Mukaddes Türbe, çatışmalı bölgelerden göç eden aileleri kabul çalışmalarını hızlandırıyor

Necef-i Eşref’teki Merce-i Âlâ Ayetullah Uzma Sayın Seyyid Ali Huseyni Sistanî’nin (Allah-u Teala bereketli gölgesini bakî kılsın) “ahlakî görev” olarak addettiği beyanatının ışığında harekete geçen Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi; çatışmalı bölgelerden göç etmeye zorlanan aileleri kabul etme çalışmalarını hızlandırdı.

Mukaddes Türbe bu süreci yönetmekten sorumlu özel bir komite kurdu.

Teröristlerce katledilen, bombalı saldırılara maruz kalan ve türlü zulümler yaşayan zavallı aileler; yerlerini yurtlarını bırakıp gitmeye zorlandığından ötürü, daha önce varlıklı yaşamış olsalar dahi kaçıp gittiklerinde yanlarında hiçbir şey bulunmamış oluyor. Bu sebeple mesela sadece gıda ya da sadece ilaç alanında değil; birkaç temel alanda (gıda, barınma, giyim, tedavi) birden ihtiyaçlı duruma düşüyorlar. Bu ailelerin sayısı az değil. Yüzbinlerce kişiden söz ediliyor. Normalde Musul bölgesinde yaşayan ve oranın iklimine alışan insanlar bir anda Kerbela ve Necef civarlarında, hem de neredeyse hiçbir şeyleri olmadan yaşamak zorunda kalıyor. Bazıları ise bu şartlarda ciddi hastalıklarla boğuşuyor.

Kuşkusuz tekfirci teröristler bir yere girdi mi, kendilerine uymayan herkesi katlediyorlar elbette. Ama bu insanların çoğu, teröristlerin gözünde özel hedef. Çünkü ekseriyeti Muminlerin Emîri İmam Ali’nin (Aleyhisselâm) velayetini seçmiş Iraklılardan oluşuyor. Zira tekfirci teröristler; bu mukaddes sevginin muhatabı olmuş Müslüman sivilleri katletmek için büyük çaba harcıyor. Gerçekten de Emevi uzantıları demek yerinde bir tabir. Çünkü geçmişte Emevi eliyle yapılan zulümleri, asırlar sonra tekrar ve daha modern silahlarla gerçekleştirmek için çalışıyorlar. Geçmişte Emevi canileri ellerine geçen Müslümanları sadece adı “Ali, Hasan, Huseyn ve Fatıma” olduğu için bile katledebiliyordu. Şimdi de IŞİD denen sıçan sürüsü aynı şeyi yapıyor. Eline geçen sivilleri arayıp tarıyor. Onların Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en ulvî salât-u selâmı, başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) velayetine bağlı olup olmadığına dair bir iz bulursa hemencecik katlediyor. Bulamazsa bu sefer kimliğine bakıyor. İsimleri “Ali, Fatıma, Hasan, Huseyn” gibi Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en ulvî salât-u selâmı, başta Hz.Resûlullah olmak üzere hepsine olsun) isimleri olan sivilleri; çoluk,çocuk,genç, yaşlı, kadın ya da erkek demeden katlediyor.

Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi Dini Merceiyet’in çağrısı öncesinde bu mazlum Iraklıları bağrına basmıştı. Yapılan çağrı üzerine süreci daha da organize, daha hızlı ve daha geniş çaplı bir biçimde yürütmek için harekete geçildi. Bu sürecin daha organize olması da kurulan komite ile gerçekleştirilecek.

Komite Başkanı Nafi Nimet el-Musewî süreç hakkında Uluslar arası El-Kefîl Ağı’na açıklamalarda bulunarak bilgi verdi. Musewî’nin anlattığına göre ailelerin Kerbelâ’ya göç ediş süreci şöyle:

Tekfirci teröristlerin içlerinde bulunduğu şehirlerini kontrol altına almasının ardından Musul’da yaşan aileler Erbil eyaletine göç etmek zorunda kalmış.Ancak bölgedeki zorlu hava şartları, elverişsiz ortam ve kavuru sıcak sebebiyle aileler; Irak’taki Nakliyat ve Toplu Taşıma Bakanlığı tarafından hava yoluyla Erbil’den Mukaddes Kerbela’ya taşınmış. Bu dalgalar sürekli devam ettiğinden artık kitlesel bir göç manzarası oluşmuş.

Bu manzaranın yaşanmasının üzerine Mukaddes Türbe harekete geçmiş ve komite kurulmuş:

“Ailelerin yaşadığı acıları hafifletmeye katkıda bulunmak amacıyla Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesi’nin Genel Sekreteri’ne doğrudan bağlı bir komite kuruldu. Komite, bu ailelere yönelik barınma ve hayati ihtiyaçları için gerekli malzemeler ile bilhassa kavurucu sıcakta geçen Ramazan ayı ikliminde duyduğu ihtiyaçları tedarik etmek için çalışacak. Söz konusu ailelerin çoğu kadınlar, çocuklar ve yaşlılardan ibaret.”

Ailelerin kabul ediliş süreci ise şöyle gerçekleşiyor: “Bu amaç için ayrılan özel bir bölümde; kim olduklarını ispat edecek şahsi evrakları ve Merceiyet’in bölgelerindeki mutemedi ya da güvenilir şahıslar eşliğinde şahısların adları ve ailelerine göre belgelendiriliyor. Bu; bazı bu şahısların bilgilerinin sağlıklı olup olmadığına dair fitne çıkarmak isteyen bazı kimselerin önüne set çekmek için yapılıyor. Ardından eldeki veriler listelere dönüştürülüyor, birleştiriliyor ve ardından liste göç sorunu ile ilgili resmi dairelere yollanıyor. Aileler akabinde Mukaddes Kerbelâ eyaletinde kendileri için hazırlanmış olan yerlere götürülüyor. Götürüldükleri yerler ya Ziyaretçi Kent (Mukaddes Türbe’nin özel konaklama kompleksi), Mukaddes Kerbelâ’nın idari sınırları dahilinde muhtelif yerlerinde bulunan Huseynî hizmet gruplarına ait olan ve sahiplerinden bu amaç için onay alınmış yerler oluyor. Bunlara ek olarak bazı otel sahiplerinin hayra ortak olmak için bağışta bulunduğu yerler de ailelerin konaklatıldığı yerler arasında. Komite ailelerin konaklamasının yanı sıra her öğün yemek takdim etmenin yanı sıra; tıbbi yardım ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktan da sorumlu.”

“Şu ana kadar yaklaşık 7000 göç mağduruna kucak açıldı. Bunların kahir ekseriyeti Musul eyaletine bağlı Tel Afer, Şeyhan, Bartala ve Kubbe şehirlerinden.”

El-Musewî’nin anlattığına göre evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalan aileler; Hz. İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) şehrine gelirken iki defa mağdur olmuş. Zira göç edilmeleri ile başlayan mağduriyet yetmemiş gibi; Kurdistan bölgesel hükümetine bağlı eyaletlerin onları kabul etmemesi ve kısıtlı süre içerisinde söz konusu eyaletleri terk etmeye zorlamasını da görmüşler. Bunun neticesinde o eyaletlerden Mukaddes Kerbelâ eyaletine yolculuk yapıncaya kadar olan süreçte bir mağduriyet daha yaşamışlar.

El-Musewî sözlerini şöyle noktalıyor: “İnsani yardım kuruluşlarına sesleniyoruz: Kerbelâ’ya göç etmek zorunda kalan bu ailelere, mutlaka maddi ve ayni yardım yapsınlar. Bu ailelerin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Kendilerine yapılan her türlü yardım, yaşadıkları sıkıntıların büyüklüğüne denk değil. Ülke çapında yaşanan bu acı dolu aşama atlatılıncaya kadar, bu yönde harcanan çabaların kat kat artırılması gerek.”

Son olarak; Necef-i Eşref’teki Merce-i Âlâ Ayetullah Uzma Seyyid Ali Huseynî Sistanî’nin (Allah-u Teala bereketli gölgesini bakî kılsın), Kerbelâ temsilcisi Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî aracılığıyla bu alana yönelik yaptığı çağrıyı hatırlatmak isteriz:

“Muhtelif yerlerde yaşanan savaş sebebiyle evlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kalan insanlar; cereyan eden olaylar neticesinde çok zor durumda kalmışlardır. Bizler de ilgili uluslar arası ve yerel kuruluşları; her geçen gün sayıları gitgide artmakta olan bu ailelere yardım için acele etmeleri hususunda çağrıda bulunuyoruz. Şu anda zorlu ve acımasız insani şartlar altında yaşamaktadırlar. Aynı şekilde tüm vatandaşları bu ailelere; yaşadıkları trajediye yaraşan bir insani duruş sergilemeye davet ediyoruz. Bu duruş da; barınma, yeme ve diğer ihtiyaçlarını mümkün olan her türlü yardımı yapmak suretiyle olacaktır.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: