we Âlihi)… Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) kıyamı öncesi ve sonrası arasında insanlardaki dini bilincin ne kadar büyük olduğunu biliyoruz. Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) kıyamı İslam toplumunda büyük depremi gerçekleştirdi. Yüzyıllar geçtikten sonra Yezid’in ismi tağutlar listesine girdi, insanlar İslam’ın gerçek yüzünü tanımaya başladı. Huseynî Kıyam olmasaydı, hükümdarlar yaptıklarına “dini açıdan meşru” boyasını çalabilecekti. Bu da; İslam dinini karalamalarının önünü açacaktı. Şehvetlerinin peşine düşüp yaptıkları her şey (İslami açıdan meşru olacak); hilafet ve krallık arasında hiç fark kalmayacaktı.”

“İslam; çok büyük ölçüde tahriften korunmuş olması sebebiyle diğer dinlerden üstündür. Hz. Huseyn (Aleyhisselâm) kıyamı ile, İslam dini ile oyun oynamayı amaçlayan cihetlerin altlarındaki (sahte meşruiyet) zemini çekip almış; hak ettiği yere geri taşımıştır.”

“Son dönemde her türlü hürmeti ve yasağı çiğneyen bir güruh peyda oldu. Bombalı pusu kurmak için insan cesetlerini bile kullanabilen bir güruh…Öyle şeyler yapıyorlar ki bunların Dünya karşısında söylemek bile utanç verici. Şu anda bizlerin, burada varoluşu; Kur’ân-i Kerîm’deki “Eğer dönerseniz, biz de döneriz!” babından bir cevaptır belki de.Yani (lisan-ı hal ile şöyle diyoruz):”

“Siz günahsız canların kanını dökmeye döndünüz madem; biz de döneceğiz ve evliyaların mirasını ihya edip eşkıyaların şeriatını rezil rüsva edeceğiz!”

“İşte biz bu hakikati; tam da günümüzde, içinde bulunduğumuz görmekteyiz. Şu iki Mukaddes Türbe, devrik karanlık rejimin gölgesinde terk edilip bırakılmıştı. Şimdi ise İslam’a davet ve İslam’ın feryadının dünyanın dört bir yana erişmesi için büyük gayretlerin başlangıç noktası haline gelmiş. Büyük hedefler, fikirler, ve yüce değerler burada ihya ediliyor artık. Tüm bunlar; geçmişte bu yolda verdiği kurbanlar ve yaptığı fedakârlıklar sayesinde olmuştur.”

Ardından sözü festivale katılan Afrikalı heyetler adına Gana Cumhuriyeti Konsolosu Muhammed Muhammed Galou aldı. Galou “Şahadetin Baharı Festivali’nin Müslümanlar için birlik ve beraberliğin başlangıcına vesile olmasını temenni ederiz.” Dedi. Galou’nun konuşması için tıklayınız .

Akabinde Suudi Arabistanlı şair Ahmed Macid Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) doğumu münasebetiyle fasih Arapça bir şiir okudu.

“ÖMRÜMÜZ BOYUNCA BEKLİYORDUK”

Sonrasında ise sözü festivale katılan Balkan ülkeleri heyetleri adına ünlü üstat Alexander Dragovich aldı. Dragovich: “Festivale katılan Sırbistan, Bosna Hersek, Romanya, Polonya ve Bulgaristan Cumhuriyetleri heyetleri adına; Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) doğumu ile eş zamanlı olarak düzenlenen bu festivalin organizatörlerine teşekkürlerimizi ifade etmek isteriz.”

“Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) davetlisi olarak Mukaddes Kerbelâ’da bulunmak ve ziyaretini eda etmek çok büyük bir şeref. Bazılarımız bunu tüm hayatları boyunca bekliyordu. Gerçek Muhammedî dinin ışığını dünyaya yayan uluslar arası mahfillerden olan bu kültür festivaline katılmak ve katkıda bulunmak da gerçekten büyük bir onur” dedi.

HZ. İMAM HUSEYN’İN (ALEYHİSSELÂM) DAVETİ

Ardından kürsüye festivale katılan Asya ülkeleri heyetleri adına Filipinli araştırmacı yazar Ahmed Nezred geçti. Nezred festivalde hazır bulunan ve katılan herkesin yanı sıra tüm Ehlibeyt (Aleyhisselâm) muhiplerine Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) ve Kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) doğumu münasebetiyle tebrik etti. Nezred sonrasında –özetle - şöyle dedi:

“Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) pak doğumu münasebetiyle düzenlenen festivalde hem de Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) sancağı altında buluşmak, gerçekten de çok güzel. Allah-u Teâlâ bu mubarek günde yeryüzünü Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) pâk viladeti ile nurlandırmıştır. Mukaddes Türbeleri tümünün sorumlularına; önce bu festivali düzenledikleri ve sonrasında da bize gönderdikleri davetleri sebebiyle teşekkür ederiz. Benim nezdimde bu davet; münasebetin sahibi Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) davetidir.”

“ Bizler sizinle bu festivalde beraber olma fırsatımızı değerlendirmek ve tüm dünyaya şunu ilan etmek istiyoruz. Çok farklı ülkelerde ve birbirine çok uzak diyarlarda yaşıyor olsalar bilse; Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) tüm Müslümanların birleşme ve birlik olma noktasıdır. Bu münasebeti yakın gelecekte bu mubarek münasebeti; İslam ve Müslümanların birlik olmak için değişim ve birlik oluş noktasına dönüştüreceğiz Allah’ın izniyle.”

“Şahadetin Baharı Kültür Festivali fikirlerin kaynaşması ve doğru bir doğrultuda cevherlerin açığa çıkması için güzel bir fırsat. Aynı zamanda Müslümanlar için bir araya gelme, tanışma ve birbirlerinin durumunu yakından tanımaları için bir buluşma noktası.Mesela biz Filipinlerdeki Müslümanlar açısından; bir yandan Müslümanlar olarak kendi aramızda güzel bir kardeşlik bağı ile birbirimize bağlıyız, bir yandan da Hristiyanlar ve diğer inançlara mensup kesimlerle güzel bir ilişkimiz vardır. Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en ulvî salât-u selâmı, başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) takipçileri ve dostları, Filipinler’de geniş bir kabul görmüş ve samimi kardeşliğin birer örneği haline gelmişlerdir.”


PROF. DR. HAYDAR BAŞ’IN MESAJI

Festivale çok sayıda akademisyen katıldı. Bunlardan biri ülkemizden davet edilen Prof. Dr. Haydar Baş’tı. Prof. Dr. Haydar Baş’ın konuşmasını yapmak üzere adına İstanbul Üniversitesi’nden Mehmet Emin Koç kürsüye çıktı. Mehmet Emin Koç; sözlerinin başında Mukaddes Türbeler’e düzenledikleri organizasyon ve davetleri sebebiyle teşekkür etti. Ardından Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm), Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas (Aleyhisselâm) ve Oğlu Hz.İmam Zeynelabidîn’in (Aleyhisselâm) pâk viladetleri münasebetiyle tebriklerini arzetti. Koç ardından – özetle – şöyle dedi:

“Bu festivalin düzenlenmesi Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ölümsüz kıyamının ve o ölümsüz kıyamının yayılmasına katkı sağlamaktadır. Bizler bu sayede bugün yaşamakta ve buluşmaktayız. Nitekim Profesör Haydar Baş da birçok yazdığı eserle buna katkı sağlamıştır. Yazdığı eserlerin büyük bölümünü Ehlibeyt’in (Allah-u Teâlâ'nın en ulvî salât-u selâmı, başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) davasına ve faziletlerini zikretmeye ayırmıştır. Selâm olsun Sana ey Efendim Ey Eba Abdillah İmam Huseyn! Türkiye’deki bir aşığından sana Selâm olsun!”

İmam Huseyn (Aleyhisselâm) kimdir? O’nun kim olduğunu biliyor musunuz? Hz. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi we Âlihi) bu soruya Hz. Selmân-ı Muhammedî’nin (Radıyallahu Anh) önünde cevap vermiştir. Hazret şöyle buyuruyor: Bir gün Hz. Peygamber Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi we Âlihi) yanına gittim. Minik Huseyn’i (Aleyhisselâm) bacağına oturtmuş; gözlerini ve dudaklarını yavaşça öpüp şöyle diyordu:

“Sen Seyyid (Efendi) oğlu Seyyid’sin! Sen İmam oğlu İmamsın ve İmamların babasısın! Sen Hüccet oğlu Hüccetsin ve sülbünden (olacak) dokuz hüccetin babasısın! Dokuzuncuları onların Kaim’i (Kıyam edeni) olacaktır!”

“Bizler, Hz. Resûlullah’ın (Sallallahu Aleyhi we Âlihi); Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) doğduğu günde şahadet toprağı olarak nitelendirdiği Mukaddes Kerbelâ’da toplanmış bulunuyoruz. Allah-u Teâlâ bu toprağı diğer yerlere üstün tutmuştur. Çünkü burada; Alemlerin Rabbinin Elçisi’nin (Sallallahu Aleyhi we Âlihi) canparesinin bedeni yatmaktadır.”

“ Hz. İmam Huseyn (Aleyhisselâm) dünyaya ilmin, doğruluğun, sabrın, cesaretin, merhametin ve cömertliğin en üstün örneklerinin nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Ölümsüz kıyamı; işte bu pek üstün ilkelerin derinlere kazımak ve köklere yerleştirmekten içindir. Kendi döneminin hükümdarına ayaklananların en üstünü O’dur. Zira o birilerinin getirmesiyle değil Allah-u Teâlâ tarafından verilen emirle halife tayin edilen Ehlibeyt’tendir (Allah-u Teâlâ'nın en ulvî salât-u selâmı, başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun).”

Tören sonunda Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) davasına önemli ölçüde hizmetleri dokunmuş olan üç şahsiyet Seyyid Kazım Nakîb, Şeyh Muhammed Ali Da’îyulhak ve meşhur tarihçi Dr. Selman Hadî Âl- Tu’me ödüllendirildi.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: